HAKSIZ TAHRİK Mİ?…
Ah ki ah.. “Vicdan” sızlatıyor şu cezai tahrik indirimine tabi tutulan bazı davalardaki ceza indirimi!!.. Bir türlü, “adil” işlev görmedi, görecek gibi de değil?.. Ki, toplum nezdinde de; “hukuki” kabulü hayli travmatik.. İşleyiş, “Adalet’e olan güveni de” yüksek dozajlı yıpratmıyor değil!!?..
***
İşte son örnek hadise!.. Pınar Gültekin’in katledildiği davadaki “tahrik indirimi?”.. Toplumdaki yansıması “kabulü mümkün” değil.. Vakıa, uzun bir zaman dilimidir ki, “ülkenin gündeminde?”… Ve nerdeyse; cinayetle alakalı gün “habersiz, ayrıntısız, tartışmasız” geçirilmedi!…
***
Canavarlığın, gaddarlığın, vahşiliğin, caniliğin, sapık ruh halinin enva-i şiddetiyle; 27 yaşındaki genç kız katledildi.. Katil Cemal Metin Avcı.. Bunu gözünü kırpmadan, vicdanı sızlamadan, insani duygudan uzak şekilde; işledi!..
***
İddianamedeki anlatımlara göre; önce şiddet uygulamış.. Döve döve bayıltmış.. Sonra boğmaya çalışmış.. Yetmemiş; diri diri yakmış.. Kömüre dönüşen bedeni varilin içine koyup, üzerine bir de beton dökmüş... Sonra da, o varili inşaata gömdürmüş…
***
Nasıl bir zalimlik ki; bu!.. Önceki gün, işte bu hadisenin karar duruşması vardı!.. Çıkan karar; “katile haksız tahrik indirimi?”.. Yani “ağırlaştırılmış müebbet cezası” yerine hakiminin takdiriyle; 23 yıl hapse indirildi.. Ki bunun yatarı, gideri cezayı; cezasızlaştırmaktadır!..
***
Yukarıda da ifade ettim… Katile verilen cezadaki “tahrik indirimi”, haklı ya da haksız, durum neyi meyil ederse etsin, tepki yüksek!.. Ve kamu vicdanı rahatsız.. Böylesi zalimce., canice ve vahşice işlenen cinayete bu ceza “mükafattır?”.. Adaletin tecelli terazisini, sarsmıştır!?..
***
Tabii hukuki süreç devam ediyor..? Üst mahkemeler, itirazlar, onama, yargıtay gibi aşamalar var.. Sonuç hangi hükümle biter bilmem; ama hal-i hazırda yükselen ses net ve açık.. “Gültekin’e adalet istiyoruz…” Ki, başka Gültekinler vahşi ve canice cinayetlere kurban gitmesin!…
***
TABANA KUVVET!
Fahiş fiyat, hayat pahalılığı, çarşı pazar soygunu!.. Mutfaktaki alev.. Vaziyet yaşamı; her yönüyle çekilmez kılarak, “kemerleri” sıktırtıyor.. Ki, artık kemerin son deliğine gelindi.. Yeni halkalar açılıyor..
***
Halk deyimiyle; bir deri, bir kemik kalındı.. Soyulacak haldeyiz.. Eee, fakirin, yoksulun temel gıdası ekmekte, artık “lüks tüketim gıdaları” arasında, yer aldı ya.. Bir lokmalık ekmek 6 lira.. Ne diyordu bizim bir siyasetçimiz, ekmek bulamadıysan, pasta ye!…
***
Öyle ya günü gelince; “ekmeği kim yiyecek, pastayı kim götürecek” görecekler?. Çünkü, bu işin hesabı da ağır, vebali de ağır olacak..
