ŞEYTAN DÜN DE VARDI?!..
Sizi gidi; “Lutlar” sizi!.. Demek ki, Peygamber döneminde de “eşcinseller” vardı.. Doğru vardı.. Dün de vardı, bugün de var.. Sayenizde, yarın daha çok, var olacaklar!.. Ancak bu “lutların” varlığı, hayırlı, güzel, toplumsal kabul görme adına, değil!.. Yani iyi bir şey olduğundan değil.. Kaldı ki, “Şeytan da” o gün vardı.? Bugün de var.. Kötülükler, şerler de ha keza!.. Ahlaki çürümüşlük, gayrı insani hal ve hareketlerle!..
***
Zina da, ahlaksızlıkta, şiddet, cinayet, katliam, öldürmeler.. Yolsuzluk, usulsüzlük, rüşvet, adam kayırma.. Ve daha sayabileceğimiz bilumum “insani karaktere” uymayan, ne dünyevi ne de ahiret hakikatiyle örtüşen hal ve hareketler, hep vardı.. Ki bugün de yarın da var olacaktır.. Çünkü, “beşeriyetin” kimlik kazandığı her ortam, coğrafya ve zaman diliminde; tüm bunlar yaşanır ve var olur!..
***
Ama tüm bunların “var olduğunu” savunmak, söylemek, yazıp-çizmek, yaşananların toplum nezdinde “kabul görülür" olduğunu iddia etmek!.. Siyasi ve devlet yönetimine talip kimlikte, “herşey çok güzelmiş” gibi gösterip, olabilirliğine “evet” deme noktasında, imza atmak.. Yaşananları “sahiplenmek” hiç de akıl ürünü olmadığı gibi, tabiatın da, doğanın da, inancın ve kültürün, medeniyetin de varlık nedenlerine aykırıdır!..
***
Vaziyet şeytan misali “kötülüğü” savunmak!… Bugün İstanbul Sözleşmesi üzerinden “eşcinselliği” savunmak!.. Ve bunu Peygamber döneminde de "yaşanmışlığına” atıfta bulunarak, sahiplenmek.? Gerçekten, psikolojik bir vakıa gibi..Yoksa, muhalefetin öncüsü Batının ve Batılın ürünü olan “Sözleşmenin” kaldırılmasına ilişkin Danıştay’a açılan itiraz davasında, şöyle bir cümleyi kurmazdı!…
***
“Erdoğan, bazı radikal kafaların baskısıyla sözleşmeyi iptal etti?…” Zat-ı na muhterem bunu derken, şöyle de bir eklemesi var kurduğu uzağı kamufle etme adına… ”O radikal kafalar istiyor ki, muhafazakar kadın güçlenmesin, haklarını almasın..” Denir ya; sen var ya sen!…Yani o radikal kafalar “kadınlar köle olsun, cariye olsun, ezilsin, söz sahibi olmasın, konuşmasın” zihniyetinizin üretimi olan “putçuluğa biat etsin” diyorsunuz…
***
Yok öyle yok!.. O radikal kafalar “kadına verilen annelik vasfı kutsallığa, cennet annelerin ayakları altındaki” değeriyle bütünleşsin diyor.. Bir kavmin yok olmasına neden olan “lutluğun” İslam coğrafyasında, yaşamasını istemiyor.. “Kadın hakları” adıyla, eşcinselliğe, lezbiyenliğe, fuhuşa, zinaya, enva-i şekliyle “aile müessesesini” yok eden “namus kavramını” rafa kaldıran, şeytanlaştırma!…
***
Davaya bir de müdahil kesilenler var!.. İyi Parti mi dersiniz, barolar mı dersiniz!.. Herkes kendisine has “şehvani” arzularla “eşcinselliği” sahipleniyor!… Israrla; Batının ve Batılın enjeksiyonladığı İstanbul Sözleşmesine dönülsün, geri gelsin!.. Savunmaya bakar mısınız…“Değerli kadın ve LGBTİ+’lar… Bugün şiddete uğrayan kadın ve LGBTİ+’lar olarak can güvenliğimiz olan İstanbul Sözleşmesi için burada bulunuyoruz”
