EL CEZERİ VE SERGİSİ

Fizikçi, bilim insanı İsmail bin er rezzâz el cezeri… 12. Yüzyılda yaşamış Müslüman alim mucit ve mühendistir.

Şu sıralar Diyarbakır keçi burcunda yaptığı makinelerin sergisi bulunmaktadır.

Artuklular döneminde Diyarbakır da yaşamış olup Artuklu sarayının baş mühendisi olarak görev yapmıştır.

12. Yy. da ilk robot fikrini tasarlayan, geliştiren, uygulamaya koyan dahi, Avrupalılar tarafından bile sibernetiğin ve matrisin ustası diye anılır.

Kendi döneminin büyük ihtiyaçlarında olan mumlu saatler, su saatleri, otomatik su makineleri saz çalan robotlar, kilit mekanizmaları, Anadolu da ilk fıskiye düzenekleri ve birçok farklı icadın yapımcısıdır.

Üstelik yararlandığı tek materyal kafasıydı. Teknoloji yok, imkanlar kısıtlı, projeleri hazırlayacak autocad programını bırakın bilgisayar yok.

Bir makineyi tasarlayıp hayata geçirmek aylar yıllar alıyor.

Aşağıdaki resimde gördüğünüz 4 kepçeli, etkileşimli su kaldırma düzeneği:

Su yükseltme düzenekleri tarım alanlarını sulayabilmek içindi. Cezeri su yükseltmek için önce hayvan gücünden sonraları suyun kendi kuvvetinden istifade etmiştir.

Bugün kullandığımız su sebillerinin ilk örneklerini saray için tasarlamıştır.

Meşrubat ve su dolduran çocuk heykeli tarzındaki robotlar döneminde çok ses getirmiştir.

Yapıtları El Cezeri’nin Kitabü-l Hiyel isimli eserinde ayrıntılı ve resimli olarak yer almaktadır.

Eğlence amaçlı kullanılan çeşitli otomatlar, abdest almak için kullanılan çeşitli otomatlar, kan alma tekneleri, açıölçerler, kullanılan tekniklerle (hava, boşluk ve denge prensipleri)

‘ben teknikçiyim bana ne hava durumundan’ dememiş. Ay’ın evrelerinin tespiti için astronomi ile de ilgilenmiştir. Burçların tasviri de kitabında mevcuttu.

Tıpkı Osmanlı öncesi, Osmanlı dönemi bilim insanları hatta Osmanlı padişahlarında da gördüğümüz fen, matematik, astronomi, kuran hafızlığı, kendi ana dilleri harici

4-5 dile hakim olma, herhangi bir zanaatla uğraşmak, yani tek alan uzmanlığıyla yetinmemek. Aynı özellikleri Cezeride de görüyoruz.

Beyninin tüm odacıklarını faaliyete geçirerek kullananlardan Cezeri de.

El Cezeri’yi 1800 lü yıllarda ilk önce Avrupalılar tanımış. (şaşırdık mı _hayır) Eserini ilk tanıtan da Prof. Elihard Wiedem.

Cezeri’nin araç ve makineleri hakkında çok sayıda makale yazmıştır. Eserinin Rönesans öncesi ortaçağdan günümüze intikal edebilen en önemli mühendislik kitabı olduğunu hem batılılar hem de İslam dünyasınca anlaşılmıştır.

       İngiltere ve Fransa başta olmak üzere çeşitli dünya müzelerinde eserlerinin tasvirleri bulunmaktadır. El yazmalarının 5 adedi de Topkapı sarayındadır.

Cizre ulu caminin meşhur kapı tokmakları, Diyarbakır ulu caminin avlusundaki güneş saati Cezeri’nin eseridir.

Baykar tarafından geliştirilen Türkiye’nin ilk uçan arabasına da Cezeri adı verildi. Hâlâ açık olan sergi de mevcuttur.

Yalnız uçan aracın cezeri’nin çizimleriyle bir alakası yoktur. Kendisini onurlandırmak için isim verilmiş olup El cezeri’ye ait sergiye konulmuştur.

Bu arada sergide ki otomatların heykellerini ve düzeneklerini projelendiren Durmuş Çalışkan bu işe 15 yılını vermiş olup İstanbul El Cezeri müzesini kuran isimdir.

Cezeri’nin teknikleriyle hayata geçen otomatlardan 25 tanesi Diyarbakırda ki sergiye getirilmiştir.

El cezeri’nin kökeni ile ilgili dipnot eklemek isterim. Bazı kaynaklarda Cezeri’nin Türk olduğu (İslamlaşan türkler maalesef arap adlarını tercih ettiler diyerek),

Bazı kaynaklar da Cizre de doğduğundan ötürü aslen Kürt olduğunu,

Bazı kaynaklar da Arap olduğunu iddia eder.

Ne mutlu Cezeri’ye 3 ulus birden sahip çıkıyor. Ne fark eder ki ırkı.

İnsanlığa katkı sağlayıp üretken olduktan sonra. Yüzyıllar sonra bile buluşlarınızdan söz edildikten sonra kökeniniz ne kadar önemli…

 

KİTAP ÖNERİSİ:  CEZMİ ERSÖZ - JİYAN FERMANEK TE HEYE?