HER ŞEY NORMAL Mİ ŞİMDİ?!…

Altılı masa ekseninde, “fırtına dindi mi?..” Yoksa, yeni fırtınalar kopabilir mi.!..

Ya da, herşey süt liman mı?..

Yani normalleştik mi?!..

Doğrusu görüntü; hiç de güven tesis etmiyor?..

Etmediği için de, yazıya sorular silsilesiyle giriş yaptım?..

Neyse; zaman en güzel ilaç ve tefsir edicidir..

Yoksa masanın ruh haline bu kadar açık ve aleni şekilde, vakıf olabilir miydik?..

Süreci okursak, analiz noktasında edebileceğimiz kelamlar ne olabilir?!..

Bi bakalım…

***

KAZANÇLI KEMAL BEY, KAYBEDEN AKŞENER… Altılı masada ikmale gelen mevcut sonucun “kazananı ve kaybedeni” herkesin malumudur?!

En büyük kazananı, Kemal bey oldu.. Akşener ise, sonucun “yıprananı, dayak ziyanı” kendi ifadesine göre; “şeytan taşlanmış gibi” kaybeden, o oldu…

Ki bu kayıp ve yıpranma, her ne kadar “uykusuzluk” denilse de, kameralara yansıdı “yüzündeki moral çöküntüsü…” Sağlı, sollu yumruk yemiş gibi.. Yüzü, gözü dönmüş..

Nitekim, toplantı sonrasında liderlerin yemeğine katılmayışı da, “vaziyeti kerhen kabul ettiğini” gösteriyor..

***

BUNLAR MI BİZİ YÖNETECEK?.. Akşener’in masaya dönüşüne; sevinen var, ayıplayan var, üzülen var.. “Etkenler ve tepkiler” dozajında, herşey var oğlu var..

Ama dönüşü güven yönünde hem kendisine, hem de masaya zelzele misali “büyük yıkıma” yol açtı.. 10 şiddetinde deprem oldu..

Erdoğan karşıtı radikal düşüncenin kulvarındakilerin dışında, “güven zelzelesi” büyük bir kayıp oluşturdu?.

Bunlar mı, bizi yönetecek?.. En küçük bir konuda anlaşamazken, “ülkenin ve milletin milli meselelerinde nasıl anlaşacaklar, nasıl uzlaşacaklar, nasıl karar verebilecekler?”..

***

MASA ÇIKARLAR MASASI MI?.. Altı lider masanın etrafında ilk toplandıklarında, şöyle demişlerdi?!..

Bu masa, demokrasinin, birliğin, beraberliğin, kardeşliğin, dostluğun, eşitliğin, arkadaşlığın, milli ve ulusal birliğin teminatı, özgürlüklerin, arenası olacak?!..

İstişare ve uzlaşı anlayışı, temel ilkemizdir dediler?..

İşte bu söylem vücut bulan “parti liderlerinin siyasi çıkarı, buna dair tavırlarıyla denir ya herşey yerle yeksan oldu. “

Çünkü, masada vahim “tehditler, bel altı sorgulamaların” yaşandığı imajını ve libasını aldı?!… Yoksa da, var gibi görünmeye başladı…

***

MASANIN ÜST AKLI VAR MI?.. Akşener’in masadan ayrılışı, kullandığı ifadeler ve ardından geri dönüşüne dair; önceki akşam katıldığı canlı yayın programındaki konuşmasının satır aralarında, bu soru bir ölçüde yanıt buldu diyebiliriz?!

Zoraki evliliği dikte eden birilerinin olduğunu tescil etti desek daha doğru olur?..

Kendi konutu değil de bir başka konutta, heyetlerin ziyaretleri masaya dönüşte aklın Parti Merkezinden değil, buradan çıktığını haykırmaya yetiyor?!..

Ne diyor Akşener, geldiler, görüştüm, ses kaydını ve not aldırdım?!…

***

PARTİ YÖNETİMİ VE AKŞENER.. Akşener’e manevra yaptıran üst aklın kozu neydi?..

Bu minvalde, son dört gün içerisinde, medyaya yansıyan “iddialar serisine” bakıldığında, korkunç.

Ama altı çizili olan, Partisinin aldığı kararlara rağmen, kurmaylarının attığı tvitler, peş peşe yapılan açıklamaları orta yerde gezinirken; zehir-zemberek beyanını yalarcasına, masaya döndü..

Akşener’in siyasi hayatını bitirmeye yönelik; bir tuzak olarak, yorumlanabilinir?…

Haftaya Kurultay olduğunu düşünürsek?!..

***

YAŞAR OKUYAN'IN ETKİSİ OLDU MU?.. Oldu mu olmadı mı, kesin bir yanıt yok!..

