İLLA Kİ ÖZE DÖNÜŞ GEREKLİ(II)…
Dünden devam diyoruz.. Yazıya başlık olarak; “İlla ki öze dönüş gerekli(I)” ifadesini kullanmıştık.. Dün, AK Parti’nin “ilkelerinde uğradığı erozyona” değinmiştik.. Bugün de gelinen olumsuz tablodan nasıl kurtulur, olumlu bir sürece girilebileceğine dair “reçeteden” söz etmek istiyorum!?…
***
Aslında, her şey basit ve nettir.. Çok da akademik, bilimsel bir araştırmaya gerek yok.. Yeter ki, ihlaslı ve samimiyet karinesi içerisinde, “Parti özüyle” bütünleşmenin rotasına girsin.. Bir çok kez, 20 yıldır partiyi “omuzlayıp” tek başına, yürüten, büyüten, iktidarda tutan, Partinin Genel Başkanı Erdoğan’ın ifade ettiği gibi; “özümüzü yakalamalıyız” gerçeğiyle, dava kitlesiyle, hareket etmesi gerekir AK Parti..
***
“Ömerleri arıyoruz” düsturuyla, ivedilikle parti içerisinde “temiz eller” operasyonu başlatılmalı.. Ve kimsenin gözünün yaşına da bakılmadan, bu yapılmalıdır?.. Ne hacı abilerin, ne abilerin, ne de kapitalin gücüne, nüfuzlara ve feodal anlayışa, sözüne takılmadan, sokağın, ahalinin “istek ve talepleri” ışığında, neşter atılmalı milletin nam-ı hesabına gerekenler fiili kimliğe kavuşturulmalı…
***
Çünkü, kimsenin “çuvalla oyu yok.?” Herkesin bir oyu var…Ve hiçbir kimsenin oyu kişiler için “çantada keklik” olmadığı gibi, garanti de değil.? Kimsenin oyu da bin oy sayılmıyor.. İşte en güzel örnek, Diyarbakır’daki seçim sonuçlarını gösterebiliriz… Diyarbakır’da çuvalla sandıktan çıkan oylar; “kişilerin” değil, hepsi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bizatihi kendisine ait oylardır…
***
Bir önceki seçim sonrasında da iddiamı öne sürmüştüm.. Demiştim ki; Diyarbakır’daki oylara hiçbir kimse “sahip çıkmasın.. Ne il teşkilatı ve yönetimi ne de bir başkası, ne de “seçildiğini” sanan zat-ı muhteremler… Hiç kimsenin hakkı olmadığı gibi, toplu oyu da yok.. Varsa da o kişinin tek oyudur…” Kendine dahi oy vermeyeni biliyoruz.. Tüm oylar, Erdoğan’a üstlendiği misyona verilmiş “dava adamlığınadır..”
***
Geçtiğimiz hafta, Partinin başlattığı “Şehir Buluşması” organizasyonunda adres Diyarbakır idi.. Partinin bir çok yönetim kadrosu, vekiller ve teşkilat üyeleri, kendi ifadeleriyle, “çıkarma” yaptılar Diyarbakır ve ilçelerine.. Görüşmeler, ziyaretler, çalgılı, türkülü, halaylı eğlenceler.. Yani bir dizi organizasyon, tertiplendi.
***
Bu ve benzer haller, parti açısından bir oy dalgalanması yaratır mı?!.. Ya da, gönül kırgınlıklarını onarır mı, partinin “özünden uzaklaştığı” hal-i durumu, telafi eder mi?.. Beri yanda, parti ekseninde oluşan sorunlar, toplumda tepki yaratıcı yapılanların “çözümünü sağlayıp, olumsuzlukları, ber taraf eder mi?.." Yekün ifadeyle, ne mümkün diyorum..
***
Dahası bu hal; “seçmende güven” tesis eder mi?!.? Karşı mahalleden, birilerini partiye çeker mi?.. Doğrusu geliş-gidişler, hoş, sevindirici ama velakin “sadra şifa” verici değil, somuta ermiyor.. Çünkü, böylesi organizasyonlar “anlıktır” tipik bir “saman alevidir?”.. Ne diyor seçmen; “yeni mi bizi hatırladınız, daha önce nerdeydiniz?”..
