BİR GÜNLÜK MÜDÜR!…
Vaki mi, olmaz mı!?..
Kurum, Diyarbakır İl Milli Eğitim Müdürlüğü olunca; “saatlik” bile “Müdürlük” vaki olur?..
Hem de en dik alası icra edilir..
Eee; “kurumsal politize olmuşluk” bu olsa gerek..
İşte Bismil İlçe Milli Eğitim Müdürü Cafer Gülseven..
“Görev” yetkisiyle bu noktada tarihsel rekor kıran “ilk müdür” olma vasfını aldı..
Helal olsun!…
***
Rekorun “eğitmenleri” üst kademedeki idarecilerin olduğunu da unutmamak lazım..
Beylerin, maşallahları var..
Onlar olmazsa, böyle bir rekor vaki olabilir miydi?..
Biz de mal bulmuş mağribi gibi üzerine üşüşür müydük?
Ne mümkün?..
Gülseven, işte bu idarecilerin sayesinde rekor kırmıştır…
***
Eğer ki, müdürü onu görevden almamış olsaydı..
O da yargıya başvurmamış olsaydı…
Mahkeme de “göreve” iade kararı vermeseydi..
O makama bir gün dahi olsa oturabilir miydi?
Ben sanmıyorum oturabilirdi?..
Bilemiyorum şimdi diyeceksiniz ki, oturdu da ne oldu?…
Eee, rekor için, “24 saat zaman” tüketilmemesi gerekirdi..
Yoksa, rekor kırılabilir miydi?!
Öyle de yapıldı..
Ama bu kez geçmişteki gibi yapılmadı..
Bu kez, tenzil-i rütbeye uğratılarak; “uzman öğretmen” yapıldı!…
Şimdi; “merkeze çekilen” valiler gibi!..
***
Peki, “kadrolaşma”ya yönelik gel-gitler yeni rekorlar getirir mi?..
Görünen o ki, olacak gibi?…
Çünkü, “rekor yarışı için sırada” olanlar var..
Denir ya, eli kulağında “rekorun” egale edilmesi!..
Galiba bu işin sırrı “WatsHapp HTS” kayıtlarında saklı..
Neyse, en çok merak ettiğim şu…
Gülseven’in “bir günlük müdürlük” rekoruyla oluşan kadrolaşmaya “kim dur” diyecek?..
***
FARK; CUDİ DAĞI KADAR!..
Hem de fersah fersah!.. Hiç, Erdoğan ile İmamoğlu’nun aldığı “cezanın” mahiyeti ve siyasi yansıması, toplumsal tepki, beri yanda “suç nevisi” bir olur mu ya!.. Ne mümkün?…
***
Denir ya yahu!.. Biri, “Belediye Başkanı” iken, Siirt’te “bir şiir” okudu.. Ki o şiir rivayete göre Ziya Gökalp’a ait.. Erdoğan mitingde; “minareler süngü, kubbeler miğfer, camiler kışlamız, müminler asker” diye seslendi..
***
Vay sen misin “İslam’ı ve Şeriatı” övücü fikri beyanda bulunmak diye, DGM’de yargılandı.. Ceza verildi. Başkanlığı kaybetti, “verilen ceza” ile, siyasi yasaklı hale geldi… Sonrasında cezaevine girdi!…
***
Kaldı ki, Erdoğan’a ceza verilirken, hapse gönderilirken, “insanlarda gözyaşı sel” oldu.. Halkta büyük bir üzüntü oluştu. Moraller sıfıra indi.. Ahmet Kaya’nın şarkılarıyla, hüzün bağladı herkes!…
***
Ha bir de, Erdoğan “siyasi bir düşünceden, fikir beyanından” bu cezayı aldı.. Öyle, kimseye “seçim hakareti, ya da küfür eden” olmadı.. Ona; “muhtar bile olamazsın” dediler..
***
Ve ona “siyasi yasağı” kaldıran da, bugün CHP’yle yol ayırımına gelen, ki kızı Aslı çekip gitti.. Deniz Baykal “demokraside fikrinden, düşüncesinden siyasi yasak olmaz” deyip, yasağı sonlandıran oldu…
***
Peki, İmamoğlu’na verilen karar, Erdoğan’a verilen ceza ve siyasi yansıma, toplumdaki “infial” halini içeren, hangi “benzerlik var?”.. Sadece TCK’nın maddesi.? Ötesi yok…
***
Çünkü, İmamoğlu taraftarlarında zerre-i miskal “bir üzüntü, moral bozukluğu, karamsarlık, gözyaşı, hüzün” söz konusu değil.. Tam aksine, “sevinç gözyaşları” dökülüyor..
***
Bayram keyfi hakim.. Davullu, zurnalı, çalgılı, organizasyonlarla “verilen ceza” kutlanıyor.. Nerdeyse; “dansöz oynatılacak?”.. Ki, gece masalarında o bile yapıldı…
***
Dahası, “öylesine bir mutluluk” atmosferi ki bu cezayla “iktidar” sağlandı, İmamoğlu da “Cumhurbaşkanı” adayı ve seçimi kazandı, gibisinden bayram yapılıyor.. Altılı Masa bile; “coşku” içerisinde…
***
Akşener ve İmamoğlu “yılların hasretiyle yanıp, tutuşan” bir kucaklaşma içerisinde oldu.. Ki bu hal, daha “ceza hükmü” onaylanmamış, infaz yapılmamış hali..
***
Özü itibariyle; “Erdoğan ile İmamoğlu “kararı” arasında “TCK maddesinin” dışında, hiç bir şekilde, “benzerlik” içermiyor, tam aksi istikamette bulunuyor… Çünkü, hem hakaretler sıralayıp YSK’ya “ağzına geleni” söyleyeceksin, hem de buradan kendine “mağduriyet” çıkarıp, siyasi libas devşirmesinde bulunacaksın.. Kim inanır ve kim benzerlik arzı eder?…
***
SİYASİ YASAK!…
Gelelim, “Siyasi Yasak” mevzusuna.. Dün de, bir önceki gün de ifade ettim!.. “Vatan hainliği” dışında, hiçbir koşul ve söylemde; “ne parti kapatılmalı, ne de siyasi yasak getirilmeli?!..
Yani, çok ucuz, kolay, sıradan bir mevzuyla, basit bir hakaret, karşılıklı polemik üretici söz ve eyleme dair davayla “böylesi bir siyasi yasak infazı” olmamalı..
53 madde tez elden; revize edilmeli.. Yargı eliyle; ne siyaset ve ne milli iradeyi “vesayet altına” alabilecek “güç imkanı” verilmemeli…
***
KINIYORUM..
Kadim şehir Diyarbakır’da dün sabah Çevik Kuvvet Polislerine yönelik yönelik gerçekleştirilen menfur bombalı saldırıyı telin ediyorum.. Saldırıda yaralanan biri sivil 9 polis memurumuza da acil şifalar diliyorum.. Diyarbekirin, huzurana, güven ortamına, istikrarlı yaşamına yönelik bu ve benzer olayların, hiçbir zaman sonuç doğurmayacağının bilinmesi gerekir..
***
GÜNÜN SÖZÜ
Sevginin özünde, kişiye zaman ayırmak vardır, zamanı tüketmek değil!…