CELLADINA AŞIK OLMUŞLAR!..

CHP… Pek tabi ki, İttihat ve Terakki Partisi’nin devamı.. Ve Cumhuriyet sonrası, “tek parti ve şeflik” döneminin de “tek” uygulayıcısı.. 60 sonrası, tüm darbelerin, ihtilallerin, muhtıraların da; “baş müsebbibi” olduğu gibi organizatörlüğü yaptığı aşikardır.. Yani, inkarın ve asimilasyonun “partisidir” CHP… Patenti de yerli ve milli değil, ecnebi!..

***

Bu görüş, salt benim değil.. CHP’nin “radikal” savunucularının dışındaki parti üyeleri dahil, herkes hemfikir!… Kendisine, “milli ve yerli” diyenler.. Muhafazakar değerlere sahip olan herkesin ortak görüşüdür; CHP’nin zalim bir anlayışın ve felsefenin uygulayıcısı olduğu!.. Ve tabi ki, siyasi partiler de bir bütünlük içerisinde, “zulümkar” deyip, karşı durmuşlardır dönemsel olarak!…

***

Nitekim, Türkiye’nin siyasi tarihine baktığımızda, CHP “sivil iradenin” temsiliyetiyle, “demokratik bir iktidar” olmamıştır.. Olduğu dönemler ise, kısa süreliğine, koalisyonlu, melez bir politikayla, vücut bulmuştur.. Tek başına iktidar olabilme şansı, bu halktan görmüş değildir… Boşuna söylenmiş bir söz değil, ne uzar, ne kısalır?!..

***

Hal bu iken; ne oluyor da “sağ ve muhafazakar” partiler, bugün CHP’nin bulunduğu kulvarda; omuz omuza yürüyecek bir gafletin ve dalaletin dehlizinde bulunuyorlar!.. Aynı masada oturuyorlar, aynı hedefe ve stratejiyle meyil verme birlikteliğini oluşturmaya çalışıyorlar.. Der demez insan eskiye, dönüp bakıyor yol yürüyenlere, CHP’nin ne kadar büyük “zalimliklerde” bulunduğunu!…

***

İşte Demokrat Parti.. Bu CHP değil miydi ki, 60 ihtilalini yaptıran.. DP’nin Genel Başkanı ve Başbakan Menderes’i ve iki bakanını “idam” eden.. Vesayet rejimiyle, “sivil iradeyi” al aşağı edip, 27 Mayıs’la “darbelerin” kapısını bu ülkede açtıran CHP ve avanesi değil miydi?.. Siyasi yasaklar, ihdas eden.. Şimdi, DP bu CHP’ye “iktidar olmada hayat iksiri” oluyor..

***

İşte Saadet partisi.. Milli Görüşün temsil edeni.. Türkiye’nin siyasi tarihinde “partisi” kapatmayla ünlenen bir geleneğin son halkası SP, bu yolda “üç parti” kurban verdi.. Ve partiye kilit vuran tüm hakim ve savcılar “CHP’li Mehmet Moğultay ve Seyfi Oktay’ın” atadıkları… 28 Şubat’ta, “iktidarı deviren” zihniyette, o değil miydi?!.. Merhum Erbakan’a “borcun borcun” terler döktürüp, “hapis cezası ve sonrası ev hapsine dönmesine neden olanlar..” Şimdi, Saadet Partisi bu CHP’nin “bahçesinde” peyzajcı kesilmiş..

***

İşte HDP.. Kürtler’i “kart-kurt” olarak gören.. İnkar ve asimilasyonu dayatan.. Şeyh Said ve 47 Arkadaşının “kıyamlarını” isyan diyerek, “idam” eden.. Bediüzzaman Said-i Nursi Hz. dahil.. İslam alimlerini, “idam edip, sürgüne” tabi tutan.. 90’lardaki SHP döneminde, faili meçhul binlerce cinayetten sorumlu tutulan, özgürlükleri sınırlayan siyasetin savunucusu bugünkü CHP değil mi?!.. Şimdi, HDP bu CHP’yi “el bebek, gül bebek” görüyor besleme gayretinde!..

