UYANIK OLMAK LAZIM!..

Kritik bir süreç işliyor!.. Ve pusuda bekleyen “Kurtlar” dumanlı havanın hevesiyle, iştahlı iştahlı bekiyor.. Ortalık ne zaman “alev” alır diye.. Ne hazindir ki, Türkiye’nin siyasi tarihinde, “seçim öncesi” bu minvaldeki havanın oluşması için “kripto unsurlar” hep devreye girmiştir!.. Ve bu stratejide kullanılan “argümanlar da”, siyaset dışı, argümanlardır ekseriyetiyle!.. Özü itibariyle, “eski Türkiye’nin heveskarları” iş başındalar..

***

Son hadiseler; “bu seyri” açıkça ifade ediyor ve bize de okutuyor.. Ki, “yaşananlar” arife tarif gerektirmez cinsten, gelişiyor.. Çünkü, “her hadisenin, hizmet ettiği bir amaç ve hedef ile gayesi” herkesin malumudur .. Cem evlerinin peş peşe “saldırılarla” taciz edilmesi.. Kürtçe “konserlerin” peş peşe iptal edildiği..  Kürt, Türk ve Türk ile Kürt mahalle ile semtlerdeki “hizipleşmeyi” körükleyen, olayların “alevlendirilmesi..!”

***

Vatandaşta sinir harbine yol açan, “piyasadaki fahişelik..” Ekonomideki krizler… Hayat pahalılığı.. Hele ki, “yabancı düşmanlığını” körükleyen, sosyal medya paylaşımları… Turizme dair, “yerme” haberlerin servis edilmesi.. Tacizler, soygunlar, gasplar.. Sokakların huzursuz edilişi… Ve bunları bir de; “siyasetin arenasına” çekip, üzerinden oy devşirme gayretinde olan, “saldırgan” siyasilerin, sokak kabadayılığı…

***

Ve son halka, KPSS sınavında ortaya çıkan “alçakça ve rezilce” olay!.. Sınav iptal edildi.. ÖSYM Başkanı görevden alındı.. Savcılık soruşturma başlattı.. İşin geldiği aşama itibariyle; “organizeli iş mi, yoksa ferdi mi?”.. Her ne ise; “mevzu çok yönlü bir mide bulandırıcı, zihinleri kötü noktada körüklemektedir..” Ancak, görünen o ki, çok yönlü bir kriptoluk söz konusudur… Yüksek dozajlı bir zihin manipülasyonu gelişti..

***

Hasılı kelam.. Demem o ki, 2023’e yol yürürken, halkın kendini yönetme noktasında, “iktidarı belirleme” potasında bulunurken.. Ve halkın, zihinsel mesaisini yaptığı bir evrede efor ederken.. “Çok yönlü kripto unsurların” zehirleyici organizasyonlara, kumpas ve suikastlere meyil verici, bir organizasyonun içerisine girdiklerini görmek lazım.. Ve buna karşı 7/24 “uyanık olmak” lazım..

***

Yazı girişinde aktardım.. Çünkü kripto unsurlar dumanlı havanın oluşması için, kurtların yumulacağı ava ulaşmalarını temin etmek için, “her yol mübahtır” yöntemiyle hareket ediyorlar..  Kimi yerde siyasetin kimi yerde siyasetin dışında “belaltı” şeytani kurgulamalarla, sabotajlar tertipliyorlar… Ve bunu yapmada, hiçbir şekilde bahis görmezler.. Velev ki, ülke yangın yerine dönsün!…

***

Nitekim, “algı üretimine” odaklı, kaygı ve panikle halkı “yaşanan hadiseye” hipnoz edip, aynı anda egemenlik oluşturmak istediklerini de unutmamak gerekir.. Yani, iradeleri “siyasal yönetime karşı kışkırtma moduyla manipüle” etmek..  Seçim sürecini ve sandığa “gölge” düşürmek, kendilerini de egemen kılıcı konuma sokmak olduğunu; görmeliyiz, bilmeliyiz ve uyanık olmalıyız… Yoksa, atı alan Üsküdarı geçer!…

***

YAPILAN, RİYAKARLIKTIR!..