***
İşte bu zihniyet karşı çıkanları da “radikal kafalar” gibi bir tanımlama getiriyorlar çürümüş ahlakın savunucuları!… Bu zat-ı na muhteremlerle aynı masada oturanlara, gel de söylenme, iki kelam etme!.. Yahu siz ne ara, “Lut kavminin” yeniden hortlaması için, meydanlara inip, bayrak açmaya başladınız!.. İslam’ın neresinde, “ahlaksızlığı savunmak, eşcinselliğe cevaz, lezbiyenliğe, LGBT’liliğe” caizlik var…
***
Ey Temel… Ki sözleşmeye “nasıl imza” attığından be haberdar olan hoca!.. Sen ki, liberalsin, ama İslami hassasiyete sahip olan Ali bey!.. Sizler nasıl oluyor da; “eşcinselleri” savunan haşinlerin, kulvarında, masasında az-ı endam ederek, “siyasi güç” ikmal ediyorsunuz… Hasılı kelam; Erdoğan “Lut kavmine” karşı çıktığı için, “eşcinsellerle” yol yürümediği için; karşı çıkıyorsanız.? Söylenecek söz; "helal olsun size(!)”… Şeytan masanın dört bir tarafında…
***
DİYARBAKIR’DAKİ GÖZALTILAR!…
Mevzuu “adli tahkikat” içerdiği için, pek dahil olmak istemedim.. Sonucu beklemekte yarar var düşüncesiyle, “bekle gör” kodunda kendimi tuttum.. Malum, ülkedeki seyir enva-i hileyi, desiseyi sıradanlaştırdı… Ama, okurların yoğun olarak; “sizin fikriniz nedir, iki kelam etmişliğiniz olmayacak mı” gibisinden gelen sorular olunca, sessiz kalmak, yanıtlamamak mümkün değil!…
***
Tabi gözaltı işlemi, ek gözaltı süresi… İfadeler.. Soruşturma.? Bir bütünlük içerisinde; “gizlilik” kararı alındığından, detaya girilmiyor.. Ki girmek gibi bir niyetim de yok.. Malum, hukuk el vermiyor.. Cezai sorumluluk var.. Ancak şu iki şıkta durarak gözaltı işlemine, soruşturmanın muhtevasına, şunu diyeceğim…
***
BİR.. Hiçbir gazeteci, yazar, çizer, yorumcu, muhabir siyasal yönetime ve sisteme “muhaliftir, karşı duruş sergiliyor” diye devre dışı bırakılamaz.. Fikrine, düşüncesine, kalemine, pranga vurulamaz… Tehdit edilemez, susturulamaz!… Baskı altına alıp, “çok sesliliğe” vesayet uygulayamaz.. Gözaltı ve tutuklamayla yüz yüze getirilemez.
Anayasa ne diyor… Basın hürdür, sansür edilemez!..
***
İKİ.. Hiç bir kimse, “gazetecilik, yazarlık, yorumculuk” kisvesi altında, “fikrimi ve düşüncemi” ifade ediyorum deyip, “hukukun” dışına çıkarak, yasadışı iş ve işlemde bulunamaz, ülkenin milli birliğine, bütünlüğüne, halel getirecek eylem ve organizasyonlara, dahil olamaz!.. Yasaları çiğnemesine de; “basın libasını” giydiremez!…
Anayasa ne diyor?.. Hukukun üstünlüğü, tartışılamaz!..
***
Şimdilik durduğum nokta, bu minvalde!.. Zaman ve gözaltı işlemlerinin genel muhtevası, neyi gösterir hep birlikte göreceğiz.. Onu da o zaman, hasbihal edeceğiz!… Ve şu noktaya dikkat çekmekte de yarar görüyorum.. Gerek yurt içinde ve gerekse yurt dışında; “Türkiye’de basın hür değildir” düşüncesinin varlık göstermesi, yaygın şekilde dile getirilmesi; “hayırla” kabul edilecek bir hal değildir…
***
Not.. Yazıyı baskıya gönderirken, iki kez gözaltı süreleri uzatılan gözaltındaki 22 kişinin polisteki işlemlerinin ardından Adliye’ye sevk edildikleri haberini aldım..