***

İşte İyi Parti.. Her ne kadar parti olarak Meral Akşener CHP’den “yediği bir zılgıt” yok ise de!.. Siyasi hayata adım attığı, İçişleri Bakanlığı yaptığı DYP safında iken; en büyük zalimliği ve zulmü o günün CHP zihniyetindeki bürokratlardan gördü. 28 Şubatçılardan gördü.. Küfürler, hakaretler, işiten Akşener değil miydi?!.. Milliyetçi saflarda iken bile; aynı tavrı CHP’den görmedi mi?!.. Şimdi; “birbirlerine kurtarıcı” kesilmişler..

***

İşte DEVA ve GELECEK.. Yeni yetme partiler.. Ama liderlerinin CHP’den görmedikleri “zılgıt, tehdit, hakaret” kaldı mı?!.. Ali Babacan’a “Telekom’un” özelleştirmesi üzerinde, “Yüce Divan” tehdidi yapılmadı mı?!.. Ya Ahmet Davutoğlu, 7/24 Başbakanlık yaptığı dönemde; enva-i tehditle, hakaretle “seni idam sehpasına götüreceğiz” diyen CHP değil miydi?!.. Şimdi; “ikisi de CHP’nin treninde” kendilerine gelecek bulma umudundalar…

***

Netice itibariyle!.. Tekçi, vesayetçi, batı orjinli, dışa bağımlı, güdümlü siyasetin başaktörü, CHP’dir.. Ki “zulümkarlığı” ve zalimce siyaseti, yönetim anlayışı “tarih sürecinde” tescil edilmiştir.. Sicil defterinde, onlarca “suç sabitliğiyle” zalimliği onay görmüş CHP ile zıt kutuplarda hareket eden partilerin, aynı safta “ittifak” etmeleri; neyle izah edilebilir?!…

***

Ki “varlık karakterinde” zalimlik ve zulümkarlık olan, her an için “tek parti ve şeflik” ruhunu diriltmeye hazır bulunan, CHP ile yol yürümek, “onlar için” celladına aşık olmak şeklinde değerlendirilebilir.. Veyahut da Erdoğan düşmanlığına, bina edilebilir?!.. Ama hiçbir şekilde; bu millete, bu ülkeye ve bu coğrafyaya; “vesayetin korku imparatorluğunu” inşa etmeye, kimsenin hakkı yok!?..

***

Ve şu da bir gerçektir ki, mevcut CHP’nin masasındaki beş partinin de, tabanı, seçmeni, üyesinin “aşina olduğu” tek parti ve siyasi hareket vardır; o da AK Parti.. Hal bu iken; neden “vesayetçi” kulvar.. Ve neden; bir başka safta “cellatsız” yol yürünmüyor?!…

***

HATIRLAMALIYIZ…

Ama hiç bir zaman; unutmadan hatırlatmalıyız.. O kim ve kimlerdi; İstanbul’un “fethine” karşı durup duvarlara “Zulüm 1453’te başladı” diye yazanlar.. Diyarbakır’ın 639’da İslam orduları tarafından “fetih edilmesine” zulmün başlangıcı ve “işgali” diye, laf üretenler…

***

Fetih kutlamalarına “korsan yakıştırmasında” bulunup, “ömrümüzde bunları görmedik, bu ne kutlama şeklidir” gibisinden kudurarak; söylenip duranlar!.. Ayasofya’nın ibadete açılmasında, Yunanistan’dan, Bizans'ın kalıntılarından  daha fazla “aleyhte sesini” yükseltenler…

***

Hasılı kelam!.. Bu ülkenin, bu toprakların “şüheda kanıyla” sulandığını hatırlatacağız, aba ecdadın bıraktığı mirasın batıya, siyonizme, emperyalizme “yedirilmeyeceğini” göstereceğiz.. Tarihini, milletini, ırkını, değerlerini, inancını ve iman şiarını unutmayan bir nesil olarak; “bin yıllık medeniyetine” sırt dönenleri de, hep hatırlayacağız!,,,

***

GÜNÜN SÖZÜ

Ve her şey bittiğinde, hatırlayacağımız şey; düşmanlarımızın sözleri değil, dostların saf değiştirmesi olacaktır?!