ÖMERLERE NİYET YOK İSE!?…

Seçim takviminin yaprakları bir bir düşüyor.. Yani, 14 Mayıs’a dair “geri sayım hızlı işliyor..”

Eee, “sayılı günler çabuk geçer” denilmiyor mu?!.. Zaten kaç gün kaldı ki?…

Neyse, Partilerde yoğun bir mesai ve hareketlilik var.. Milletvekili aday adayı başvuruları da, o biçim(!)..

Bundanmıdırki yoksa, başvuru azlığı var da ondan mı ha bire başvuru süreleri, uzatılıyor..?

1 Nisan’a kadar zaman var, listelerin kesinliği açısından..

***

Partilerdeki aday adayı başvuruları, “merakla izlendiği gibi” bizler de, takip ediyoruz!..

Ki en çok da, Diyarbakır’a özgü olarak irdeliyorum!…

AK Parti ile Millet İttifakı beri yanda HDP’nin ortaya koyacağı seçim stratejisi ve aday profilleri, “yakın markaj” kodlu izleniliyor..

Hem partiler teşkilat bazlı, hem de seçmen tarafından!..

Böylesi atmosfer elbette ki “şer değil, hayır getirir” diye de umut ediyorum!..

***

Çünkü, Milletvekili profiline ve seçmen nezdindeki karşılığı açısından, kalite olur diye?!..

Tabi, “üst akıl, arka bahçe ve hacı abilerin, kapital anlayışın hükümranlığı” vaki olmazsa..

Davayı para, pula yem etmez iseler!..

Çetin seçimde, çetin listelerin yarışı, Diyarbakır’da vücut bulur ve netice seçmen lehine olur..

Aksi durumda, “eski tas eski hamam misali” vekillere nimet, seçmene eziyet diye ağır faturalar kesilir!..

***

AK Parti’de aday adayı başvurusuna bakıyorum!.. Listeler günlük değişiyor..

Ama, önceki döneme göre çok düşük!..

2018’de, 250 ila 300 arasında aday başvurusu olurken, bugün 60’a dahi henüz ulaşılmamış olması, manidardır..

Bunun etkenleri çok..

Zaten çok da detaya girmeye gerek yok..

Hakikat ortada..

Ki bilen de biliyor, kimi bilen de; “işine gelmiyor, kulaklar üzerinde yatıyor?”…

***

Zaten, yıllardır bu davaya meyil eden biri olarak, söylenip duruyoruz!..

Dost acı söyler kabilinde; “hakikatleri” haykırarak dile getirdik?!..

Partinin evrim geçiren genel siyaseti, teşkilatlar ve mevcut milletvekillerinin yerelde ortaya koydukları siyasi tavır ile anlayış “dava değil, menfaat odaklı” bir mekanizmayı işletti..

AK Parti Diyarbakır için, benim açımdan küskünler partisi haline geldiği gibi; “iktidar nimeti” oldu..

Çünkü, davaya yıllar yılıdır gönül verenler, çakma partililer diye tanımladığım AKP’lilerin söz sahipliğiyle, “bağdaki gelip evdekini kovdu…”

***

Hele ki bazı teşkilatların kayyımlara çöreklenmesi, bazılarının İş-Kur’u “kendisine bankamatik şirket” olarak, kullanması..

Ve hiçbir şekilde, “siyasi aktiflik” ortaya koymayıp, “küçük olsun benim olsun” mantığının güdülmesi..

Pek tabi ki adamcılık..

Üç Y’nin terk edilerek, rant merkezli Üç Y’ye yelken açılması..

En çirkini ise “seçmenin hor görülmesi..”

Burnunun ucuyla, seçmene yaklaşanların da varlığı!..

Partiye ve lideri Erdoğan’a “sırtından hançer” misali her görüntü verdiklerinde vuruyor…

***

Netice itibariyle 2018, ki evveliyatı var..

Ama en çok bu takvimden sonra AK Parti'ye ve tabi ki Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik “ağacın kurdu ağaçta olunca” kabilinde kan kaybettirildi!..

Gönül verme noktasında çöküş ve kopmalar yaşatıldı..

Ki son zamanlarda, “seçimi kaybetme adına” enva-i negatif hadiseler silsilesi yaşandı, teşkilatlar düzeyinde!..

Değişim, değişim çığlıkları duyulmadı..

Garip olan da; Parti Genel merkezinin olup-biteni sinede tutması..

Görmüyor, duymuyor, bilmiyorum deyip diyor..

***

Ne diyelim, biz ilk gün söyledik?..

Hala da aynı yerdeyiz..

AK Parti tarihi öneme sahip kritik seçimde, hem kendisi için hem de ülke için bu seçim “bir bekaa meselesidir” diye görmelidir?…

Saha faaliyetiyle “Ömer’leri arayıp bulmaz ise, kendini Ömer diye gösteren veya bu bizim Ömerimiz diye himmet edilenlere” meyil ederse, bilmelidir ki sandıktan alacağı sonuç meclis aritmetiği noktasında hezimet olur!..

İsimleri ve şahsiyetleri tenzih ediyorum..

Mevcut başvurularda kitleleri peşinden koşturacak, sözüne itibar edilecek “bir kaç isimden” başka gördüğümü söyleyemem!?..

