SORUMLULUK HERKESTE…

“Kentsel dönüşüm…!” Asrın felaketi ve gelinen aşama itibariyle, Diyarbakır’ın “varoş bölgeleri” adına kaçınılmaz bir sonuç olarak karşımıza çıktığını, gür bir sesle artık haykırmamız gerekiyor.

Özellikle “mezar yapı olmaya aday bina ve konutlar için, çözüm noktasında aciliyetli bir zaruridir metruk yapıların mekanı olmuş bölgeler için!…”

Denir ya lamı-cimi, ötesi, berisi yok, mesele üzerinden polemik üretmeye..  İlla ki bu yapılara “felaketlerle yüz yüze gelmemek için dokunulmalıdır artık!!..”

Öyle “gürültü çıkardık, şunu yaptık, bunu yaptık” diyerek, engelleme organizasyonlarına da, prim verilmemeli biat edici de olunmamalıdır!.. Yetti gayri..

***

Haftasonu, eski Bağlar’ın “Kaynartepe Mahallesinde” akamete uğratılan “Kentsel Dönüşüm ve Engelleme faaliyetlerine” ilişkin, hikayeyi kapsamlı şekilde, sizlere aktarmıştım..

Ki, bu minvaldeki aktarım ilk değil.. Çok yazım oldu, bu bölgeyle alakalı..  Diyebilirim ki, yüzü aşmıştır, bu bölgenin yaşamın tüm olumsuzluklarının felaketini içerip, yaşattığına ilişkin.? Aman ha aman; “yara ağır, irin yüklü, kangrenleşen bir hal alıyor, neşter vurulsun diye!..

Bölge ıslah ve ihya edilsin ki; “canlar yitirilmesin, ölümler yaşanmasın, mezar binaların enkazları, ağıt mekanlarına dönüşmesin?”.. Ama kime dersin ilgili ve yetkilisi kadar, yaşayanı da, siyasi temsiliyet alanı da fransız durdu…

***

Bir tarafta gözü, gönlü, ruhu “rant” devşirmekten başka bir şey görmeyen çıkar çevreleri ve onların rotasında yürüyen bir avuç bürokrat ve bürokrasinin dişlileri..” Bir taraftan da, siyasi, ideolojik fikriyatın vesayetiyle; “bırak öyle kalsın ki, boyundurluğumdan çıkmasın anlayışı!.. “

Beri yanda, “don lastiği gibi” dört bir tarafa çekilen yasalardaki boşluğu fırsat bilip kullananlar.. Hepsi bir bütünlük ve kendi eksenlerinde senkronize olmuşcasına, Kaynartepe Mahallesindeki kentsel dönüşüme yüklendiler, çekiştirip durdular..

İlçe Belediyesi’nin üç yıllık “kentsel dönüşüm projesiyle alakalı yürütülen” mücadelesi, bunların sayesinde, halk deyimiyle tukaka haline getirildi… Ne engelleyenlere ne de orada yaşayanlara yar olmadı?!

***

Ve bugün; o bölge ve sınırlarındaki yapılar deprem felaketiyle yerle yeksan!.. Enkazın da enkazı… Çok sayıda insanımızı kaybettik; bu mezar binalar yüzünden!.. Ah vah eden çok..  Kendine özgü; “özeleştiride bulunanlar da?”…

Ama giden gitti, canların geri dönüşümü mümkün değil.. Şimdi diyorum ki, yeni canlar gitmesin diye, bari samimiyet arzı oluşsun.. Kentsel dönüşüm riski yüksek yapı ve alanlar için işlemler “gönüllülük esasından” çıkarılarak, zaruri bir statüye alınması gerekir..

Engellemeleri yıkmak, siyasi ve ideolojik tutumları bertaraf etmek, ellerinde baltayla, işi baltalamaya çalışmak isteyenlerin yarattığı engelleri aşmanın fazına geçmemiz gerekiyor… Proje raftan indirilmelidir..

***

Gerek eski Bağlar olsun, gerekse, Yenişehir ve Sur ilçesi.. Kayapınar ilçesinin de bir bölümü..

Son deprem felaketinde yürütülen “yapı denetimlerine” dair kontrollerin verdiği envantere göre; “güvenli olmayan tüm yapılar, kentsel dönüşüme tabi tutularak” modern, çağdaş ve depreme dayanıklı, yapılar olarak, inşa edilmesi gerekir..