***
OPTİMAR: ERDOĞAN AÇIK ARA ÖNDE!
Vallahi ne diyeyim!.. Namık Kemal’in bir sözüyle, hep anketlere bakmışımdır.. “Fala kanma, falsız da kalma?”…Siyasi parti liderlerine ve seçimlere dair yapılan anketlere de bu minvalde bakıyorum.. Çünkü, kısmi olarak anketler ve şirketleri algı operasyonlarının aparatı haline dönüşmüş haldeler… Güvenirlikleri tartışılır…
Neyse, son tartışılan anket Optimar’ın… Hilmi Daşdemir’in öncülük ettiği anket, 12-15 Mayıs tarihleri arasında 2519 kişi ile yapılmış… Anket siyasi partilerin oy oranlarından, yaşadığımız ekonomik sıkıntılara kadar bir çok noktaya, parmak basmış.. Dün bir çok yayın kuruluşunda, yer aldı.. Ben de siz okurlarımın haberdar olması noktasında, kısm-i olarak sonuçlarını buraya aldım..
ZAMLAR VE ENFLASYON
‘Sizce geçtiğimiz ayın en önemli olayı nedir?’ Gelen yanıt.. Yüzde 62.6’sı zamlar… İkinci sırada yüzde 19.7 oranıyla enflasyon.. Yüzde 7.8 de Suriyeli mülteciler..
***
‘Türkiye’nin en önemli sorunu nedir?’ sorusuna gelen yanıt.. Şaşırtıcı değil.. Yüzde 66.5’i ekonomi.. İşsizlik ise yüzde 5.6 ile üçüncü sırada.. İkisinin toplamı; yüzde 72.1 ediyor.. Bu da, “ekonomi” mevcut halin en baba meselesi!…
***
“Peki sizce bu sorunu hangi parti çözer?” Yüzde 33.4’ü AK Parti çözer diyor. CHP diyenlerin oranı yüzde 25. Ki bu da, CHP’nin oy oranına tekabül ediyor..
HDP çözer diyenler yüzde 5.1.. İYİ Parti yüzde 4.2… Ekonomi konusunda iddialı olan Ali Babacan için, DEVA çözer diyenler, yüzde 0.9 çıkıyor. Binde bir bile değil…
MHP diyenler yüzde 2.9..
***
Dikkat edilirse… Muhalefetin dört bir tarafı “yangın yeri” deyip, ülke ve millet battı naralarına karşı, halkta “çözüm” noktasında, güven tesis edici değiller..
En beğenilen siyasetçi kim?!.. Erdoğan yüzde 34.5’le birinci.. Erdoğan’a yakın en beğenilen siyasetçilere baktığınızda… Kılıçdaroğlu,
Yavaş İmamoğlu.. Üçünün toplamı, yüzde 25 ediyor. Erdoğan'la aralarındaki fark on puan…
***
‘Bugün seçim olsa oyunuzu hangi partiye verirsiniz?’ sorusuna gelen yanıt.. Tabi, kararsızlar dağıldığında tablo şöyle oluşuyor..
AK Parti 35.9, CHP 26.2, İYİ Parti 10.7, MHP 10.4, HDP 10.1,
***
Optimara göre, yüzde 36.1’i cumhurbaşkanlığı seçiminde Erdoğan’a oy vereceğini söylüyor.
İkinci sırada ise yüzde 11.9’la Kılıçdaroğlu.. Üçüncü sırada yüzde 11.9’la Mansur Yavaş… Yüzde 8.4 ise Ekrem İmamoğlu..
Selahattin Demirtaş yüzde 4.7… Meral Akşener yüzde 3.2’yle altıncı sırada..
***
‘Bu pazar seçim olsa cumhurbaşkanlığı için Erdoğan’a oy verir misiniz?’ Yüzde 43.8 evet diyor.. Geçen aylara göre artış var.. Nedeni, ekonomideki istikrarlı “çözüm üretici” formüller gösteriliyor..
***
GÜNÜN SÖZÜ
“Allah`ın iradesine teslimiyet, insanların iradelerine karşı bağımsızlık demektir.”