Ötesi de yok gibi..

***

Seçmen, “nasıl olsa Erdoğan'ın adı yetiyor" diyerek konforunu terk etmeyenleri artık, listelerde bir daha görmek istemiyor.

Aslında istedikleri vekil profili basit, sade... 

Yeter ki, kentin havasını soluyan olsun..

Yeter ki, çarşıda pazarda, görüp, konuşabileceği olsun.

Yeter ki, ticareti, rantı ihale takibini yapan olmasın..

Yeter ki, hemşehri olsun…

Kısacası kendinden birini istiyor..

Kendini, hor gören, tepeden bakan “üstünler sınıfını” istemiyor..

***

Ve bir not düşmek istiyorum!.. Günü geldiğinde demedin demeyin!?.

Şimdiden beyan ediyorum..

AK Parti hal-i hazırdaki profille Diyarbakır’da kendini konumlandırırsa, 14 Mayıs sabahında Cumhurbaşkanı Erdoğan ile AK Parti oyları arasında, uçurum düzeyinde bir fark olacak..

Öyle yüzde 8 ila 10 arasında değil..

Yüzde 40’ları bulur..

Neyse, zaman var, AK Parti’nin “Ömerlerini arayıp bulması” için..

***

NİYE ADAY OLMUYORSUN?..

Evet, son günlerde sıkça muhatap olduğum bir soru ve sitem var!.. Eş, dost, tanıdık ve tabi ki değerli okurlardan, gelen tepkiler bu minvalde; “niye milletvekili adaylığına meyil etmiyorsun” diye..

Önceki seçimlerde de, benzer tepkiler geldi..

O gün de ifade ettim, bugün de ifade ediyorum, haddimizi biliriz.. Bizim davamız; “kadim kente ve ülkeye dairdir”..

Siyasi radikalizm değil..

Ki dava adamlığında “görev istenilmez, dikte edilmez, aracıyla makama talip olunmaz.“

Benim anlayışımda ve felsefemde, “görev tevdi edilmesidir, verilmesidir…”

Niyet salih ise, “Ömerlere ulaşılır?”..

Sanırım soru yanıt bulmuş, gelen tepkilere dair niyetimin de ne olduğu hasıl olmuştur..

***

YOK YA ÖYLE Mİ?

Bazı aday adayları var ki tam da işte böyle bir kelimeyi insanın ağzından çıkarıyorlar; “yok ya öyle mi?” diye..

Kim bunlar demeyin, siz  de bilirsiniz..

Her seçim evresinde, aday olurlar her seferinde de “listenin sonunu” dahi görmezler..

Ağızlarından dökülen klasik sözcük ise; cafcaflı!..

“Bizim iş tamam..

Zaten teklif merkezden geldi benim niyetim yoktu..

Git başvur dediler, ben de başvurdum..”

Hele ki bazı adaylar var ki; “ceketimi koysam, kazanırım” havasında..

 Zaten farklı yerlerden de teklif geldi; ben olmaz dedim abiler istedi, ayıp olur?”..

***

Aşiret ve feodal anlayışı, yıllar önce “yerle yeksan ettiklerini” ilan eden partilerin, “geriye dönüş” yapmaları da, ayrı bir hesap!..

Nitekim, aday başvurularındaki atılan sloganlar “aşiret odaklı” olmaya başladı…

Senin partin mi, benin aşiretim mi?..

***

DEMEK Kİ HDP’SİZ OLMAZ!…

Evet, muhalefet anladı ki bu iş; HDP’siz olmaz!.. Ki, HDP de bunu bildiği için bir önceki seçimde “çantada keklik” olma vasfını bırakıp pusuda bekleyen oldu?..

Er ya da geç; “muhtaç olacaklar, kapımıza gelip dilenecekler?” diye bekledi..

Akıllaca bir tutum..

İtici olmadı, kavgacı bir tutum sergilemedi..

Gelen tepkileri de, alttan almayı bilerek, minimize etti..

***

Bir de, herhangi bir kulvarla siyasi pazarlığa girmedi!..

Gizli kapaklı, bildiği bileşenlerle gel-gitlerde bulundu..

Pusu attı, oltaya gel oltaya misali..

Kılıçdaroğlu’nun görüşme talebine dair gün ertelemesinde bile, söz sahibi kendisi kesildi..

Belli ki, öncelikle “isteklere ait listeyi” görüşme öncesi, iletti..

Safı netleştir, sonra gel görüşelim misali..

***

Tahir Elçi’nin eşi Türkan Elçi’nin transferi, bölge illerinde “millet ittifakı” liste hesabı olarak değerlendirilse de!..

HDP’nin niyeti, “yürütme gücüne” isteklerini kabul ettirmektir.. 

Yani masada bulunma, masayla birlikte hareket etme gibi bir dertleri yok.. 

Meclis’teki ittifak da değil..

İş tamamen, Kılıçdaroğlu ekseninde“biteceğini düşünerek hareket ediyor..

Ki bu da, sonuç getirici…

Kılıçdaroğlu HDP’siz 50 artıyı bulmayacağını biliyor ve ki imkansızdır…

Hade bakalım; gel isteklere!..

***

GÜNÜN SÖZÜ

Demokrasinin yeni ivmesi, tüm kararlarda cinsiyet kotası getirilsin!…