DİYARBAKIR’DAN KILIÇDAROĞLU GEÇTİ?

Söze, “Kürtlerin taleplerine” nasıl karşılık verip, çözüm getirecek CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu?.. Soru başlığı, "kim neyi, nasıl çözecek" sorusuna eviren, HDP'li Sırrı Sakık?.. İthafı CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu'na.. Muhtevası ise, Diyarbakır gezisinde yaptığı konuşma!.. Sosyal medyadaki paylaşımına bakıyorum Sakık, konuşmayı bir bütünlük içerisinde; "romantik ve ürkek" görmüş.. Yani, "laf olsun, torba dolsun" minvalinde, yorumlamış!…

***

Şöyle diyor Sakık.. “Sayın Kılıçdaroğlu, Diyarbakır’da romantik ve ürkek bir konuşma yaptı, ‘Sizi anlıyorum, dertlerinizin farkındayım’ dedi. Evet ama bizim dertlerimizden ne anladığını biz anlamadık. Bu sorunları çözeceğim dedi peki nasıl? ‘Bu soruna talibim’ dedi. ‘Bu sorun’ dediğinin adı nedir?...

***

Haksız mı Sakık?.. Ve ekliyor; "Kürt sorunu çok ağır ve kadim bir sorundur, sadece lafla olamayacağını bilecek kadar çok acı gördük. Çok zaman ve çok hayat kaybettik. Siyaset sadece bir ‘İyi niyet sunma’ hali değildir. Adını dahi koymaya çekindiğiniz bir soruna nasıl talip olunur o zaman?..”

***

Sakık'ın bu fikri beyanı, HDP'lilerin bütününü de kapsamıyorsa da, ekseriyetini içine alıyor!… Yoksa, Kılıçdaroğlu'nun Diyarbakır ziyaretini gerçekleştirdiği zaman dilimi içerisinde, HDP Yönetimi "tam teşekküllü", Diyarbakır'a çıkarma yapıp; "Nevroz Deklarasyonunu" açıklama, toplantısını gerçekleştirir miydi?!.. Yani dikkatleri, CHP'ye değil "kendilerine çevirme" adına, denk getirmezdi!…

***

Özellikle, "ittifakta" kapı önünde, ya da kimilerinin dediği gibi "masa altında" tutma muamelesi gören HDP'nin Eşbaşkanı Mithat Sancar, şöyle bir çıkışı yapmazdı.. Ne diyor Sancar.. '"Kürtlere özgürlük bütün Türkiye'ye demokrasi vadeden tek yoldur. İşte bu ittifak ve buradan çıkacak güçlü iradenin Türkiye demokrasi güçleriyle buluşması aynı zamanda büyük barış koalisyonuna da zemin sunacaktır."

***

HDP cephesinde Kılıçdaroğlu'nun iki kez ertelemenin ardından, gerçekleşen Diyarbakır'a dair "iki günlük" ziyaret; "romantizm!…" Ve vaat ile kurgulanan cümleler, yapılan ziyaretlerin de "çekingenlik" içerisinde, "dostlar alışverişte" görsün misali…


***

 Kürt meselesini ise Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘Kürt sorunu yoktur’ sözleri üzerinden kendince gündemleştiren Kılıçdaroğlu ‘Sen yok diyorsun, halk var diyor. O zaman halka soracaksın. Sorunum var diyenle oturup konuşacaksın..  

Ama Kürt sorununu net olarak ifade etmekten hep çektindi… Helalleşme ve yüzleşmede Kılıçdaroğlu mevcut sorunları ekonomi bağlamında ele alması da apayrı bir çelişkiler yumağını oluşturdu. Demokrasiyi “es” geçti.. Yani “ne evet, ne de evet ama yetersiz” diye kabul ettirmedi kendini Kılıçdaroğlu.. 

***

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin cephesindeki yankısı, ilginç oldu!.. Bahçeli, “Kılıçdaroğlu’nun Diyarbakır ziyareti, Türkiye’nin öncülüğünde bir araya gelen Rusya ile Ukrayna dışişleri bakanlarının ateşkes ve barış arayışını kundaklama girişimidir. CHP Genel Başkanı istikrarsızlığın ve zalim emellerin kuryesidir.” dedi.

***

AK Parti'den "yüksek dozajlı" bir ses çıkmadı.. Ki, Kılıçdaroğlu'nun "emrivaki" HDP binası önünde eylem yapan aileleri kaldıkları "otelde" üç kişiyle görüşmesinin yankıları üzerine AK Parti Diyarbakır İl Başkanı Şerif Aydın ve Parti Yönetimi, birlikte "Çadırın önünde" basın toplantısı yapacaktı…

***

Basın duyurusu da, geceden yapılmıştı.. Ancak, her ne kadar "denilen saatte pek yağış" olmadıysa da, günün sabahında ikinci bir duyuruyla "iptal" dediler.. Duyuruda da şu ifadeye yer verildi; "Kılıçdaroğlu'nun Diyarbakır ziyaretine yönelik Diyarbakır annelerinin çadırında yapmayı planladığımız basın açıklaması hava muhalefeti nedeniyle ileri bir tarihe ertelenmiştir.."

