BÜROKRASİ PARTİSİ VE ÇÜRÜKLER!…

Ne yazık ki, hali hazırda kamunun bir çok üst düzey bürokratı kendine buyruk, “dünyayı ben yarattım” misali, koltuk işgal eder halde saltanat sürdürüyorlar..

Ahkam kesiyorlar..

Kurumu kendisine özgü “kurtarılmış bir bölge” olarak görüp, kullanıyorlar.. 

Zat, kendini “iktidar üstü” bir güç olarak görüp, nüfuz edici bir tavırla, hükümran kesiliyor!..

Ki bu da, hükümet ile halk arasındaki “köprülerin hızlı bir şekilde yıkımına ve küskünlüklerin hızla çoğalmasına” neden oluyor?!..

Ve en önemlisi de bunlar AK Parti iktidarından “hiç haz etmedikleri” gibi, tahribatların da “baş müsebbipleri” olmalarına rağmen, ne hikmetse “dokunulmaz kimliğiyle” arz-ı endam ediyorlar..

***

Tabi onları dokunulmaz kılan da, ne hazindir ki AK Partiyi “tüm müştemilatıyla ruhundan ıraklaştıran devşirme siyasilerdir.”.

Yani, AKP’lilerdir..

Denir ya, “ağacın kurdu ağaçtan olmazsa, o ağaç kurur mu?”..

İşte bu hakikati ifade eden vecize rotasında bir çok kamu kurumu ve AKP’li olarak görülenler aynı meşrepte, yol yürüyorlar bugün!..

Zihinlerinde ehliyet ve liyakat ölçüsü yok, dava adamlığı, ülke ve millet “hizmetkarlığı” söz konusu değil!..

Sadra şifa veren faydaları olmadığı gibi, işgal ettikleri koltuğu da, kurtarılmış bölge olarak gördükleri kurumu da, bir bütünlük içerisinde; “kemirgen” misali çökertirler..

Rant ve çıkar ilişkisiyle içten içe yıkıma uğratıyorlar..

İşleyişi, çürütüp işlevsiz hale getiriyorlar..

***

AKP’li diye söz ettiğimiz “siyasi nüfuz” kadar, bu “adamcı” üst düzey bürokratların ortak bir özelliği var..

O da şu; hiçbir şekilde “makam, mevki” dahil olmak üzere, çıkara, menfaate, hileye, hurdaya, yolsuzluğa, usulsüzlüğe, rüşvete, suistimale, adamcılığa tenezzül etmeyen..

“Siyasi ve ideolojik* saplantıya girmeyen..

İşinde ehil ve liyakat sahibi olmuş, çalışkan, dürüst şahsiyetlerden de haz almazlar, bilakis “bunlar enayi” libasıyla görülüp, kapı önüne konulmaları için çaba sarf ederler..

Çünkü bilirler ki; onların varlığı “düzenlerini bozar, hakkimiyet alanları dağılır.”

Ne devrin sefasını sürebilirler, ne de menfaatlerine dair çeşmenin akıntısı devam edebilir?!…

***

İşte bunlar öylesine “dehşetli fecaat” işleyendirler ki, “düşman kesildikleri o namuslu, dürüst bürokratları tasfiye etmek için de,  enva-i şeytani organizasyonları” devreye sokarlar..

Denir ya; yeter ki dillerine düşmeye gör.?

 “Çamur at tutmazsa izi kalır” kabilinde, iftira ve dedikodu ağıyla “güven kaybına” uğratıp, mobbing dahil, her türlü melaneti kesintisiz uygulamaya çalışırlar..

Ve burda da hayli mahirliklerini ortaya koydukları gibi, başarılı da olmuyor değiller..

Eee, yaş tahtaya basmazlar, havayı da iyi koklarlar, burun delikleri geniştir; “kime nasıl yaklaşım” gösterebilirler noktasında, “yabani” değiller, ehil olmuş yalakalardır!

***

Tabi bu analizim, Diyarbakır’da olmam nedeniyle salt kadim kentle kıyaslanmazsın!…

Evet, Diyarbakır’da yüksek dozajlı şekilde mevcut durumun “mağduriyetini” yaşıyoruz, yaşamıyor değiliz..

Burnundan kıl aldırmayan çok bürokrat var..

Burnundan kıl aldırmayan çok AKP’li siyasi nüfuz var..

Ama genel itibariyle Türkiye’de mevcut durum, vahim bir düzey aldı.. 

Çünkü gelinen aşama itibariyle, bir çok kurumda “bürokrasi partisi” gibi bir direnç ve “iş yapılmaz” bir fikriyat hakim..

Açık ve aleni şekilde; iktidarın içine sızmış olan “gün oğlu siyasiler” gibi, bunlar da 2023’e odaklı pozisyon alarak “kim kazanacak” aklıyla, mevzi almaya başladılar…

Sabah ve akşam tek düşünceleri var; “iktidar kim olacak?”…

***

Nitekim bazıları var ki; “kripto..” İktidar başarısız olsun, Cumhurbaşkanı “iş yapamaz” hale gelsin..

