İMAR AFFI HA…

Ne çok yazdık, ne çok söylenip durdum!.. Belki, onlarca düzine yazı döktüm, bu köşenin alanına.. Ama nafile?.. Diyarbakır tüm mevcudiyetiyle, “yüzde 60 ila 70’lerdedir kaçak yapı olmasına rağmen takan olmadı?..” İşte yıkılan binalar ve belediyelerde ortaya çıkan “resmi kayıtlar” vaziyeti haykırıyor “çarpık kentleşmenin abidesi, Diyarbakırdır diye?..” Nedenleri, etkenleri çok kez ifade ettik, Diyarbakır “80’lerin vesayeti, 90’ların şiddetiyle kırsalın göç dalgasıyla kendini megaköykent olarak inşa etmeye” mahkum edildi..

***

“İmar affı” her seçim evresinde “iktidara talip” partilerin seçim vaadi olmuştur.. Ve her yerel yönetim değişikliğinde; “mevcut kaçak yapılara, çarpık kentleşmeye, keyfiyet arzı, rant merkezli imar alanlarının kaçak yapılaşmaya” açılması, en büyük rant ve nimet olarak, futursuzca icra edilmiştir.. Nasıl olsa; “imar affı geliyor” diye?.. Kanunsuz yapılara, yönetmenliğe aykırı çok katlı ve bloklu sitelerin inşasına, denetimsiz, kontrolsüz, sorgusuz sualsiz; “göz yumulmuş, vize verilmiş?”…

***

Depreme dayanıklı mı, sel felaketinden etkilenir mi, projesi var mı, binanın statik ölçüsü, kolonları!.. Ve en vahimi ise, kısmi yönde resmi kaydı bulunan yapılarda, en düşüğü üçle başlayan kaçak katların çıkması!.. İşte Bağlar’da onlarca kişiye mezar olan binaların hal-i!.. Hepsi işte böylesi “rant çarkı” döngüsünde kendini inşa edip, “mezarınız olacağım” diyerek, yapılan binalardır.. Dün itibariyle, yapılan denetimde 8 bin yapının yıkılması gerekiyor.. Ki daha saha araştırmalarının denir ya, yüzde 50'si bitmedi!…

***

Siyasal iktidar döneminde; bir düzine “imar affının” çıkarıldığından söz ediliyor.. Ki daha bir kaç ay önce de iktidarla işbirliği içerisinde olan bir partinin lideri “imar affından” söz etmişti.. Kendi sosyal medya hesabından, “imar affı geliyor” deyip, bir teklifi Meclis’e sunacağını açıklamıştı.. Tabi Çevre ve Şehircilik Bakanlığı o gün için; gündemimizde böyle bir teklif yok demişti.. Siyaset bu çok çabuk değişir…

***

İmar Affı başlı başına “bir doğal afet” olduğu gibi, sistemi de, usulü de, bürokratik işlemleri de, yasal düzenlemesi de, aynı minvalde “felaketten beter bir felaket..” Çünkü, tüm işlemler “kişinin beyan usulüne” göre yapılıyor.. Çağın nimeti olan dijital mekanizmasıyla oturduğunuz yerde imar affına başvuru yapabiliyorsunuz?.. Herhangi bir yere gitmenize gerek olmadan!…

***

Yani özetle!… İmar Affı isteyen adamın beyan ettiği “ister çok katlı, ister tek katlı, her ne yapıyı içeriyorsa içersin” kimse, gidip bakmıyor, yerinde görmüyor!.. Ne yapmış, ne yapmamış, zemin etüdü var mı, binanın kolonları, kirişleri, statik ölçüsü, demiri, çimentosu, hangi ölçüde malzeme kullanmış, bina yeni mi, eski mi, yaşı kaç, depreme dayanıklı mı değil mi?.. Mühendislik bir işlemden geçmiş mi; kimse ilgilenmediği gibi sormuyor da!. Soran var ise de, “indregandisiyle” kapatılıyor.. İşte, felaketin de felaketi bu!…

 

***

Adli soruşturmalar başladı.. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nın bünyesinde oluşturulan “Deprem ve İmar Suçları” soruşturma bürosu, bu eksenle tahkikat yapması lazım.. Üzerinde durulması gereken en önemli hadise; Diyarbakır’daki “kaçak ve imar izni” olmayan, yapılar.. Dere yatağı mı, tarım arazisi mi, çok katlı mı tek katlı mı, bunlara odaklanması gerektiği kadar; ticari işletmelere dönüştürülen, imarsız kaçak bina ve yapılara, kimler hangi gerekçeyle işletme ruhsatı verip, umuma açtı…

