NEFSİN 7 MERTEBESİ
Çok şükür onca hadiseden sonra huzurlu ve birçoğumuzun Allah’a odaklandığı bir aya vardık.
Nefis ve mertebelerini konu edinmek istedim. Nedir nefis?
Türkçeye insan iradesi ve kişinin zaafları olarak çevrilebilir.
Tasavvufçulara göre; kötü huy, uygunsuz arzuların bütünü, günaha, etik olmayan davranışlara sebebiyet veren içerimizdeki dürtülerdir.
Kabul görmeyen ve de başkalarına zarar veren icrââtlerimizden sakınmak için İslam ve tasavvuf nefsi köreltmenin reçetelerini verirler.
Birçok bilgin ve tasavvufçu nefis mertebeleri diye adlandırdıkları yollardan geçerek içindeki şeytanı öldürmüştür. İbnül arabi, bedüzzaman saidi nursi, tapduk emre, yunus emre vs…
Bu mertebeler nelerdir nasıl uygulanır:
Nefisin 7 mertebesi vardır;
Nefs-i emmare: keyfine, zevkine, günaha düşkün olan, isyankar nefistir. Güdüleri törpülenmemiş iç hal olarak barbar bir yapıdadır.
Nefs-i levvame: nefsi emmaresinin farkında olup onu bastırmak adına gayret gösterenler nefsi levvameye doğru yol alırlar. Levvame; Allâh’ın emir ve yasaklarına karşı gösterdiği ihmâl ve kusurlardan pişmanlık duyarak kendisini şiddetle kınayan nefistir.
Günahlara üzülüp sevaplara sevinecek kadar toydur hâlâ.
Nefs-i mülhime: 3. Mertebeye varan nefis, içindeki şeytanla sürekli savaş halinde olan nefistir. Yavaş yavaş halk nazarının etkisinden çıkıp Hak katındaki yerinin endişesini taşır.
Nefs-i mutmainne: Manevi hastalıklardan kurtulmuş, hakîkî ve kuvvetli bir iman ile de huzura kavuşmuş nefistir. şüphe ve tereddütlerden arınmış, her an şükür ve senâ hâlindedir. Ama yolculuk tamamlanmamıştır.
Nefs-i razıyye: (bazı kaynaklarda Radıye de denir) Daima Hakk’a yönelmek suretiyle Allâh ile beraber olma şuuruna erişmiş,
tüm eylemlerinde yeme içme, konuşma, hareket etme gibi günlük hususları yerine getirirken bile Allah’ı sıfatlarıyla zikreden nefistir.
Nefs-i merdıyye: üzerine düşen tüm vazifeleri yerine getirdikten sonra Allah’ın da kendisinden razı olduğu nefistir.
Zira sadece kulun Allah’a tüm benliğiyle yönelmesi değil Rab’ında kuldan razı olduğu takdirde gelinen nefistir.
Tapduk Emre’nin farkında olmadığı bir huyu yüzünden yıllarca merdiyye kapısında beklediği söylenir.
Nefs-i kamile: saf, berrak, ulvî ve olgun nefistir. Tüm dünyevi hırslardan arınmış bu makama erişmiş müminlerin her hallerinin ibadet sayıldığı söylenir. Son basamaktır.
Tasavvuf ilminde bu basamakların her biri bir kapı olarak görülür.
Her kapının bir zikri vardır.
Emmare’nin zikri yani esması ‘ ilahe illallah’ tır.
Levvame’nin zikri ‘Allah’ tır.
Mülhimme’nin zikri ‘Hu’
Mutmain’in zikri ‘ Hay’
Raziyye’nin zikri ‘Hak’
Marziye’nin zikri ‘Kayyum’
Kamile’nin zikri ‘Kahhar’dır.
Kendi nefsini soyut âlemini terbiyeye çekmeye gönül veren kişiler, düzgün ahlaka ve toplumun kurallarına uymakla beraber bu zikirleri ibadet halindeyken karanlık ortamda çekerler.
Gün içinde de ne işle uğraşırlarsa uğraşınlar hangi aşamadalarsa o kapının zikrini dillerinden ve kalplerinden düşürmezler.
Takii basamak atlandığı rüyalara girene kadar.
Son basamağa ulaşmanın ancak evliyalara nasip olduğu söylenir.
Birçok islam bilgininin çeşitli aşamaları geçerken aylarca yıllarca bekledikleri söylenir.
Bazen çok istersin ama kalben ve aklen kendini veremezsin. Bazen bilmediğin ya da başa çıkamadığın dikenli huyun Allah’la arana set çeker. Bazen her şey tamamdır, Öfkeni törpüleyemezsin. Bazen dilin söyler için onaylamaz velhasıli kelam kolay iş değildir. Kamil mümin mertebesi.
Zira bu şehir yaşantısında bunca dünyalık işle uğraşırken, bunca somut ve fani dertlerimiz varken biz ritüelleri uygularsak bile son basamağa geleceğimiz şüphelidir.
Bugün geldiğimiz nokta ortam ve yaşam biçiminin Allah’la iletişimimizi bile sekteye uğrattığını düşünüyorum.
Huşu içerisinde (hiçbir şey düşünmeden sadece ibadete odaklanarak) bir namaz kılmak bile nasip olamıyor çoğu zaman.
Yine de hırssız nefislerden kısmen de olsa arınmış bir ruh için gayret etmek bile inanıyorum ki Allah nazarında değerlidir.
HAYIRLI RAMAZANLAR.