Herkesin; yüksek dozajlı bir şekilde bu kulvara senkronize olup, büyük bir sorumluluk üstlenmesi lazım..

Çünkü yaşadığımız çevreye sahip çıkma bilinciyle ancak “birlikte, güvenli yapılarda yaşayabiliriz…” Yoksa; daha kaybedecek çok canlarımız ve mallarımız olacaktır?!…

***

İŞTE İNSANLARIMIZI KAYBETTİĞİMİZ BİNALAR!…

Diyar Galeria AVM.. 4 bloklu bir site.. Ki, Galeria AVM olarak, Diyarbakır’ın ilki idi.. Semboldu.. İlk gün, bir bloğu yıkıldı.. Sonrası, diğer üç blokta “risk ve tehlike, ağır hasarlı” raporuyla yıkıldı..

Kaybedilen insan sayısı kaç; 89.. Deprem mi yıktı, yoksa binadaki arızalar mı?.. Soruya yanıt, raporlar veriyor?…

Zemin etüdü yok!.. Kum ve kil ağırlıklı, balçık, bataklık ve kurumuş bir dere yatağı.. Konut yapımına uygun değil deniliyor?.. Ne kadar doğru bilinmiyor..

İnşası sonrası ise “zeminden beter bir felaketten” söz ediliyor.. Temel su çektiği için taşıyıcılar çürümeye başlamış.. Kolonlar kesilmiş, kirişler hasar görmüş iç tadilatlarda bir büro iki büro yapılmış, duvarlar yıkılmış..

Projeye uygunsuz işler neticesinde, binalar “yorgun bina” haline gelmiş..

***

Sonuç; geliyorum diyen bir felaket.. Şimdi, hepsi yıkılıyor.. Kaldı ki, çevresindeki bazı yapılar için de, benzer rapor ve uyarı ile tehlike, riskten söz edilerek, “tahliye kararları” veriliyor.. İşte, Aslan Apartmanı.. Ve lojmanlar..

***

Serin 2. Apartmanı.. Şu “Tesisler Kavşağı” dediğimiz, Şanlıurfa bulvarındaki bina.. 29 daireli.. 8 katlı.. Can kaybı, yüksek.. 79 hayat burada enkaz altında kaldı..

Üç katı da yaralı var..

Binayı inşa eden müteahhit Halit Serin ve aile efradı.. Onlar da, enkaz altında kalarak yaşamını yitirenler arasında..

Tüm ölenlere Allah’tan rahmet diliyoruz..

***

Burası için de, deprem mi yıktı, yoksa binadaki “arıza-i iş işlem ve riskli tadilatlar mı” felakete sebebiyet verdi?.. Vaziyet, Galeria gibi..

Raporlara ve konuşulanlara bakıldığında; “yıkım ve ölüm” geliyorum demiş..

Bina ile oynanmış, kolonlar kesilmiş..

Banka şubesinin kasa yeri için, zemin ve temelle bile oynanmış..

Sonuç, gözyaşı!.. Hem can, hem mal kaybı.. Şimdi; çevredeki yapılar, ikiz bina da tahliye edildi.. 

***

Dahası, Serin-1 ve yanındaki Serin-2 apartmanlarının bulunduğu bölgenin de dere yatağı olduğu, bataklık ve sulak zemin olması nedeniyle yumuşak ve kaygan bir zemin olup 1980'li yılların sonuna kadar pamuk ekimi yapılan oynak bir zemin olduğu ifade edildi.

Burada da zemin etüdü ve zemin iyileştirilmesi yapılmadan ruhsat verildiği söyleniyor..

 ***

Ya Mardin yolu üzerindeki, Şeyh Şamil Mahallesi!.. Yani Dündar Apartmanı..

7 katlı bina..

O da depremde, yerle yeksan!.. Can kaybı 39 denildi.. Ölenler arasında, binayı inşa eden Müteahhit ve aile fertleri de var..

Hem kendine, hem sakinlere mezar misali..

İddialar benzer, hatta söz konusu alanın arsa olarak, halen gözüktüğü..

***

Peki, Yoldaş Apartmanı.. 5 Nisan Mahallesi.. Yani eski Bağlar dediğimiz bölge..

