YAŞ KARARLARINA BİR BAKIŞ!…
O eskidendi; “sinir uçlu” bakışlar.. 80’leri, 90’ları yaşayan bilir.. Biz çok yaşadık, gördük, “etkilerine ve tepkilerine” maruz kaldık.. Ne zaman ki, Ağustos ayı gelip çatınca, “YAŞ kararları” gündem olurdu.. “Ülke buz kesilir, sivil siyaset” kendini korku tünelinde gören bir ruh haliyle havayı solardı.. Kendi memuruna “boyun eğen” bir işleyişin vesayeti vardı!…
***
Öyle ya, haftalar öncesi düzine düzine “dizayn edici” kelamlar ve analizler yapılmaya başlanırdı.. “Bu alanda ehil olmuş duayen(!) gazeteciler meydana çıkardı.. Gazetelerde çarşaf çarşaf haber ve yorumlarla süslenirdi.. Konferanslar, organizasyonlar, kapalı ve açık mekan, planları.. Sürece özgü atılan manşetlerin “irili” halleriyle, kerameti kendinden menkuller arz ederdi, Genelkurmay’ın karargahına!!…
***
Özellikle, “milli iradeyi temsil eden sivil siyaseti vesayet altına” alacak, “dış orjinli” ehliyet sahibi olanlar, makbuldu YAŞ’ın üst aklında.. Ya “Ağlama duvarına yaslanıp ayin yapan dönme biri..” Ya da, Okyanus ötesiyle ilişkili, sertifikalı yüksek derece sahibi!.. Veya soyu, sopu “devşirme” olan, ama bizden olmayanlar! .. Yani kendi fikriyatlarına göre “sivil iradeye birilerinin nam-ı hesabına libas giydirecek”, hotlu bir bakış benimsenirdi!…
***
İşte YAŞ’ın son toplantısı, kuvvet komutanlarıyla alakalı alınan kararlar ile geçmişi göz önüne alıp, “demokrasi terazisine” aldığımda, der demez “nerden nereye” geldik!.. Hey gidi dönemler hey!.. Demek ki, demokrasinin inşası ve yaşamı “ağzından çıkan sözcüklerle” kamil olmuyor, verilen bedellerle, kendini kalıcı kılıyor!..
***
Çünkü, 90’ların “vahşi ve cani yüzünü” her yönüyle yaşayıp, mağdurlarından olan biri olarak.. Ülkenin Cumhurbaşkanı, Başbakanı, Bakanından daha önce, Genel Kurmay Başkanının “isminin zihinlere” kazıldığı, günlerden bugünlere!.. Artık ülkenin ve milletin “sinir uçlarıyla” kolay kolay, oynayan “dış orjinli patentli apoletliler yok..”
***
Genelkurmay Başkanı Yaşar Güler.. Bir yıl görev süresi uzatıldı.. Doğrusu, mesleki noktada fikri takip zorunluluğu hasıl olmazsa, Ülkenin Genel Kurmay Başkanı “kim diye” gelen soruya, apışır kalırdım!.. Ki bugün, sokağa insek yüz kişiden sanmıyorum ki, bir elin sayısı kadar kişi, “Genel Kurmay başkanının kim olduğunu bilsin?”..
***
Alınan hayli mesafe var.. Ülke normalleşiyor.. YAŞ toplantıları da artık “rutin” hale geldi.. Ve göreve gelen bir çok kuvvet komutanı da, 90’ların değil, FETÖ kumpaslı operasyonlara maruz kalanların, olması!.. Netice itibariyle, “vesayet” odaklı ülkenin ve milletin sinir uçlarına dokunanların dönemi kapanmıştır.. Fay hattı, kırıldı!…
***
HELAL SANA ENGİNYURT(!)
Demokrat Parti Ordu Milletvekili Cemal Enginyurt “ekseninde gelişen son icraata” muhakkak ki vakıfsınız!.. Televizyon stüdyosunda, “canlı yayın” esnasında ve reklam arası, Enginyurt ve cüsseli yakın korumasının, Gazeteci Latif Şimşek’le aralarında yaşanan, “darp” hadisesi!… Görüntüler tam bir “magandalığı” ifşa ediyor.. Sanırım görüntüleri de, izlemişsinizdir!.. Ben izledim, ki bir kaç kez tekrar ederek izledim!.. Ayrıntıları kaçırmamak adına; kim masum, kim vandal diye?l!!…
***
Tartışılan mevzu, Osman Kavala.. Tutukluluk hali.. Yargının verdiği karar.. AİHM kararları.. Ve eksenindeki, “siyasi mülahazalar..” Hepsi bir bütünlük içerisinde, tartışılıyor.. Ve programın seyri de, gayet makul bir noktada ilerliyor.. Ta ki, Enginyurt’un “ruh halinin” agresifleşerek, vandallaşmaya başlamasına kadar… Köpürüyor durduğu yerde, üslupsuz bir tavır, karakterle saldırganlık moduna giriyor..
