DEVLET OKULU CUMHURİYETİ

Mevzu şehrimizin eğitim alanındaki sıkıntıları…

Öyle eğitim sisteminin içeriğinden, derslerin işleniş tarzından, Finlandiya eğitim modelinden falan bahsetmeyeceğim. Bu konuları irdelemek için iskelet sistemimizin oturmuş olması gerekir.

İlimizde ve Güneydoğu da okulların çatısı, kapısı, binanın iskeleti, sınıf mevcudu, temizliği alanında ciddi sıkıntılar var yıllardır.

Yıkılan okulların öğrencilerin ve öğretmenlerinin ortada kalması, koronavirüs kurallarının uygulanmasına imkân olmaması, bakım ve onarımların tam da yüz yüze eğitim başladığı sırada hayata geçmesi,

Okul taşıma servislerinin tüccarvari zihniyetle tekelleşmesi gibi konuları geçtiğimiz günlerde gazetemizde yazdık.

Ee başka sorun mu var?

Sorun MEB okullarının yöneticilerinin kendilerine bir cumhuriyet kurması; velilerden sürekli bağış ve aidat adı altında “devlet ödenek vermiyor” gerekçesiyle para tırtıklaması.

Diyarbakır genelinde hemen hemen tüm ilköğretim okullarında, okula kayıt yaptırırken her öğrenci velisinden 500 ile 1.000 TL arası para talebi, temizlikte, tadilatta okul araç gereçlerinde kullanılmak üzere.

Yasal değil! Ama bu sistem on yıllardır devam ediyor. Buraya bir parantez açmak istiyorum: okula bağış yapılır gerçekten okula harcanaksa

‘her şeyi devletten beklememek lazım ‘tabiriyle. Merkezden okullara gelen bütçenin cüzi olduğunu ve çoğu kalemi karşılamadığını biliyor bu bölgede her veli.

Okul yöneticileri; merkezden “ilkokul ve ortaokullar için estetik, fonksiyonel kullanım araçları için ödenek ödenmiyor” diyorlar. Sadece tadilat parası ödeniyormuş oda onlarca yazışmadan sonra.

Aslında il idaresi olarak estetiğe güzel görünüme önem veriliyor diye biliyorum, nerden biliyorum havaalanı civarına yapılan heykellerden, hasır bilezik, karpuz heykellerini hatırlarsınız;

2 ya da 3 milyon üzerinde para harcandı o heykellere ve peyzaja. Aynı bütçeye okullarımızın daha çok ihtiyacı yok mu?

Neyse okula kayıt aşamasında bağış yapıyor veliler, sınıfa geliyorlar öğretmen, “ perde, dolap, klima, fotokopi makinesi, sıralara masa örtüsü” vb. araç gereç için ayrı ücret toplatıyor.

Bununla da bitmiyor tekrardan yıllık okul aidatı isteniyor. Soruyorsunuz “ bu para ne için?”

_ “okul yönetimi aidatı”

_” bağış yaptık, kayıt yaparken”

O zaman bağış parası nereye harcanıyor, zaten sınıfın tüm ihtiyaçlarını veliler karşılıyor.

Neredeyse tüm sınıfı veliler donatıyor özellikle ilköğretimde, üstüne bağış, ayrıca yıllık okul aidatı.

Ki pandemi dönemi olduğundan merkezi yönetimin okullara temizlik ödeneği ayırdığını da biliyorum.

Bir ilköğretim okulunda 5 adet 1. Sınıf dersliği olsa, 55 kişilik mevcut, öğrenci başına 500 tl bağışla hesaplama yapalım ne kadar tutuyor?

Varsayımsal olarak 15 dersliği olan bir okulu ele alalım; her sınıfın öğrenci sayısı 55 kişi olsa, öğrenci başına 100 TL aidat ödediğini varsayarsak 82.500 lira gibi bir meblağ çıkıyor.

Bunca para nereye harcanıyor diye sorduğunuzda, 3 beş temizlikçi tutulmuş, sıvı sabun gibi tuvalet ihtiyaçları karşılanıyormuş.

Sınıf mevcutları yüksek olduğundan okul ve sınıflar çok hırpalanılıyormuş, vs.

Rabbim suçsuz kimselerin günahını almayı nasip etmesin. İnanıyorum ki okul ihtiyaçlarından fazlasını istemeyen, boyacıya, marangoza, malzemeciye, kaloriferciye rant sağlamayan, okul müdür ve müdür yardımcıları da vardır.

Eğitim de ticaret özel okullarda var zannediyor çoğumuz. Maalesef MEB okullarında da ticaret yapılıyor.

Üstelik 50-60 kişilik tıklım tıkış dolu, havasız sınıflar için bu kadar kendi cebinden feragat ediyor veliler.

Bu sorun yeni bir mevzu değil yıllardır var, acaba hiçbir okul müdürü ceza aldı mı? Herhangi bir okula velilerden haksız yere para talep edildiği için ceza kesildi mi?

Okulların denetlemelerine bu konu dahil mi? Ya da ilimizde ki bu durum adına, il milli eğitim müdürü ve ilçe milli eğitim müdürleri ilgilenecek mi soruşturacak mı?

Tekrar etme ihtiyacı duyuyorum, her öğrenci velisi MEB okullarına kendi bütçesine göre yardımda bulunmalıdır. Buna kimsenin itirazı yoktur, taşın altına elini koymaktır. Lakin okul yöneticileri taşları komple velilerin üzerlerine yıkmış vaziyette çığrından çıkmışlardır.

Tüm masrafları velilerin karşılaması sosyal devlet ilkesine aykırıdır.

Denetleme ve soruşturma şart olmuştur. Maalesef başımızda çoban olmadan sağa sola savrulan bir toplumuz biz.                                                                                                            

KİTAP ÖNERİSİ: GRİGORİY PETROV – Beyaz Zambaklar Ülkesinde