Halk hükümete cephe alsın, koduyla işgal ettiği koltuğa pozisyon veriyor..

Bir de yangından mal kaçırırcasına “bu kısa süre içerisinde, ne koparırsam, ne çalıp, çırparsam” diyenler de çok değil, özellikle yerel yönetimlerde.

Ki bu bürokrat partisi dehşetinin yanında bir de; “AK Parti teşkilatlarındaki” davanın en büyük sırttan hançerleyenleri olan AKP’lilerin de, “timsah” misali, kamu kurum ve kuruluşlarına, dadanması!..

***

Özetle demem şu ki!…

Siyasal iktidar geldiği son merhalenin son virajında “uçuruma yuvarlanmak” istemiyorsa..

Ülkenin salihi selameti için, ivedilikle “bürokrasi partisine” ve onun sülüğü olan çıkarcı siyasi nüfuza karşı; tavizsiz bir mücadele başlatmalı..

Denilebilir ki; “dere geçilirken, at değiştirilmez.?”

Doğru ama, “ya o dere geçilirken, akrep misali o at sırtındakini atarsa!..”

Yani boğulmaktansa, at değiştirilir.?

Bir risktir..

Ki siyasetteki yol seyri hep risklerle doludur..

***

Yoksa, “altı kaval, üstü şişhane” misali vaziyetler yaşanınır ve prim görür!..

Enva-i gayri ahlaki iş beceren”, yine envai şaibeden kendini arındırmayan..

Çok kez, müfettişlik ve soruşturmalık olan..

Kadim şehrin “illallah” çektiği..

Öyle ki, Diyanet’in bile dergahından kovduğu, Diyarbakır’ın tarihi Ulu Camisinin “eski baş imamı..”

Ki o imam, ne mimbere çıkmış, ne vaaz vermiş biri..

Sadece, “arabesk” misali ayet okumuştur..

Onun ötesinde, bir mahirliği yok..

Ama “belden aşağı” her türlü faaliyeti olan bu kişi kurum değiştirip, Özel İdare personeli oldu..

Her nasıl olduysa, memleketinde oldu!..

Ve bu zat, yine bilindiği gibi söz konusu İl’e hiç gitmeden, kuruma uğramadan; “bankamatik personel” olarak, keyif çattı..

Diyarbakır’dan ayağı kesilmedi…

“İnsanları gammazlamakla da” nam yapmış biri..

Bu sıfatıyla, bugün ne hazindir ki, “cemaatin iyi çocuğu” olarak sözde itibar görüyor..

Diyarbakır’da yerel yönetimde “daire başkanlığı” gibi bir makam tahsis edilme yönünde görev tevdi edilmek isteniliyor..

***

Peki sormak gerekmez mi; “yahu bu kadar sicili yüksek dozajlı şekilde” bozuk…

Ki, “ehliyet ve liyakat” ölçüsü olmayan zatın, hangi becerisine, hikmetine, hangi başarı kriterine göre; benimsediniz!..

Sizi cezbeden yönü nedir?!

Ve hangi siyasi nüfuzun referansı var..

Eğer ki siyasi nüfuz varsa; demekki aynı sicile sahip..

Yok eğer yıllardır Diyarbakır’a çöreklenmiş, “bürokrasi partisinin” en baba işletmecisi kimliğindekinin, “hemşehrilik libasıyla mı, bu kadar ucuz bir mahirlikle” yerel yönetimde “daire başkanlığı” olunabiliyor..

Neyse; çark çok yüksek kirli dönüyor..

Bunun faturası fena şekilde; siyasal iktidara çıkacağı gibi zat-ın referanslarına ve sahiplerine, cemaatine de çıkacağını, söyleyerek noktalı virgülü atıyorum…

Çünkü önümüzdeki günlerde yazacak çok konu başlığı var bu yönde!…

***

2023 seçimlerine gidilirken, “Milli iradenin” temsiliyetini almış AK Parti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan “dava adamlarına” yönelmesi gerektiği gibi, kendi beyanıyla “Ömerleri arıyorum” hakikatiyle, “AK Parti'ye sülük gibi” yapışan, kan emici böylesi vampirlere, böylesi “bürokratik siyasete, oligarşiye” karşı, büyük bir hassasiyetle eğilim göstermesi gerekir!..

Yol yakınken, neşter atılmalı..

Aksi takdirde, bilmeli ki gemi battığında “ilk terk edecek olan bu fareler olacaktır?”..

Onun için, bu kemirgenler, gemiden izole edilerek atılması lazım..

Bizden dost uyarısı…

Ve kayyımlar da; “idarecilerinin referanslarından daha çok halk nezdindeki referanslara duyarlı olmaları lazım?”…

***

GÜNÜN SÖZÜ

Ahlak bozuksa, libas kadife de olsa, patiska da olsa karakter değişmez!…