SATARIM BU MASAYI HAAA!…
Şu “Altılı Masa’nın” zaman tünelindeki seyri; “Kibar Feyzo” filmine döndü.. Kemal Sunal’ın “demokrasi, özgürlük, hak, eşitlik” öğrenme kibarlığı… Köyün ağası Şener Şen’in de “Maho Ağalı”.. Feyzo “her şehire gittiğinde” bir yaşam biçimini öğrenip gelip köyde tatbik etmek ister.. Maho Ağa da restini çekip “Vallahi satarım köyü haaa..” der…
***
Levent Kırca’yı da unutmamak lazım.. 80’lerin haşmetliğine binaen.. Darbeci Kenan Evren’in “ülke yönetimine el koymasına” ilişkin, hazırlanan skeçteki, replikler.. Evren, elinde “darbeye dair bildiri var” okuyacak.. Bildiriyi bir türlü okuyamıyor, “darbe yaptık” sözüne de gelemiyor.. “İkide bir araya reklam paraziti” giriyor.. Sonda “reklamlarınıza başlarım, yok darbe marbe” deyip masayı dağıtıyor..
***
Görünen o ki, altılı masanın gidişatının akıbeti de, bu minvalde olacak!.. Kemal Bey de “dört bir taraftan” gelen ve gelişen parazitlere karşı; “narasını” atabilir.. “Yetti arkadaş, masa da yok, aday da yok.. Hadi herkes kendi başının çaresine baksın., Yettiniz be..” der mi?.. Demez olur mu?! Bu kadar saldırganlığın altında bugüne kadar gelebildiyse de; helal olsun kendisine?!…
***
Diyeceksiniz ki; “kumpas kasedin” bugün vebalini ödüyor.. Doğru da; ama işlediği günaha karşılık “bu kadar ağır vebal ve yük” olur mu.?! Neyse, kendi düşen ağlamaz diye de bir söz var.. Masayı oluşturan, “benzemezleri” Erdoğan hasımlığı üzerine buluşturan kendisi!.. Altı benzemezi “demokrasinin nirvanası” diye, yutturan yine bizatihi kendisi olduğuna göre; “kolay gelsin?”…
***
Ancak, biz bu işin maya tutmayacağını, bir yerde “iplerin koparılacağını”, şahsi çıkarların siyasetin ve parti bütünlüklerinin önüne çıkarsa; “direksiyon hakimiyetinin” kaybedileceğini söylemiştik… Tüm taraflar, kendilerini şarampolde herhan bulabileceğini de!.. Belki karakolluk değil, ama hastanelik olabileceklerini, söyleyip durduk!.. Hele ki, ihtirasları ağır basanlar kendilerini “dev aynasında” görmeye başlayınca; “dikiş atar” demiştik..
***
Ki görünen de o!… Nitekim daha masanın ilk kuruluş aşamasında, “adaylık” konusu konuşulmaya başlandığı an itibariyle; Akşener bacı ile Kemal bey kapıştılar.. İmamoğlu eksenli gerilip, parti içi müdahaleler, derken “içişlerine karışma” noktasına geldi; kavga!.. Masanın iki büyük kurucusunun kavgası; “yetmeleri de cesaretlendirince kıyamet koptu” misali, raconlar kesilir oldu!…
***
Hem içte, hem de dışta “malumun ilanları” başladı, deşifre olmaya!?… Ki Ahmet Davutoğlu bu işte, önce denilse de; ilk beyan ve söylem; Temel bey’den gelmişti.. “Eş güdümlü yönetim” anlayışını öneren oydu.. Davutoğlu açılımını yaptı.. “Altılı masadaki tüm genel başkanların imza yetkisi ve söz sahibi olacak..” Daha da ilerisi; “Cumhurbaşkanı yardımcısı olacağız..”
***
Milletvekili sayısal yönü, Mecliste“temsiliyet imkanı ve hükümette bakanlık kontenjanı!.. Bunlar şimdiye kadar “masada konuşulan, tartışılan, önü, ve arkası sorgulanan” ama kamuya masa tarafından deklare edilmeyen, mevzular.. Kısacası Davutoğlu, “peştemallerinde ne varsa, ortaya döküp, pazarlık yapıyor.. Ya herro, ya merro…!!