***
Kaldı ki, “istişare odaklı” yapılan toplantılardaki “davetliler ve simalar” dün olduğu gibi bugün de, değişmiyor.. Klasik; hep aynı kişiler?.. “Kendin pişir kendin ye..” Bunun ötesinde gitmiyor bu istişareler.. Kral çıplak diyen yok.. Denir ya bunlar zaten partiye oy verenler, önemli olan karşı mahalleden, partiye oy vermeyenleri ikna etmen gerekir…
***
Partinin Diyarbakır buluşması, bir anlam yüklense de, gelenlerden bazılarının hali hazırda kent üzerinde farklı amaçlarının olduğu, nelerle meşgul olduklarını bilen ve irdeleyen biri olarak der demez samimiyeti sorgulamak zorunda kalıyorum.. “Samimiyetin” söz sahibi olmadığı bir organizasyon, başka mevzulara hizmet eder…
***
Sonuç itibariyle özetlersek, vaziyetin özü şudur.. Seçim takvimine ilişkin yapraklar gün gittikçe azalıyor.. Bu evrede, parti odaklı bir rehabilitasyon ve değişim şart.. Kimin, parti davasıyla alakalı “hazımsızlığı” var ise, “çıkar ve menfaat odaklı rant çarkına” meyilliyse, kimin “şaibeli bir yaşam düşüncesi” kamuoyunda konuşuluyorsa; neşter yemelidir..
***
Şer ve yasadışı yapılarla “yol yürüyen” düşünceye sahip her kim ise, seçmene tepeden bakan, kibirli, burnundan kıl aldırmayan, ruhunda “kin ve hainlik” bulunan, milleti ve devleti kutsamayan, parti davasını “çömleğindeki zenginlik” olarak görenler; kapı önüne koyulmalı…
***
Partinin çömleğine kurt dolduranlar acilen temizlenmeli. Kimin partiye ne katkısı olup olunmadığına bakılarak elekten geçirilmelidir. En güzeli halka sorulacak bir anketle yeni bir oluşum yapılmalıdır. Ve Diyarbakır’da siz kimin “seçilen” olmasını istiyorsunuz diye sorulmalı..
***
Eğer AK Parti bunu yapmazsa, bu rotada operasyonel faaliyeti hissedici şekilde ahaliye yansıtmazsa, mevcut hal-i durumdan beter bir hale gelir…, “İbre aşağıya doğru” inişten, kendini kurtaramaz.. İbreyi yukarıya doğru çıkarmanın yolu ifade ettiğim gibi “özüne dönmekle?..” Mümkün olabilir…
***
O BAŞKA, BU BAŞKA!…
Evet ya Kemal Bey!.. Siyasetin “ince ruhuna” aman dikkat et.. Saygı, bağlılık ve onay bunlar farklı anlam ve kavram açılımına sahip.. Ki, “adaylığını onaylıyorum” başka, “yanındayım” demek bambaşka bir şey.. İkisini birbirine karıştırmaman lazım.. Bak bir çıkış yaptın, gelen yanıtlar “Yanınızdayız” oldu.. Ama kimse adaylığınla ilgili bir “angajmana” girmedi, tek bir “cümle kuran” olmadı..
***
Biliyoruz ki, senin çıkış nedenin “siyasetin ince” ayarına binaendi.. Yani “adaylık onayına” ilişkin bir beklentiye yanıt istedin.. Lakin, karşılık bulmadı.. Bilesin, önümüzdeki zaman dilimi içerisinde “hani beni destekliyordunuz” diye, sitem edersen, alacağınız yanıt nettir.. “Biz yanınızdayız” dedik, “senin adaylığına evet demedik, onay vermedik”.. O ifademiz de saygımızdandı.. Bağlılık ayrı, “onay” ayrı.. Neyse, 2 Ekim’deki zirve öncesi yapacağın liderler turunda anlarsın, “hanyayı, konyayı…”
***
DTSO SEÇİMLERİ…
Kent kulisi, hareketli.. Yeşil, Beyaz ve Mavi “listeler” var.. Öğrendim ki, iş alanında hayli mahir ve tecrübe sahibi, Mahmut Biroğlu da, aday.. Tabi tüm gruplarda değil, kendi mesleki alanın yer aldığı, 3. Grupta mücadele ediyor.. Seçim pusulasının rengi kırmızı.. İş alanına dair, tecrübesini sloganına taşımış..”25 yıllık tecrübe”.. Ana slogan; “Sektörü hak ettiği yere taşımak..” Sevdim ve anlamlı bir slogan.. Eee, biz ne diyorduk hep.. Her ne iş olursa olsun; “ehil ve liyakat ölçüsü” tartışılmazdır..
***
GÜNÜN SÖZÜ
Erdemli olanların söyleyecek sözleri vardır, ama söyleyecek sözleri olanların tümünde erdem yoktur.