40 BİN SURİYELİ..
İşte bu 40 bin Suriyeli silahlanıp Rusya-Ukrayna savaşına "gönüllü katılmak" üzere, sıraya girmiş.. Ve bunlar "tek sıra" halinde, Rusya'ya "destek" için, yola koyulmuşlar!… Kim, kimin nam-ı hesabına gidiyor?!…
***
Nice ülkelerin, nice örgütlerin, nice lejyonerlerin "cirit atıp" işgal ettikleri o Suriye'den, bunlar gidiyor bakar mısınız!?.. Ki o Suriye 12 yıldan buyana "kan, gözyaşı, şiddet, savaş, çatışma" arenası olmuş iken.. Ve milyonlarca Suriyeli “katledilmişken” milyonlarcası da "mülteci" olmuşken.
***
Bir umut, bir kurtuluş kaçışıyla, nehirleri, gölleri, denizleri aşabilmenin yolunda binlerce Suriyeli boğulurken.. Cesetleri kıyılara vurmuş, Aylin bebeğin cansız bedenine, dünya şahit olmuşken!.. Suriye, "bölük-pörçük" bölünüp dağılırken!…
***
İşte bu 40 bin babayiğit(!) Suriyeli, kendi vatanı için, milleti için, toprağı için savaşmıyor!.. Herhangi bir gayret göstermiyor.. Ki, aynı kıbleye döndüğü, aynı dine inandığı, iman ettiği ve aynı toprakta yaşayan milleti için; "kılını" kıpırdatmıyor?…
***
Ama gel gör ki, "vahşi batının kovboyu" misali, silahlanıp, elin gavuru için, savaşmaya gidiyor.. Ve bunu da, ülkesinde işgal konumunda olan ülkenin safında yer alarak, yapıyor.. Vaziyet gel de kahrolma, gel de düşüncelerin dehlizinde, dellenme!..
***
YA İÇİMİZDEKİLER…
O 40 bin Suriyeli babayiğitten(!) geri kalır yanları yok ki!.. Onlar "birer kurtçuk" misali, sürekli ülkenin çınarını "kemirerek" güçsüzleştirip, zayıf kıldırmanın eşiğindeler…
***
Bunlar itibarsızlar sülalesi!… İşleri güçleri, üç öğün ülkeyi, milleti ve iktidarı "itibarsızlaştırmak!.." Ne vicdani, ne rahmani, ne de insani yönleri yok!… Varsa yoksa; "tu kaka!.?" O da kendileri içinde debeleniyorlar..
***
Zat-ın teki ne diyor!?.. "Türkiye'de can ve mal güvenliği yok!.." Kime diyor, "elin gavuruna"… İyi de, malını da, canını da alan oldu mu?!.. Yok…
***
Peki, bir kerecik de olsa, kendi ülkenle, devletinle, bırakalım iktidarı, hükümeti, siyaseti, partileri bir övünme duygusu içerisine girdin mi!?.. Gururlandın mı?!.. Yok..
***
Zaten, bugün değil!.. Bir asırdır "değişmeyen" bir zihniyettir bu seninkisi!.. Vaki mi, "en başarılı günde, en mutlu ve sevinçli anda", heyecan ve sevinme halleri içerisinde olasınız?!.. Yok..
***
Elin gavuru, yabancısı, ülkene geliyor!.. En basit bir tatlıya, yemeğe hayran kalınca, yüceltiyor, övgüyle, gurur verici şekilde söz ediyor.. Ama sizde, onlardaki insani karakterin zerre-i miskali hak getire.. Yok!…
***
İşte bir şaheser!.. Bugün Çanakkale Köprüsü'nün açılışı var.. Ne dün ve ne de bugün, ne de ileriki zamanda, "itibarsızlar sülalesinin" ağzından, "ne şaheser bir yapı" derler mi?.. Ya alkış veya övünülecek bir laf işittiniz mi, işitir misiniz!.. Yok…
***
Ki bu köprü sayesinde yıllık zamandan 382 milyon avro, akaryakıt tüketiminden 31 milyon avro, 3 bin 234 ağaca eşdeğer karbon salınımındaki azalmayla çevresel olarak 1 milyon 900 bin avro tasarruf elde edilecek.. Buna dair bir heyecan var mı?.. Yok..