***
Ha bu arada, Diyarbakır ahalisine “zam müjdesi” var.. Toplu ulaşıma, ikinci bir zam geldi!!… Otobüs, minibüs ve ticari taksilerdeki; fiyatlar yüzde 40 oranında zamlandı.. Dün itibariyle geçerli olan, yeni fiyatlar şöyle;
***
Otobüs tam bilet 5 lira, indirimli 4, öğrenci 3 lira…
Minibüs, tam 6.5 lira, öğrenci 3.5 lira,
Özel halk otobüsü, tam 6 lira indirimli 5 lira, öğrenci 3.5 lira
Taksimetre açılış 9 lira, kilometre 7 lira..
***
Vay da vay anam dediniz mi bilmem!?.. Ne diyordu bizim merhum siyasetçimiz.. “ Arkadaş, yollar yürümekle aşınmaz ki?”.. Haklısın da… Ee yürüyen bir takat ahalide kalmışsa, yürür.. Tabii tabana kuvvet şart kaçınılmaz artık
***
Burada kadim şehrin sıcaklığı, kaldırımlarındaki dengesizlik, asfaltın yakıcılığıyla; tabanlar çok çabuk çatlaklaşabilir aman ha!.. Neyse; yağlamak da lazım diyeceğim.. Ama “Ayçiçek” yağı demedik!.. O hal-i hazırda altınla yarışıyor, “bizimkisi katı olsun..”
***
Ne diyeceksin!.. Ağlayacak halimize gülüp geçer hale geldik.. Yoksa; “canice işlenen cinayete af edici” olunmaz, fahiş fiyat ve hayat pahalığıyla; “yoksulluğa” mahkum edilen ahali olmaya rıza göstermezdik…
***
ERBAKAN’IN HEDEFİ, ERDOĞAN’IN NOKTASI..
Dün Selvi kısm-i olarak, bu mevzuya dikkat çekmişti.. Tabi Merhum Erbakan hoca ile Erdoğan arasındaki; “anlaşmazlık” ve sonrasındaki siyasi gelişmelere, girmeden!… Sadece, Erbakan’ın “hayal edip, hedefe koydukları” ve bunların da Erdoğan’ın siyasal iktidarlığında; gerçekleşmesi!.? Ve böylesi bir atmosferin içerisinde, Erbakan hocanın partisinin hal-i hazırda bulunduğu saf!.. Ne garip, hadiseler zincirini teşkil ediyor!…
***
Ne diyordu, merhum Erbakan.. Vesayetçi, seküler müesses nizamın, “laiklik” adıyla, “inşa ettiği” başörtüsüne yönelik, “zulümce yasaklara”.. Dediği şuydu; “Başörtü zulmü sona erecek?..” Böylesi bir zulüm var mı şimdi yok?!.. Başörtülü Vali ve Başsavcı var artık; kamuda serbest.. Kurumsal kapısından bırakın, özel alanlara bile yasaklı konulan Poliste ve Asker’de artık serbest.. Başörtülü asker ve polis var..
***
Ne diyordu merhum Erbakan.. İstanbul’un fethiyle birlikte 5 asır “cami olarak” ibadete açık tutulan Ayasofya'ya pranga atan müesses nizamın, müzeye dönüştürmesine, dediği şuydu; “Ayasofya’ya vurulan zincir kırılacaktır?”.. Peki, Ayasofya’ya atılan “o prangalar, zincirler, yasaklar var mı?” Yok.. İbadete açıldı, ezanlar okunuyor.. Külliyesi daha bir büyüyor.. Taksime cami yapmak da Erbakan’ın hayaliydi, yapıldı!..
***
Hasılı kelam!.. Erdoğan işte böylesi bir yolda yürürken, Erbakan’ın mirasını sırtlayan ve devamıyız diyen. Partinin zat-ı muhteremi, tersi istikamette, rakip cephede yürüyor.. Tuhaf olan bu.. Biri tabuları, yasakları kaldırıyor, diğeri düne kadar “bu yasakların” altında inim inim inleyip, kurtulmanın çarelerini ararken, bugün “celladına aşık” misali, eski devirlerin dönüş değirmenine; su taşıyor!.. Gel de akıl sır erdir…
***
GÜNÜN SÖZÜ
Başağın iyi yetişmesine engel, zararlı otlar değil, çiftçinin ihmalidir.