***
Nitekim, Davutoğlu “kriz çıkar ve biz masadan kalkarız, yeniden seçim olur?” sözünü de esirgemeden, söylüyor!?. Denir ya hoca söyledi, aynı mahalleden gelen Babacan da durur mu?!.. O mal paylaşımından daha çok “şahsi hesapta?.” Ne diyor zat-ı muhterem; “Ben aday olursam hem rahat seçilirim, hem de iyi şekilde yönetirim?..”
***
Eee CHP’nin Engin Altay’ını nereye koyacağız şimdi.. O ne diyordu; “en rahat seçimi kazanacak, kişi Kılıçdaroğlu.. Daha da okkalı ifadesiyle; “saça saça seçilir?”.. Neyse; taraflarda öncelik kim sorusuna yanıt vermek değilmiş?!.. Dua imiş.. Evet ya, İmamoğlu da “umre yapmaya” gitmiş.. “En kolay seçilen ben olurum” duasını yapar mı, ancak “laikler duymasın!…”
***
Netice itibariyle; mevcut düzen, rejim ve yönetim anlayışı, ufaktan gelmekte olanlar da fena bir dejenere oluşla iş kapkaça döndü gibi!.. Siyasi partilerin varlık derecesi de artık “demokrasinin vazgeçilmez” insanları olma, kulvarından sapmış, anlamsızlaşmıştır.. Kazanılan kimlik, “siyasi dolandırıcılık?”.. Onun için; “Maho Ağa ve Evren darbesine” her an, Kemal Bey dahil olursa, şaşmayın, yabana da atmayın!!!…
***
OPTİMAR’IN ANKETİ…
Son dönemlerde, her ne kadar “Partilerin Oy ölçülerine” ilişkin anketler de “Tarafgirlik ve Algı” üretimi kimliğini alsa da!.. Fala kanma ama falsız da kalma, sözüyle, bi bakalım.. İktidara yakın, iktidara karşı iki anket.. Optimar ve Avrasya!..
***
Önce Optimar’ın yılın son anketine bakalım.. İktidara yakınlığıyla biliniyor.. 27 Aralık ila 1 Ocak tarihindeki anket sonuçları, Hilmi Daşdemir tarafından paylaşıldı.. Anketin sonuçlarına, “bugün seçim olursa partilerin oy yüzdeliği şöyle”.. Tabi kararsızlar ve diğerleri adıyla, tüm dağılım yapıldıktan sonra çıkan sonuç;
***
AK Parti: Yüzde 41,1
CHP: Yüzde 23,
HDP: Yüzde 9,8
İYİ Parti: Yüzde 8,1
MHP: Yüzde 7,4
Zafer Partisi: Yüzde 2.3
Memleket Partisi: Yüzde 1.2
DEVA Partisi: Yüzde 1.1
Saadet Partisi: Yüzde 1
Gelecek Partisi: Yüzde 0.9
BBP: Yüzde 0,8
Yeniden Refah Partisi: Yüzde 0.7
***
AVRASYA’NIN ANKETİ
Gelirsek, iktidar karşıtlığıyla bilinen Avrasya Araştırma Şirketinin son anketi ne diyor?!.. Kemal Özkiraz sonuçları kendilerine ait internet sitesinde paylaştı.. 26 ilde yapılan ankete katılan kişi sayısı 2 bin 612 olarak açıklandı. Kararsızlar ve diğerlerinin oranlarının dağılımıyla; “Bugün seçim olursa, partilerin oy yüzdeliği” şöyle;
CHP: Yüzde 31,1
AK Parti: Yüzde 29,5
İYİ Parti: 13,8
HDP: 11,2
MHP: 5,6
DEVA: 3,5
Zafer Partisi: 1,7
Yeniden Refah: 1,2
***
İki anket ve çok farklı sonuçlar!.. Benden sadece size; bilgi notu aktarımı.. Verilere ilişkin takdir ve analiz size ait..
***
GÜNÜN SÖZÜ
İnsanlar kirli olmasalardı, yeni nesil kötü bir şekilde büyümezdi.