SİYASETİN ÇİVİSİ ÇIKTI?..

Hep ifade edilir?.. Olumsuz hadiseler karşısında söylenir; “memleketin çivisi çıkmış” diye.. Vaki olan bir hakikattir; ülkenin ve milletin hal-i hazırdaki, pür melali!… Vaziyet hiç de sağlıklı ve sıhhat verici değil!…

***

Tabi, memleketin haline bir de; “balık baştan kokar” deyimini de, manşet yapmamız gerekir!..  Denir ya; “üzüm üzüme baka baka kararır.?”  El hak.. Ne yazık ki, bizi bizden eden, mevcut siyaset anlayışı!…

***

Bakar mısınız olup bitenlere!.. Özellikle de, iktidara alternatif olduğu savında olan, muhalefet!.. Ülkenin ve milletin mevcut sorunlarına kafa yormaları gerekirken; icraatları dehşet verici bir gidişatta!..

***

Öylesine çirkin, öylesine süfli, öylesine gayri ahlaki bir karaktere dönüştü ki; mazallah!.. İftira mı, yalan mı, tehdit mi, şantaj mı, ihanet mi, kumpas mı, akçeli işlerle meşguliyet mi?.. Denir ya; bini bir para misali!..

***

Güven derseniz hak getire!.. Yüzdeliğe vursanız, toplumun yüzde birinden bile; “mevcut siyasete güveniyorum” gibi bir yanıt almanız, mucize!.. Ne var ki bu güvenilmeyenler; ülke yönetimine talip!..

***

Ne diyor Kemal bey!.. “Geçmişi temiz bir adam bulsam, Genel başkanlık koltuğunu teslim ederim…” Ne anlama geliyor bu!…CHP kulvarında “geçmişi temiz bir siyasetçi yok?”.. Vay da vay!…

***

Neyse ki, ülkenin ve milletin “istiklalini, istikbalini ve istikrarını” düşünen, kirlenmemiş, insanlar var?.. Ki onların yüzü suyu hürmetinedir; “ayakta duruşluğumuz..” Ya onlar da olmasaydı?!…

***

O YUMRUK, TANIMIYORUMA MI?!…

Vaki oldunuz mu, Mustafa Sarıgül ile Turan Tüysüz arasındaki; yumruklu mevzuya!.. Olmuşsunuzdur mutlaka?.. Hayli gündem oldu.. İşte yukarıda ifade ettiğim siyaset kurumu ve siyasetçilerin geldiği, noktayı gösteren bir vakıa bu!..

***

Sarıgül hadiseye ilişkin ne diyor?!.. "Yanıma yaklaşarak bana birtakım sorular sordu. Ben de 'Sizi tanımıyorum' dedim" diyor… Bu yanıta, Tüysüz yumrukla karşılık vermiş?!… Tüysüz ile Sarıgül’ün “birbirini tanımaması, imkansız?”..

***

Niye mi?.. Şöyle bir araştırdım.. Vay da vay; Tüysüz meğer ki, Sarıgül’ün en yakın koruması ve fedaisi imiş.. Hani o meşhur olaylı CHP kurultaylarındaki Sarıgül’ün haşinliklerinde, yanında imiş, Tüysüz!..

***

Dahası CHP’den ihraç edilmesi de Sarıgül’den dolayı imiş?.. Verdiği destek mitinglerine katılması nedeniyle kınama bile kendisine verilmiş.. Yani, Sarıgül’ün 'Tüysüz’ü tanımıyorum' demesinin sırrı başka!..

***

İş akçeli mi, değil mi bilemiyorum!.. Ya da, nüfuz kullanmaya dair; beklentilerin karşılık bulmamasından mı? Her ne ise, işin özünde siyasetin geldiği vefasızlık noktasını gösteriyor.. O yumruk; vefasızlığadır!?.. Nitekim Tüysüz “o bana hem maddi hem de manevi yönde borçludur?” diyor.

***

MEMLEKETİN TAPUSU HA!…

Ne tapu ama!.. Nerden ve kimden almıştık o tapuyu!?.. Lozan'da mı?!.. Kemal bey’e göre; öyle imiş?.. “Türkiye’nin mevcut tapusu” oradan verilmiş?…

***

Ne diyor sene-i devriyesinde.. Mutlaka ama mutlaka, Lozan Anlaşmasının yapıldığı günü “resmi bayram olarak, kabul edip, kutlamamız gerekir?”.. Ve bunu da bizatihi kendisi sağlayacakmış?!

***

Bir bu eksikti demeyeceğim!.. Zaten kendisinden de böylesi bir organizasyon(!) bekleniyordu?.. Hele ki, CHP’de yaşanan hengameler pik yapmışken.. Eee darbeci generaller de bir dönem ne diyorlardı; “o tapu bizde, biz o tapunun bizatihi kendisiyiz!?.”

  

***

Velhasıl!.. Şu tapu meselesinin bir de harcı vardı değil mi?.. Onu ödeyen oldu mu?.. Bence halen ödeniyor.. Sahi ya tapuyu veren kim, onaylayan kim, darbeci generallere devreden kim ve biz hala neden onun harcını ödüyoruz?!.. Beri gelin beyler beri gelin..

***

Bu topraklar, bu coğrafya ve bu ülke yeni peyda” olmadı?.. Yüz yıllık hiç değil.. Binlerce yıllık bir maziye ve mirasa sahip.. Ve biz de bu toprakların asli unsurlarıyız.. Yüz yıl evvel de vardık, bin yıl evvel de vardık.. Ki 100 yıllar sonra da, hep bu topraklarda var olacağız.. Bırakınız, birilerinin tapu vermesi, kimin haddinedir ki tapusunu sormak?”…

***

GÜNÜN SÖZÜ

Birileriyle aynı kutupta yaşamak ne büyük eziyet değil mi?…