Ama, Ankara kulislerinde, Akşener’i alabora eden, masadan kalkışı, konuştukları, geri dönüşü yekün şekilde; “tehditler neticesinde zorda” kaldığı kanısı yüksek?..

Malum, Yaşar Okuyan ekranlardan nara atmıştı?.. “Dosyalarla geliyorum, bitireceğim onu” demişti?…

Kaset mi çıktı, ses kaydı mı çıktı, para mı var, yeni siyasi ikmal mi var ne olduğu meçhul. Ama bir tehdit var.

Akşener kolay eyvallah edecek birisi değil.

Yılların kurt siyasetçisine, bu siyasi manevra ve kıvırma ikmalinin başka izahı yok?!

***

3 NİSAN’A KADAR NE DEĞİŞİR?.. Kesin değil, ama kulis bilgisi… Masanın milletvekili kontenjan ve listeleri konusunda, hala büyük bir risk içeriyor.. 

İyi Parti kadar, CHP dışındaki diğer partilerden de “benzer seslerin” yükselme ihtimali yüksek.

Ama en çok, Kılıçdaroğlu’na hala “İmamoğlu’nun alternatif” isim olabileceği konuşuluyor..

3 Nisan’a kadar zaman var.. Okyanus ötesi formülün çözümü de bu minvalde!..

Kılıçdaroğlu bu “alternatif formülü” kendi ekseninde egale edebilir mi?.. Riski yüksek…

***

12 MADDEYLE BU İŞ YÜRÜR MÜ?… Elbette ki, hukuka ve yasalara bakmak lazım.. Ki bunlara cevaz veriyor mu?!.. Elbette ki yok..

Önce hukuk…

Ama hukuk yok deseler de, genel kanı yine de ne mümkün? dedirtiyor.

Halkın yüzde 50 artı birle seçtiği Cumhurbaşkanı hiç bir şekilde; “öz iradesini” yönetim sistemine, uygulayamayacak..

Sürekli “vesayet altında” olacak.

Sadece ve sadece, köşkte üç öğün yemek yiyen bir “eli-kolu bağlı” olarak, arz-ı endam edecek?..

Bir genel müdür ataması gerekirken, “istişare ve uzlaşı” içerisinde, yardımcıları olan parti liderleriyle, karar verebilecek..

Onlarla kalmayacak..

Bir de İstanbul ve Ankara belediye başkanlarıyla da; istişarede bulunacak..

Peki bu iş yürür mü?.. Ya da maya tutar mı; 14 Mayıs için..

***

HDP’NİN ETKİSİ NE OLUR?..  HDP’nin Cumhurbaşkanı adaylığı noktasında altılı masadan “İmamoğlu, olmazsa Kılıçdaroğlu” yönündeki, beklentisi yanıt buldu..

Yani istediği şıklardan biri; Kılıçdaroğlu!.. Ki zaman geçirmeden, “görüşmeye ve ziyarete bekleriz” daveti gitti.. Kılıçdaroğlu gidecek..

Ki İyi Parti’den vize geldi; görüşebilir diye!.. Ama masaya getiremez!.? Gelirse biz yokuz diyor..

Peki, görüşmede “işbirliğine dair bir pazarlık olur mu”?..

Muhtemelen olacak?.

Kürt kimliğinin tanınması ve kademeli olarak ana dilde eğitim hakkı..

Kürtçe yer ve coğrafya adlarının aslına uygun kullanılması..

Cezaevlerindeki siyasi tutuklu ve hükümlülerin serbest bırakılması..

Seçilmişlerin yerine kayyım atanmaması..

Ve daha bir çok talepler sıralanabilir.. Bunlar karşılık bulur mu?!..

İşte o çok ama çok güven vermiyor…

***

DEPREMİ BİLE UNUTTURDULAR… Ne hazin ve ne yazık ki, altılı masa eksenindeki “siyasi gelişmelerin” kamuoyunu, kendi üzerine çekmesi, asrın felaketi olan depremi bile, unutturdu.! 

46 binin üzerinde deprem şehidi var..

Onbinlerce yaralı..

Yıkılan yüzbinlerce mal, mülk konut, işyeri..

Göçebe olmuş; 10 milyona yakın insan..

Yaraların sarılması, enkazların kaldırılması, şehirlerin inşa edilmesine odaklanılması gerekirken, konuşulan “masadaki egolar?”..

Bizi de, kendilerine alet ediyorlar, işte en çok da buna yanıyorum!..

***

GÜNÜN SÖZÜ

Unutma!.. Senin için başkasından vazgeçen, bir gün mutlaka başkası için senden vazgeçebilir?!…