KİMLİK VE KİŞİLİK MESELESİ
Allah, insanlara akıl ve muhakeme duygusunu vermek suretiyle onları diğer varlıklar arasında üstün bir derecede yaratmıştır. Kişi, insan olma bilinç ve erdemine vakıf olarak aydın bir dereceye vardığı zaman, meleklerden daha üstün olan bir seviyeye gelmektedir. Bu idrake varmayarak nefsani duygularının kölesi olarak yaşayanlar ise, dünyadaki makam, mevki ve dereceleri ne olursa olsun, hayvanlardan daha aşağı bir seviyede olurlar.
İnsanın üstün ve şerefli bir dereye ulaşması için, kimlik ve kişiliğini tanıması gerekir. İnsan, her şeyden önce insan olma kimliğini idrak etmelidir. Ardından kadın veya erkek olma kimlik ve kişiliğini kavraması, kendisini tanıması ve manevi yönden şekillenip kendini tanıması gerekir. Onurlu bir kadın veya erkek olma bilinci, insana değer kazandırmaktadır. Çünkü kendini tanıyan, kendine değer veren insan, başkaları tarafından da tanıdır ve sevilir.
Her insanın doğup büyüdüğü ortama göre bir kültürel kimliği vardır. Kültürel olarak her toplumun dini inancı, dili, örfü, âdeti, ahlakı, gelenek ve görenekleri vardır. Her birey, bu değerleriyle şekillenerek şahsiyet ve kişilik kazanmaktadır. Bunu, insanın manevi kimliği olarak değerlendirebiliriz. Bu değerlerini kavrayan, ona göre şekillenen insan, her zaman ve her yerde dik durur, ayakta olur, asla yanlış şeyler karşısında eğilmez, boyun bükmez. İşte kâmil insan dediğimiz, bu şahsiyete sahip olan kişi demektir. İnancımız açısından, Kur’an ve sünnetin ideal kabul ettiği insan tipi, bu özelliklere sahip olan kişilerdir. Çünkü bu vasıflara sahip olan, kendisini tanıyan kişi, kendisine duyduğu saygıyı, başkalarına da duyar ve kendisine tanıdığı hakları, başkalarına da tanır.
Kadın olma kimliğini idrak edemeyen kadın, kadın olma bilincini kazanamadığı gibi, erkek olma kimliğini idrak edemeyen erkek de erkek olma bilincini kazanamaz. Aslında tüm kimlikleri bu şekilde değerlendirmek gerekir. Dinini, dilini, kimliğini, kültürünü bilinçli bir şekilde kavramayan insanlar, başkalarının potasında eriyerek asimile olurlar. Asimile olan devşirmeler, her zaman için bulundukları yerlerde yararlı değil, zararlı olurlar. Biyolojik dönmeler olduğu gibi, manevi değerlerini kaybeden devşirmeler de psikolojik dönmelerdir. En büyük asimilasyon, maalesef din adı altında yapılmaktadır. Aslında İslam dini, her türlü asimileye karşıdır. Kur’an ve sünnette, insanların kendi dinlerini, dillerini, kimliklerini ve kültürlerini koruyarak şahsiyet kazanmaları emredilmektedir. Bu tür değerlerini kaybedenler, bırakın Müslümanlığı, insanlıklarını bile kaybetmektedirler. Asimile olmuş şahsiyet fukarası devşirmelerin yaşadıkları yerlerde, daima kavga ve kargaşa yaşanmaktadır. İslam âlemindeki mevcut durumu seyrediniz!
Herkese selam, saygı ve hürmetler!
Anahtar Kelimeler: İnsan, kimlik, kişilik, şahsiyet, değerler.