CANIM MEMLEKETİM – CANIM ŞİVEM
Diyarbakır şivesi daha doğrusu ‘ağızı’ Kürtçe ile Türkçe arasında tenis topu gidip gelmiş, nevi şahsına münhasır bir dil biçimi olmuş.
Her tarz müzik dinlersiniz ama kendi lisanınızdan olan şarkı sözü içinize işler. Bir yığın sit com, komedi filmi izleriz bizi güldürür lakin kendi kültürümüzün komedisi kadar kahkahalar attırmaz.
Çünkü bizim kültürümüzün ürünü eserlerde, filmlerde, hikâyelerde, kendimizi görürüz. Aşağıda da dilimize has minik bir hikaye yazmaya çalıştım….
Akşamın ilk saatlerinde, surların civarında üç arkadaş toplanır. Hasan, yaşar, hikmet, ramazan.
_ Yaşar: Remo nerde?
_ Hikmet: İnternetten bi kızla konuşidi, onla görüşmeğa gidecakti.
Bir vakit sonra ramazan gelir.
_ Hasan: Ne oldi remo ne yaptın? Hele anlat kablama.
_ Ramazan: Bi p.. olduğu yok, baktım bize yaramaz kalktım geldim.
_ Hikmet: Niye, yoksa saan ters bir hareket mi yapti? olmiya olmiya!
_ Ramazan: Kızla tanışmağa mi gittim, mülakata mi gittim anlamadım. Daha bismillah çay söylediğ U başladi, dedi “ İngiltere de Magna Carta yayınlandığında toplumda ne gibi değişiklikler oldu? sence ramazan”.
_ Yaşar: ☺ ☺ söyle Allahıma.
_ Ramazan: Daha demedim bilmiyem magna cart nedir, dedim siyasetle ilgilenmiyorum. Dedi “ peki ne ile ilgileniyorsun?” dedim kuşlarla güvercinlerle ilgileniyorum, boranlarım var.
_ Hasan: Tabi kuşbazam diyemedin. Gülüşürler….
_ Ramazan: O kadar avêl değiliğ biraz koniyi değiştirdim. Mahleden bahsettim, sizden bahsettim dedi “arkadaşların ne iş yapıyor” dedim kuranıma hepsi boş bettaldır. Dedi “bettal ne demek?” dedim yani işsizdir.
_Yaşar: Kebrağ ben bettal geziyem?
_Ramazan: Bro utandım diyeyim yaşo direkğane de çalişi?
_Yaşar: Sen sanki Odtü de profesorsan gevşaga valla billa.
_Ramazan: Dedim bi Hikmet var, Allah’ın ğezepi…
_Hikmet: Velhasır kızı tavlayamadın.
_Ramazan: Karşıda tavlaci eşbabi satıdi, dedim sana eşbabi alayım yiyisen?
Dedi “ eşbabi nedir?” dedim kuzulkurttur U kalktım çıktım.
Yaşar: He oğlum he kız bakmış sen boş tenekesen saan yol vermiş.
Toparlanırlar hikmet evine gelir.
_Hikmet babası: Hikooo iş buldun kevaşe!
(biz mı- mu-mü soru eklerini kullanmayız onun yerine kelimenin son hecesinde soru anlamını tonlamayla sağlarız. Veya değil sözcüğünü kullanırız.)
_Hikmet: Ma iş vardır sanki ben çalışmiyam.
Babası: Küçelerde, kuncıklerde gezeceğına iş arasan, iş çoktur sende ğiret yoktur.
Ramazan da eve döner.
_ Ramazan annesi: Remo odun getir banyoda ki sobayı yakayım.
_Ramazan: Ana başım ağiri memo getirsin.
_Annesi: Viii canım çıkaydi, hele sen odunları getir ben saan bi hep veriyem.
_Ramazan: Ana edemiyem getireyim sana diyem başım ağiri.
Annesi: Ma ne olmiiiiiş biraz başın ağirmiş. Kalk git odun getir.
Yaşar’ın evindeki tablo şöyledir;
_Yaşar: Aney yemek nedir?
_Annesi: Habeniskle salata yapmişığ.
_Yaşar: Bir gün diyeydin “gel oğlum pirzola yapmişem bi kuşkana”
_Annesi: He yaşo tam pirzolalık ağzın vardır zati… Diyiler brüksel lahanası varmiş bele küçük U yeşil, yarın bize alisan deneyağ.
Yaşar: İnşallah adini unutmazsam alıram.
Hasan da evdedir;
_Hasan’ın babası: Tırşıkçiii bu seête kadar nerdesen?
_Hasan: Milletin ailesi diyi “oğlum hoş geldin günün nasıl geçti” siz insanı kepaze edisiz.
_Hasan babası: Vaaa hasan beg günün nasıl geçti. Hangi toplantıya girdin oğlum?
_Hasan kardeşi: (Gülerek), abe dahasi var. Ana babaya dedi “ bi kutu boyağ al bu odaya badana yap” baba dedi “ heso yapsın” anada dedi ki “ yooğ heso yapsa hılli heram eder. ☺☺☺
Kültürümüzün kaybolmaması dileğiyle hayırlı bayramlar.