ÇIKMAM LAZIM HAYAT KAÇIYOR (KİTAP İNCELEMESİ)
Bu haftanın konuk kitabı Bünyamin Kapıcıoğlu’nun “çıkmam lazım hayat kaçıyor” isimli romanı… Kitap 9 aydır kütüphanemde duruyordu, beni cezbedeceğini hissetmiştim.
Sakin bir kafayla okuyayım diye erteleyip durdum. Baktım o sakin ruh halinin geleceği yok. Sonunda aldım elime.
30. sayfadan sonra kitabın kahramanlarıyla arkadaş olduğunuz; içimizden, sosyolojik, psikolojik detaylar içeren bir kitap.
Roman kitabın ana kahramanı Serdar’ın evlilik (pişman olduğu) hikâyesiyle başlıyor. “Evlilik elma ile armudun aynı dalda yaşamaya karar vermesiyle başlayan bir yolculuktur” diyor Kapıcıoğlu.
İçinde yaşadığımız hayatta herkesin karşılaşabileceği olaylar,
yaşam biçimleri günlük rutinler yer alıyor kitapta lakin iki dakika bile kopmuyorsunuz akıştan. (durup düşündüğünüz anlar hariç)
Aynı tadı daha önce Hasan Ali Toptaş kitaplarında almıştım. Toptaş da bilim kurgusuz, entrikasız gereksiz detaylara boğmaz okuyucuyu dümdüz yaşantıları anlatır ama soluk soluğa okursunuz.
Çıkmam lazım hayat kaçıyor da böyle bir roman, sayfaları doldurmak için yazılan tek satır yok. Olağan hayat muazzam biçimde kaleme alınmış.
Roman daha önce fark etmediğiniz psikolojik tespitlerle dolu. Üç beş defa tokatladı beni.
Kahramanımız Serdar boşanma sahnelerinin kesitlerinde yalnız kendi duygu durumlarını değil eşinin duygu durumlarını da kavrayacak kapasitede, ayık.
Bir satırda “savaşacak güç bırakmamıştım” onda diyor.
Kitabın ana kahramanı mutlu desen değil mutsuz desen değil ama kesin bir şey var çok zeki. Çok tanıdık geldi :)
Öyledir ya akıllı adamlar da akıllı kadınlar da mutsuzluğa mahkumdur.
Bana kalırsa mutluluk için bir doz salaklık lazım.
Serdar’ı bir noktada eleştirecek olursam iç huzurunun olmayışını genelde evliliğindeki sorunlara bağlıyor ve boşandıktan sonra daha iyi hissettiğini düşünüyor.
Sanırım Kapıcıoğlu bu durumu bilerek kurguladı. Çünkü sorunlu hissetmek hayattan umduklarını alamamak tek bir soruna bağlanamaz.
Bir bütündür iç huzur, yolunda gitmeyen evlilik bu bütünün ancak bi parçası olabilir.
…………. “Bu kadar büyük bir gerçeği benim kadar küçük biri değiştiremezdi” diyor ve kalbimi fethediyor yine. Kitabı olduğu gibi anlatmamak için kendimi zor tutuyorum.
Roman’ın içinde psikolojik tahlillere sık sık rastlanılıyor. Öfkenize reçete arıyorsanız birkaç tahmini var yazarımızın.
İş ilişkileri, daha sonradan hayatına giren Yaseminden de bahsediyor Serdar ya da Kapıcıoğlu. Her süreçte kendi kafasından ve karşıdakilerin kafasının içinden geçenler ortaya serilmiş.
Özgürlük ve toplumun dayattığı sorumluluklar arasında sıkışmış kahramanımız düşüne düşüne filozof olmuş şimdi de deneyimlerini bizimle paylaşıyor gibi.
“Elinde çekiç varsa, her problem çivi gibi gözükür” diyor ve sizi bir süre kendi hayatınızı sorgulamaya gönderiyor.
Bünyamin Kapıcıoğlu’nun Çıkmam Lazım Hayat Kaçıyor adlı romanını okumalısınız. Birçok konuda farkındalığınızı dürteceğine eminim.