***
Sokak ağzıyla, kabadayılık taslayarak, Şimşek’in “Türk Hakiminin kararına saygılı olacaksınız” ifadesini bastırıp, susturmaya çalışıyor.. Şimşek ise, “homurdanıp duran Enginyurt’a karşı” gayet insani noktada makul, normal, sıradan cümleler kuruyor.. Tepki yaratıcı, atmosferi körükleyici bir cümle kurmadan, sakin ve saygılı tavırla, karşılık veriyor!…
***
Ne yazık ki, karşısındaki saygılı tavrı, makul tutumu kişinin “asaletinin duruşu” olarak değil, “kendinden korktuğu” zihniyle Enginyurt, yerinden kalkıp fiziki hücuma geçiyor.. 5-6 adım da atıyor.. Şimşek de yerinden kalkıyor.. İşte bu esnada, reklam arası veriliyor.. Ekran önündeki bu rezillik, reklam arası bu kez “fiziki şiddete” dönüşüyor…
***
Küstahça, barbarca, şuursuzca kaba kuvvete başvuran Enginyurt, stüdyodaki görevlilerin tüm müdahalesine rağmen, “vandallığını” sürdürüyor.. Yumruk atıyor, tekme atıyor, tokatla vuruyor. Gidiyor, bir daha dönüp saldırıyor.. Şimşek yine, saygılı, mütevazi kaba kuvvete başvurmadan, vaziyetin sakinleşmesi, araya girenlerin uyarısıyla, kendini kontrol etmeye çalışıyor…
***
Ve görüntülerde, iri yapılı, cüsseli sözde bilmem neyin nesi, devreye giriyor.. Şimşek’e tekme, tokat, yumruk sallayarak darp ediyor.. Mevzu hal-i hazırda yargıya intikal etmiş durumda.. Koruma gözaltına alınıp tutuklandı.. Vekil Enginyurt’a ise, soruşturma!… Hukuki süreç nasıl ikmale gelir bilmem, ama görüntüler ve yansıyan beyanlar, basının gösterdiği tepkiler der demez; sorgulatıyor!…
***
“Türk hakiminin verdiği karara saygılı olacaksınız” sözüne bu kadar, şiddet gösteriliyorsa vah ki vah!…Enginyurt’un sergilediği vandallığa, neden sessizlik hakim!.. Çünkü, ne Demokrat Parti’den bir tepki var.. Ne de; “Enginyurt’un yaptığının, doğru olmadığına, bizi temsil etmediğine kendi şahsi tutum ve duruşudur” diyen çıkmadı…
***
Altılı masada çıt yok!.. Gariptir ki, gazeteciler cemiyetinden de, “mangalda kül bırakmayan” sözde duayenlerden de, “bu saldırı tasvip edilemez.. Basın sansür edilemez.. Saldırıyı telin ediyoruz” diye iki satır kaleme almışlıkları da yok!.. İktidarın mahallesinde değil de, muhalefetin mahallesindeki birine bunlar yapılmış olunsaydı; şimdi kızıl kıyamet koparılmıştı.. Ama yok!
***
Galiba siyasetin herkesi nüfuz edici hali, ilkesizlik, vicdansızlık ve tutarsızlık karakteri olduğu içindir ki, “ahlaksızlıklara pirim verir” bir hale gelindi.. Bunu salt muhalefetteki birinin icra ettiği noktasında, üstüne gitmiyorum.. Bunu yapan, iktidara mensup bir siyasetçi dahi olsa, tepkim değişmez.? Ki kimsenin de değişmemesi gerekir…
***
Enginyurt’a dönersek!.. O ki, düne kadar “sosyal medyada” bugün bulunduğu muhelafetin mahallesindekiler tarafından “alay” konusu edilen, “kafa bulunan” enva-i lafla tepki gösterilen biriydi.. O zamanlarda şimdiki, saldırganlığı yoktu… Çünkü, frenleyen vardı.. Ama şimdi, Cumhur’dan, Millet İttifakına geçince, her şey onun gibi oldu!…
***
“Nasıl olsa, ne yapsam, ne etsem, kime sataşsam, dövsem, küfretsem söz söyleyen yok. Bilakis arkamdalar.. Aradığım mahalle misali… Kişilik dengesindeki arıza-i durum, “mahalle değişikliği ve buna dair alınan prim..” Özetle, Enginyurt artık “uygar bir insan gibi davranmayacağı” gerçeğiyle, topluma kazanıldırılması da, temsiliyeti de, imkansız ve kabul edilemezdir!… Velev ki özür dilese bile.. Ki dün özrünü kabahatından büyük icra etti…
***
GÜNÜN SÖZÜ
Edep perdesinin, hayâ perdesinin, mahremiyetin perdelerinin yırtıldığı bir çağda yaşıyoruz.