***

Önceki gün, saha çalışması yapan teknik elemanlarla kısa bir hasb-i halim oldu.. Sahada vaziyet ne diye?.. Ağızlarından çıkan tek sözcük; “Diyarbakır’da insanlar mucize yaşıyor.. Çünkü binaların yüzde 60 ila 70’i uygun inşa edilmediği gibi, deprem yönünde güçlendirme ve yıkım, istiyor.. Ve ekseriyeti bina alanları, “tarla olarak” gözüküyor?..  Zaten fay hattını soran, sorgulayan da yok!…

***

“Asrın felaketi” içimizi parçaladı, yüreğimize kor ateşi düşürdü.. Salt Diyarbakır değil, 10 il ve tabi ki Türkiye’nin 85 milyon nüfusuyla.. Çoluk, çocuk, kadın, yaşlı, aile 40 bini aşan insanımızı kaybettik, bu felaketten.. Yaraları sarıyoruz, ağıtlarımızı yakıyor, yasımızı tutuyoruz.. Ama, çıkaracağımız dersler, hesap vermesi gerekenler olması münasebetiyle; “ciddi bir süreç” işleme konulmalı…

***

Tarım arazileri de, sulak ve sussuz alanlar, fay hattı, güzergah ve kentin “modern, güvenilir” olabilecek yaşam alanlarına odaklanılması noktasında; düzenleme getirilmeli.. Çünkü, inşaat, imar gibi hayati önem arz eden mevzular, “don lastiğine” dönen yasa ve mevzuatlarımızın çekme alanına, Çevre, Orman ve Ulaştırma Bakanlığı kadar, Belediyeler, Yapı Teslim Firmaları, Bilirkişi ve İdari Mahkemeler çemberinde kim neyi becerebilirse!.. Çok başlılık, ama sorumsuz!…

***

Nitekim, Diyarbakır’da imarlı mı, imarsız mı meçhuliyeti içerisinde, hızla yükselen devasa sitelerin ortasındaki çok katlı binalar!.. Kent adına “bir imar planı var mı?”.. Olması gerekir, peki uyan var mı?.. İşte o noktada; “işler çetrefilli?” işliyor.. 

***

Yaşanan hal-i duruma ilişkin hukuki yönde sordum bir hukukçu duayene.. Mevzuya kriminal olarak bakıldığında, “imar ve rant” eksenli suçta, Polis ve Jandarma meselenin “asli işi görmede” zorlanmaktadır.. Ki mahkemeler de, savcılar da.. Dedik ya, “işler çetrefilli” işlem gördüğü için adli yönde üstesinden gelmek hayli imkansızlaşıyor.. Bu yönde uzmanlaşma eksikliği var..

***

İşte, Bağlar’daki yapılardan bir kaçı?.. Bina kontrolünde “hasarlı, yıkım kararı” alınmış, sahadaki ekipler tarafından.. Ama mülk ve bina sakinleri; “itiraz ediyor?”.. İdare mahkemesinden “yürütmeyi durdurma” kararı alıyor. Denir ya, gel de çık bu işin içinden.. Duayenin ifadesiyle; eğer ki Türkiye deprem ülkesi olma gerçeğini idrak edecekse, adli mekanizmada ivedilikle,  imar suçları birimi kurulmalı, özel yetkili, ehil savcı ve hakimler ile mevzuata hakim kolluk kuvvetleri oluşturulmalı.?

 

***

Nitekim uzman ne diyor? “Genelde jeolojik raporlara inşaat projelerinde yeterince önem verilmiyor. Bunlara sadece prosedür gözüyle bakılıyor.”

***

BAĞLAR’DA KENTSEL DÖNÜŞÜM..

Bu mevzuyu da çok yazdık; ama kimseye dinletemedik!.. Ne dönemin Valisi ve Kayyımı’na, ne de meseleyi “siyasi ve ideolojik” kulvara hapsedenlere?.. Kaynartepe mahallesinde, “hazırlanan mevcut kentsel dönüşüm projesi” ivedilikle, eksiklikler giderilip, yeni bir düzenlemeyle “hayata geçirilmeli?”..

***

Çünkü bu bölge gerek metruk yapılarıyla, gerekse de binaların “depremde gördüğü hasarla” oluşan yüksek risk nedeniyle; “çözüm bekliyor?”…Bizden bir kez daha hatırlatma ve uyarı.. Yarın çok ama çok geç olabilir.. Tıpkı, depreme kurban verdiğimiz 407 Diyarbakır insanının, bir daha geri gelemeyişi gibi..

***

GÜNÜN SÖZÜ

Yasalar değil, ahlaktır düzeni sağlıklı ve güvenli kılan…