***

Tabi, annelerin bir de Kılıçdaroğlu ile yapılan görüşmeye tepkisi var.. "CHP bize kumpas hazırlayıp görüntü aldılar" diye.. Dedikleri şu; "Kılıçdaroğlu otelimize baskın yapar gibi giriş yaptı. Biz aileler olarak Kemal Kılıçdaroğlu'nu protesto ettik. 'Senin bizimle iletişime geçeceğin yer otel değil, HDP il binasıdır' dedik. Görüşmeye inmedik, iki arkadaşımızı gönderdik, talebimizi onlara iletmelerini istedik. Onlar da bize ve arkadaşlarımıza kumpas hazırlayıp görüntü aldılar ve sanki Kemal Kılıçdaroğlu bizimle, ailelerle görüşmüş, bizim sorunlarımızı, taleplerimizi dinlemiş gibi gösterdiler ve o şekilde basına yaydılar."

***

Ailelerden Ruken Canbey, Kılıçdaroğlu'na seslenerek şöyle diyor; "Biz seni buraya HDP Diyarbakır il binası önüne bekliyoruz, otele değil. Çocuklarımızın kaçırıldığı yer burası, otel değil. Görüşeceğimiz, sorunlarımızı anlatacağımız yer burası. Burada 260 ailenin çocuğu HDP il binasından kaçırıldı. Buraya gel, bizi burada dinle. 'Demokrasi' diyorsun sabahtandır. Diyarbakır'ın her yerinde 'hak, hukuk adalet, demokrasi' diyorsun, bunlara uyuyorsan gelirsin burada ailelerin talebini, bizlerin talebini dinlersin."

***

Malum, Ailelerle görüşmeye ilişkin CHP resmi sosyal medya hesabında açıklamada bulunmuştu. Diyarbakır'a giden Kemal Kılıçdaroğlu'nun, HDP İl Başkanlığı önünde evlat nöbeti tutan bazı ailelerle, Diyarbakır Öğretmenevi'nde bir araya geldiği belirtilmiş, basına kapalı gerçekleşen görüşmeden fotoğraflar paylaşılmıştı.

***

Gelirsek, ziyaretin çarşı, pazar, sokak ve Kılıçdaroğlu'na kent insanın gösterdiği alakaya; "CHP'ye ilgi artmış!.." Bu şehir insanın "kadim ve misafirperverliğinin" ağırlıklı olarak göstergesi diye kabul görülse de; geçmişe oranla vatandaşın ilgisi fazlalaşmış!… Ki esnaf diyaloglarında, "özeleştiriye" dayalı Kılıçdaroğlu'nun "daha çok buralara gelip, sizlerle görüşmeliyiz" karşılığı, kalabalıktı!...

***

Çeyrek asıra aşkındır Diyarbakır'da "tabela partisinden" öte gitmeyen CHP'deki bu dalgalanma, sokağın teveccüh göstermesi, gelecek seçimde "bir milletvekili çıkarabilir" dedirtiyor.. Nitekim bu "kesin sonuç" olarak görülen bu tablo nedeniyle, "bazı eski siyasiler" CHP mahallesine odaklandı..

***

Bu alakanın başka nedenleri de yok değil!… Ekonomideki dalgalanma, hayat pahalılığı, AK Parti'nin MHP ile olan "Cumhur İttifakıyla" değişen bölge politikası, Parti Teşkilatları ile siyasi temsilcilerinin "halktan kopuk" duruşlarının da katkısı yok değil!.

***

Nitekim, CHP'ye katılım gösterenlere bakıldığında, her ne kadar "siyasi konjöktüre göre siper alanlar" var ise de, "gönül kırıklığı" içerisinde olan, AK Partililer de yok değildi.. Yani genel olarak "Cumhur ittifakı" AK Parti'de oluşturduğu "kan kaybı" olarak görebiliriz!?..

***

Oy'a döner mi; onu bilmem!.. Ancak, HDP'ye oy vermek istemeyen Kürt seçmenler önümüzdeki seçimde, AK Parti'nin tutumunda "değişiklik" söz konusu olmazsa… Hedefleri, "güçlü, büyük" kendisini hissedebileceği partiye yürür, sandıkta "oy tercihini" bu yönde ortaya koyar!..

***

Manzarayı, "Cumhurbaşkanı adaylığı" noktasında, irdelersek!.. Eğer ki, "Anadilde Eğitim ve Vatandaşlık tanımı" noktasında, Kürtlerin beklentilerine dair "önemli bazı" demokratik hamleler geliştirilmezse, hükümet cephesinden!.. Kaybı yüksek olacak, Cumhur İttifakının!…

***

Şöyle ki, Cumhurbaşkanlığı seçiminde Kemal Kılıçdaroğlu ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan finale kalsa… Yani ikinci turdaki seçimde, Diyarbakır'daki seçmenlerin yüksek oranı, Kılıçdaroğlu'nu destekler!… Sadece HDP'li seçmen değil, AK Parti'nin 2002 ruhuna dönmesini isteyen eski seçmenler de; tercih değiştirerek, Kılıçdaroğlu'na "evet" diyebilir…

Neyse, Diyarbakır’dan Kılıçdaroğlu geçti diyerek, yazıya nokta koyalım...

***

GÜNÜN SÖZÜ

Kuru edebiyatla mü’min olunmuyor. Şiir yarışında değil, kulluk yarışındayız.