 

“Helalleşme..”  Kavram itibariyle, İslâmî literatürde “lugavî ve ıstılâhî” olarak dînî bir kavram.. İnanan her insan için; “helalleşme” ulvidir.. İnsanidir, rahmanidir, vicdanidir.. Hakkın, hukukun, adaletin “tecellisine” iman edicidir “helalleşme!..”

***

İşte bu kutsal ve ulvi değerlere sahip, “helalleşmeyi” günlük siyasi tartışmalara alet etmek, hiç de “ihlaslı” bir samimiyet, içermiyor… Ruhunda “riyakarlık” vardır… Çünkü öncelikli olarak, o işi kendiyle “helalleşmesi” gerekir…

***

Zâten bu minvalde kendince yol yürüyenin “salih amelli” olup olmadığı, sergiledikleriyle deşifre olmaktadır.. Önem arz edici olan halk nezdinde telâfisi mümkün olmayan zararlara yol açılmasın ve son kertede pişmanlık duyulacak, hadiselere meydan verilmesin!…

***

BİR DE HİKAYESİ VAR!..

Helalleşme üzerine bir de hikaye eklersek olmaz mı!.. Şöyle ki…

Yaşlı bir adam ihtiyar devesiyle her zamanki gibi yollardaymış. Yorulunca bir ağacın altına yanaştı.. Devesi bir yana kendi bir yana, dinleniyorlar… Yaşlı adam düşüncelere daldı. Ömrünce yaşadıkları gözünün önünden geçti… Devesiyle birlikte ne kadar zorluklar yaşadıklarını sorgulamış zihninde.. Zaman nasıl da gelip geçmiş, devesi de kendisi de nasıl da ihtiyarlanmışlar diye; hüzünlenmiş…

***

Adam devesine bakarak konuşmaya başlamış.. “Ey benim sadık yoldaşım! Bak ikimiz de yaşlandık… Seninle bunca yıldır birlikteyiz, benim çok kahrımı çektin; acı tatlı anlarımız oldu. Sana eziyet ettim, zaman oldu aç bıraktım, zaman oldu ağır yükler yükledim, hatta gün geldi seni hırpaladım… Ama üzgünüm. Gel seninle helâlleşelim. Ne olur bana haklarını helâl et!”

***

Hikâye bu ya; adamı dinleyen deve dile geldi ve cevap verdi: “Ey efendi! Haklısın. Birlikte uzun yıllar yaşadık. Pek çok zorluğu birlikte aştık. Beni aç da bıraktın, bana olmadık eziyetler de ettin. Bana ağır yükler de yükledin. Hatta dövdün, hırpaladın. Bunların hepsi doğru. Hepsi geldi geçti. Bunlardan ötürü hakkımı sana helâl ediyorum. Çünkü ben insanlara hizmet etmek için yaratıldım… Ancak!.. Bir konu var ki, çok içerlerim; ondan dolayı sana hakkımı helâl etmem.”

***

Hayretle dinleyen adam “Nedir o?” diye sordu. Deve de şu cevabı verdi: “Bütün yükü taşıdığım, tüm eziyetlere katlandığım halde beni bir eşeğin arkasına bağladın, onu bana kılavuz yaptın. İşte sana bunun için hakkımı helâl etmiyorum.” Sizce kim haklı!…

***

NOTUM… Roboski vakıasında öncelik “helalleşmede” değil, “adaletin, hak ve hukukun” tecelli etmesindedir.. Akan kanın, ölen insanların “faillerinin” tescili ve mahkumiyetidir?.. Ne diyor 34 insanın hayatını kaybettiği Roboskili aileler; “Önce adalet, sonra helalleşme..” Onun için, Roboski “günlük siyasi tartışmalara, günübirlik politikalara” meze edilecek bir acı hadise değil..

***

GÜNÜN SÖZÜ

Kılavuzu karga olanın burnu pislik çöplüğünden çıkar mı?