ZILGITI ALDILAR YA!…

Hem de nasıl?.. Öyle böyle değil… Baksanıza bir tekinin dahi “ağzını bıçak” açmıyor.. Hepsi suspus kesilmiş.. Ne Selahattin Demirtaş’ın “beceriksizler, kararsızlar” deyip hal-i durumlarına “utanıyorum” çıkışına!.. Ve ne de, sizden bir “cacık olmaz” siyasi fikriyatına.. Yazıyı kaleme aldığım saatlerde, ki dört gün geçti üzerinden!.. Ne Masanın kurucusu Kılıçdaroğlu’ndan, ne de etrafındakilerden “gelen bir yanıt ve verilen bir cevap yok!…”

***

Bırakın siyasetten de olsa “ağzının payını” vermeye, “yahu meramın nedir diyen” bile çıkmış değil?!… Kafalar kuma gömülü!.. Aslında, Kemal Beyi bir ölçüde, “mazur” görebiliriz?.. Malum, “el mahkum ya?”… Parti mitinglerinde, salon toplantılarında vaki mi, HDP’ye alerji olabilecek bir eylem ve söylem geliştirilmesi!.. O’nun içindir ki, her türlü “gelen-gidenden” tokat yemek alışkanlık haline geldi?!.. Aman kimse kızmasın, oylar bir yere gitmesin?!..

***

İyi de!.. Kılıçdaroğlu’nu anladık, biliyoruz köprüyü gecene kadar “her şeye” boyun eğer.. Her ne kadar sonrasında “kurtla kuzu” hikayesi vücut bulsa da ses etmediklerine “hasım” kesilecek ruh ve karakterine!?.. Peki ya, Meral hanım niye böylesi “sırlar alemi” içerisinde, o lafını esirgemeyen, o milliyetçilikten dem vuran, o bilmem neyin hesabını yapan Akşener’i “susma çaresizliğine” iten nedir acaba?!…

***

Muhtemelen “kahvaltı moduna” dönüş oldu!.. Yoksa, o da mı; “2023’e odaklı, Başbakan olma hayaliyle, her türlü muameleye fit mi” kesildi!.. Siyaseten rehin alındı diyelim mi?!.. Aynen de öyle.. Aksi takdirde, Temel bir halvette bulunur, Babacan ve Davutoğlu da; Demirtaş’a “biraz ayıp olmuyor mu?” derdi.. Ama diyen yok!…

***

Şimdi diyeceksiniz ki, Demirtaş’ı bırakın!.. Siz altılı masanın, Türkiye’ye en haşin şekilde hasımlık eden, düşmanlık besleyen Miçotakis’e, ya da Macron’a veyahutta ABD’ye; laf etmişlikleri vaki mi, bir şeyler desinler?..  Hatta, fransız takılıyorlar.. Sanırsınız ki, Türkiye Cumhuriyeti devleti, toprağıyla, milletiyle, coğrafyasıyla Erdoğan’ın malı-mülkü imiş gibi; “kim ne yaparsa, ne ederse bize ne hesabındadırlar!!..”

***

Sözün özü!.. Demirtaş, ülkenin siyasi hayatı açısından muhalefetin ortaya koyduğu siyasete dair “çektirdiği zılgıtlı ayarda” haklı!.? Hem de sonuna kadar haklı; bu kadar basiretsizlik, bu kadar belirsizlik, bu kadar bilinmez denklem içerisinde, şeffaflıktan ırak siyasetin icrası, bu kulvarda olanları “utandırmaz da” ne eder!… Ama ar damarı çatlamışsa söylenecek bir söz olabilir mi?…

***

YİNE Mİ KUYUMCU VURGUNU!?..

Ne yazık ki!.. Diyarbakır’da bu kaçıncı, “kuyumcu vurgunu” bilmem… Ama iki yılda bir yaşanıyor… Ki daha Zerya Kuyumcunun “kirli ilişkiler” ağı, çözülmemişken, bu vakıanın yaşanır olması, “ders-i ibret” alınmaz mı dedirtmiyor değil; e be arabası inik kuyumcunun önünde feryat figan edenleri!!…

***

Kim ne der bilmem!.. Ya da vaziyeti neyle okur onun bileceği bir şey.. Ancak buradaki mesele; “Paranızı işletelim.. Size banka faizinin çok üzerinde kar payı verelim” vaadine kanarak, “milyonların” dolandırıcılara kaptırılma halinin yaşanıyor olması değil!…

***

Eğer bu ise; safdilliktir!.. Hele ki bu çağda, böylesi bir safdillik ne mümkün?!.. Demezler mi, “aklın nerdeydi?”.. Neyse; işin özünde, böylesi vurgunların yaşanılıyor olması, dolandırıcılığın yüksek düzeyde varlık göstermesi; meselenin basit bir “paranızı işletelim” noktasında gelişmiyor?..

***

Burda iştah kabartan; aklanması, saklanması, paklanması gereken “kirli bir para çarkının” işlem görmesidir!.. Tefeciliğin, organizasyonudur.. Yoksa, Zerya Kuyumculukta “milyonlarca lira para yatırım” vurgundan sonra, “şikayetçi olmayıp” hiçbir şey olmamış gibi; “bizim ne alakamız var” diyenler olur muydu?!..

***

Bakalım, bu yeni 50 milyon lira civarında olduğu söylenen kuyumcudaki “dolandırıcılığın” altından kim, kimler ve ne tür kirli ilişkiler çıkar?!.. Hani bir söz vardır.. Denir ya, paranızı hırsız çaldığında peşine düşerseniz, peki ya hırsız siz iseniz, paranız da kirli ise, hırsız hırsızdan çalar hale gelirse; peşine düşer misiniz!?..

***

Neyse!.. Yeni kuyumcunun “kirli kuyusunun” kapağı açıldığında, her şey ortaya çıkacaktır?!. “Kar payı temasına” girenlerin sonu ne olur bilmem; ama bile bile “kuyumcuya, zinetini,, parasını, yatırımını” kaptıranlara söylenecek söz; “neye ve kime güvendin, hiç mi aklın yok?”

***

İĞRENİYORUM SİZDEN YA!…

Akıl almaz bir hal.. Ruh halim dağınık, iğreniyorum, midem bulanıyor; yaşananlara baktığım, konuşulan ve yazılanları irdelediğimde!… Ama birileri hala modernite çirkefliğiyle, Bebek sahilindeki “hayasızlığa, rezilliğe, arsızlığa, utanmazlığa”, bel çıkıyor.. Şeref ve hayadan yoksun şekilde; ahkam kesiyor!

***

Neymiş; “bu beden benim bedenim imiş?”.. “Nerde nasıl, kiminle ne şekilde; şey yaparım size ne?”.. Bir de, modern, batı kültürüne(!) müdahale ediliyormuş diye, Cumhurbaşkanına da “sana ne Tayyip” diyecek kadar; şizofrenik oluyorlar!!!..

***

 GÜNÜN SÖZÜ

Edepli edebinden susar. Edepsiz ise ben susturdum zanneder. Siz edebiyle susandan olun.

***

HAYIRLI CUMALAR