***
Eee, deyin bakalım!.. Kendi ülkesinde savaşmayıp, milletini kurtarmayan o 40 bin Suriyeli babayiğitten(!) bizim itibarsızlar sülalesinin onlardan ne farkı var!.. Yok..
***
AKŞENER'İ KİM ETKİLEDİ!…
Medya mı, yoksa parti kurmayları mı!?.. Ama belli ki, "etki altına" girmiş.. Yoksa, Türkiye'nin Rusya-Ukrayna savaşına ilişkin "politikasına" verip, veriştirmeye devam edecekti!…
***
Öyle ya!.. Salı sabahına kadar, ne diyordu.. Türkiye Rusya'ya karşı cephe alsın.. "Batı'nın Rusya'ya uyguladığı, yaptırımlara biz de katılalım…?" Daha da ilerisi, NATO tavrı istiyordu…
***
ABD ve AB'nin "safında" niye yer almıyoruz diye de, söylenip duruyordu.. Ama önceki gün; bir 180 derecelik açıyla dönüş yaptı.. "Yaptırım' tezinden vazgeçmiş; övgü koduna girmişti?..
***
BORSA KARIŞTI!..
Hem de nasıl?!.. Sakın ülkenin ekonomik borsası "karıştı" diye kimse algı operasyonuna girmesin.. Karışan, Diyarbakır Ticaret borsası!.. Malum; Vali Karaloğlu ile Borsa Başkanı Engil Yeşil arasında; "ithalatçı ülke olduk/olmadık" gerilimi ve "kürsü" kapışması ortalığı karıştırdı..
***
Neyse!.. Dünkü yazımda, mevzunun nedenler zincirini aktarmış, teferruatlı, yazmıştım!.. Vakıf olmayanlar; arşivden bakıp, okuyabilirler.. Ki çağrıda da bulunmuştum; "bu hamur çok su almasın", tez elden "sulh sağlansın!?" diye..
***
Tabi sulh!.. Ve çekişmenin bir ayağında Ticaret ve Sanayi Odası'nın da varlığıyla, "kadim şehirdeki çarşı karışıklığı" birileri tarafından, yüksek mevkilere taşınırken, karışan Borsa mahallesi…
***
Yönetimden kimileri Yeşil'in beyanlarını "haklı" bulurken, birileri de "yeri miydi o konuşmanın" diyerek, karşı çıkıyor.. Yani bir ikiye bölünmüşlük, zıt fikir ve duruş, söz konusu!.. İş nereye varır bilinmez; ama hiç de iyiye gitmiyor..
***
Dün bir resim basına yansıdı.. O da, Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Mehmet Kaya ile Ziraat Odası Yönetim Kurulu üyeleri.. Ticaret Borsası'na ziyarette bulunmuş.. Yeşil’le görüşme yapılmış.. Görüşme Mayıs ayında yapılması planlanan "Tarım Çalıştayı'na" ilişkin diye belirtiliyorsa da, zamanlama çok şey söyletmiyor değil!…
***
Netice itibariyle Ah ki ah, Ahmet Güneştekin.. "Hafıza odası" sergin, nasıl da "zihinleri" birbirine çekiştirip kırdırıyor.. Sanırım sen de, "sanatının yaratıcılığına" gülücükler gönderiyorsun; geride bıraktığı etkiye dair!..
***
GÜNÜN SÖZÜ
Unutmamak gerekir ki, ilim öğrenmek ve öğrenileni bir başkasına öğretmektir..
***
CUMANIZ MÜBAREK OLSUN…