AH KIZIM AH!…
Bunlar var ya bunlar..
Bilmen gerekir bunlar; “iblislerin” ifrit evlatlarıdırlar..
Küçük şeytanlardır bunlar..
Bil ki; ne senin başındaki “başörtüne” rıza gösterirler…
Ne de senin “milli duyguna?”..
Ve ne de senin azimliğine, yüksek dehana, başarına, “kadim” insani duruşuna “meyil” verici olmazlar..
Ki, içlerine sindirmedikleri gibi hep “hasmane” tutum sergilemişler ve de sergilemektedirler..
Onun için üzülme!..
Üzülmeye, kafaya takmaya bile gerek yok..
Bunlara, “dinime küfreden beri müslüman olsa” deyip geç!..
Çünkü onlar Çapa Tıp Fakültesinde “başörtülü” genç bir kızın okumasını istemezler..
Hatta kapıdan içeri girmesine bile tahammül etmezler..
Eğitim, eşitlik, özgürlük derler ama; kendi libaslarıyla bunu isterler…
Hele ki, okulu birincilikle bitiren birini, ön safta istemez ve tutmazlar, prangalar oluştururlar?..
***
Ah kızım Merve Nur Uçar ah..
Eğer ki sen çıktığın kürsüde “Hem bu deveyi güdeceğiz, hem de bu diyardan gitmeyeceğiz” sözünün yerine “Bu deveyi gütmeyeceğiz, bu diyardan da gideceğiz” deseydin, gör bak neler olurdu?!…
Okyanus ötesinde bile; sana selam çakanlar olurdu?..
Ne övgüler, ne düzenlemeler, ne hayranlıklar peyda ederlerdi!..
İfritliklerine “sembol diye” seni seçerlerdi?..
Ama demedin!..
Çünkü, seni yetiştiren aile kültürün, içerisinde bulunduğun medeniyet, milli değerlere olan inanç kutsallığında “halel getiren” olmaz..
Ulvi kimliğin, “bu diyar bizim diyar, kanımızın son damlasına kadar buradayız der?..
Ne bu diyarı işgalcilere, ne bu bayrağı iblislere boyun eğdirecek değildir..
Onun için; o kısa ve öz konuşman “ayakta alkışlandı?”..
***
BALLI MAAŞLAR!..
Çok garip bir ülkeyiz!..
Ahali “açlık, sefalet, yoksulluktan” kırılıyor..
Hayat pahalılığı, “bunalımlar” inşa ediyor.. Enflasyonun canavarlığı “yuttukça” yutuyor..
İğneden ipliğe fahiş bir “zam furyası” var.
Sabit gelirli; “kuru ekmeğin de” ötesine muhtaç hale geldi..
Hal bu iken, Cumhurbaşkanı ve Milletvekillerinin “ballı maaşlarına” zam oranını tartışmak; ne kadar doğru..
Bir değil “çoklu maaşların” varlığından söz edip, bunlara da “ek zam” yapılsın, denilmesi “abesle” iştigal değil mi?!..
Denir ya “şuyuu vukuundan” beter!…
***
Meclisin tavrına bakar mısınız!..
Sabah akşam kürsüye çıkıp millet “aç aç” diye bağıran, Milletvekili ve Parti Liderlerinin “akçelerine”..
Vekillik maaşı, vekil emekliliği maaşı, bir de kamudan emekli olmuşsa, o maaş!..
Yasama mesaisi ücretine, yüzde 80 zam alıyor?
İşçiye, memura, asgari ücretliye, emekliye, dula, yetime “enflasyona” ezdirmeyeceğiz, yüzlerini güldüreceğiz, “hayat pahalılığına pranga atacağız” derken, en düşük zammı reva görecek..
Ama iş kendisine gelince; “ekler de eklerde” bulunacak!..
Reva mı?
***
Hep ifade etmişimdir!..
Şu siyaseti icra eden politikacılarımız var ya..
Birbirlerine “enva-i hakareti, küfrü, hasmane tutumu” kürsüden sergilerler, ama sokakta, kulislerde sarmaş dolaştır..
Ve iş, ceplerine ve maaşlarına gelince; en baba halleriyle “bonkör” kesilirler..
Eee; boşuna söylenmiş laf değildir..
Türkiye ve Türkiye ahalisi için; “Yağma ahmetin böreği..”
Ha bu arada; “ballı maaş” üzerinden bir de, siyaset devşirenler var..
Özellikle muhalefetin başındaki zat, diyor ki Erdoğan’ın maaşı bu kadar oldu, iyi de “seninki ne kadar oldu?”Onu da söylesene..
Ucuz bir popülizm..
***
LİBYA TEZKERESİ!…
Süre uzatımı meclisten geçti..
Ama oylamaya ilişkin tartışmalar, bitmedi..
Hala üzerinde, konuşuluyor..
Okurun fikri beyanın nedir, sorusuna yanıt noktasında, iki kelam edersek!..
HDP’nin tezkereye “hayır” demesini, anlar bir yere koyabilirim!..
Çünkü “İlkelerimiz” diyerek, geçip giderler.. Onun için pek takılmamak gerekir..
Ancak CHP’nin “hayır” demesine, dur derim..
***
Ve diyeceğim şu!..
Sahi sizin bir “Kuvayı milliye ruhunuz vardı?”..
Öyle diyorlardı birileri..
Sahi o ruh artık, sizi terk-i diyar mı etti, yoksa siz mi terk ettiniz?!..
Bu arada, altılı masa ne diyor?!..
Malum!..
Masadaki en büyük ortak; “evet” dedi!..
Yani duruş ve fikir ayrılığı oldu..
Kuzum siz yarın iktidara geldiğinizde; sürekli zıtlaşan, fikir ve duruş ayrılığına düşen bir yönetimle; nasıl istikrarı sağlayıp, teminatı olacaksınız!…
Ne diyelim, sanki “Misak-i Milli” sınırları gibi bir dertleri var..
***
HOŞ BİR SEDA..
Her kim olursan ol!..
İster Vali, ister Emniyet Müdürü, istersen seçilmiş bir Belediye Başkanı ol!..
Makamlar ve mevkiler, koltuklar "gelip-geçidir…"
hil ve liyakat kadar önemli olan; o makamdan kalktığında “huzur” içerisinde hoşbir seda bırakmaktır..
Eğer ki “hayırla, sevapla, hoş bir muhabbetle” anılıyorsan “gönül adamısın?”..
Eğer ki, anılmıyor ve tepki görüyorsan bil ki, musalla taşında bile “hayırla” yad edilmezsin..
***
ADALETSİZLİK!..
Adaletsizlik, karakter ve boyutu bakımından eşi benzeri olmayan toplumsal bir kötülüktür.
Adaletsiz kimseler, sadece adaletsiz fiillerden doğrudan fayda sağlayanlar değil fakat aralarında hüküm süren adaletsizliğe göz yumanlardır da.
***
Yalnızca yetkililer, suçlular ve düzenbazlar tarafından şehirlerde işlenen adaletsizlikleri değil, aynı zamanda sırf zahmetli bir iş diye suçları ihbar etmede pasif davrananlar da, adaletsizliği körükler..
***
Yere düşen mağdurun yardımına koşmayı reddedenlerin de, adaletsizliğe yol açtıklarını da görmek ve düşünmek gerekir!…
***
GÜNÜN SÖZÜ
“Cami minarelerinden ve televizyon vericilerinden halka yönelen mesajlar birbirine zıt olursa ne elde edebiliriz ki?”
***
HAYIRLI CUMALAR