80’lerin, 90’ların zorunlu göçle çarpık kentleşme ve gecekondulaşmanın mekanı haline gelen, bir bölge burası..

Kentsel dönüşümün acil ve ivedilik istediği; mahalledeki Yoldaş apartmanı 8 katlı..

Depremin ilkinde yıkıldı..

 

***

Acı kayıp, 61 insanımız.. Enkaz altında kalarak, yaşamını yitirdi..

Binanın genel yapısından daha çok, kolonlarının kesildiğinden söz ediliyor.. Çünkü, binanın altında düğün salonu var..

Tadilat yapılmış, kolonlarla oynanmış, kirişler hasar görmüş..

 

***

Velhasıl, Diyarbakır 3. Deprem kuşağından ikinci deprem kuşağına geçtiği bir evre olmasına rağmen; yıkılan binaların bilaistisna hepsinin DNA’sıyla oynandığını görüyoruz..

Yani, deprem değil, binalardır Diyarbakır’da 414 insanın enkaz altında kalarak yaşamını yitirmesine sebep olan!!!.. 

***

ŞU SİYASET VAR YA!..

Ne melem bir şey!.. Acıyı da, kederi de, felaketi de; “oy devşirme” adına, acımasızca ve çirkince, malzeme olarak kullanıp, tartışıyor!!..

Hele ki, trolleri var ya; “felaketler yaşansın, oylar artsın” diye dua edercesine, laf üretip, anormalliklerine tescil alıyorlar…

***

Neymiş; 2018’e göre Cumhur İttifakı’nın 10 İl’deki sayısal oyda büyük bir kaybı olacakmış?..

Eee; deprem felaketi iktidara değil de, muhalefete yaramış?..

 “Oylar muhalefete.. “ İktidar da enkaz altında kalmış..

Muhalefettin büyük oranda oy artışı olacak?.. Tabi satır arasında; bir dizi de zırvalama var, artışa binaen!?.

***

Denir ya gel de söylenme!.. Acılar taze, halen enkaz altında insanlar var.. 40’ı bile çıkmadı, felaketin..

Ama siyaset ve siyasetin bezirganları, neyi düşünüyor ve konuşuyorlar.. 

Bizleri de, düşüncelerini yorumlamaya mahkum ediyorlar.. Ne kadar çirkin değil mi?…

***

Onlara kalsa, ülke yerle yeksan olsun “seçime de gerek olmasın?”.. Nasıl olsa “ölenler onlardan” değil ya!.. Doğanlar bizden deyip durmaları boşuna değil..  

Korkunç bir hal..

Neyse onlar istedikleri şekilde konuşup, düşünsünler,  ama istedikleri gibi olmayacak..

***

Ülke de, millet de, yönetimler de yeni bir sürecin mekanizmasını daha sağlıklı, saha belirgin güven tesis edici, olacak?!..

Ve hayat, kaldığı yerden devam edecek..

Doğanın ve yaşamın realitesi bu; normalleşeceğiz?.. İşte biz bu normalleşmeyi bu siyasilere hissetmeyeceğiz ki, anormallikleri hep, hissedilsin..

***

AKŞENER’İ DİNLERKEN…

Konuşmanın muhtevasından, siz ne çıkardınız bilmem!..

Ama bendeki çıkarım şu.. İlk günkü beyanlarıyla; “Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı adaylığına dair kesin sözler, kesin bakışlar, bu iş bitti, başka da aday yok” söylem ve eylemlerine karşıdır, itiraz ediyor.. “Yok öyle..” 

Ve sürekli dinlendirdiği “kazanacak aday olması gerekir” sözünün arkasında..

***

En önemli ve altı çizili, tepkisel eleştirisi de; altılı masanın kurgusu..

Masanın “Kılıçdaroğlu’nun adaylığı için kurulmuş, kurgulanmış, faaliyeti bu alana yöneliktir” beklentisine karşı..

CHP’lilerin bu minvaldeki “algı üretme” gayretlerine de, fena şekilde alerji duyup, şiddetle reddediyor…

 Akşener’in son çıkışı, der demez insana Kılıçdaroğlu'nun adaylık mevzusunda “başa mı dönüldü?..” Sizce…

***

GÜNÜN SÖZÜ

Depremi göremeyiz ancak hissederiz, tedbirsizlikten can ve maI kaybederiz.