ÖĞRETMEN OLMA SORUNSALI
Bir ülkede eğitimin iyi mi kötü mü olduğuna karar vermek için; önce iyi bir eğitimin paralı mı? Parasız mı? Olduğuna bakılmalı. Sonra öğretmen maaşlarına bakılmalı.
Bizde gerçek anlamda hijyenik şartlarda, eğitim almak isteyenler özel okullarda, özel kurslarda olduğuna göre eğitim paralı.
E öğretmen maaşları da yerlerde olduğuna göre eğitimin kalitesini varın siz düşünün.
Dr. Hakim, savcı, mühendis, teknisyen, pilot, hemşire, kimyacı yetiştirenler öğretmenler ama vasat koşullarda değersiz görülenler yine öğretmenler.
Ön lisans (2 yıllık bölümler) elektrik, bilgisayar, sağlık bölümlerden mezun olan teknisyenlerin maaşı öğretmen maaşı ile aynı. Burada bir tezatlık bir haksızlık yok mu?
Yeni durumlar da değil yıllardır böyle. Hastanelerin ve birçok devlet kurumunun temizlik ve destek personellerinin aldığı maaş öğretmen maaşlarından sadece 1.000 TL. aşağıda (kadrolu olup 15 yılı aşanların maaşları öğretmen maaşını geçiyor)
Bu nasıl bir dağılım, nasıl hesaplama. Bunca yıldır herhangi bir bakan, siyasetçi, bu tutarsızlığı görmedi mi?
Şu maaş dağılım noktasında kişilerin aldığı tezlere, bölümüne, okunan yıl sayısına göre farklı meslek gruplarıyla kıyaslayıp istatistik çalışması yürütüp
maaşlarda gelir adaletsizliğini ortadan kaldıralım diye hiç kimse düşünmüyor mu yani.
Düşünülseydi 2 yıllık mezunlar kendilerini yetiştiren öğretmenden daha fazla ödenek almazdı.
Niyetim, teknik personellerin ya da destek personellerinin aldıkları maaş fazla bunu hak etmiyorlar bağlamında değil tabi ki.
Ne yazık ki ülkemizde tüm sektörlerde kimsenin aldığı aylık ay sonuna yetişmiyor artık onu biliyoruz.
Öğretmenlere neden üvey evlat muamelesi yapılıyor onu merak etmekteyiz.
Örneğin; Belediye, karayolları vs… birçok kurumun aylık market harcaması kartları mevcut (bölge – il veya kuruma göre değişiyor) devlet tarafından verilen.
Öğretmenlere bu imkân tanınmıyor. Yine bazı devlet kurumlarının avukatlarına, aşçısına, destek personeline yıl sonunda ikramiye adı altında + 1 maaş kadar ödenek veriliyor.
Ama zavallı MEB personeli bundan da faydalanamıyor.
MEB deki avantaj gibi görünen aslında avantaj olmayan, hediye ya da ekstra olmayan hangi ödenekler var?
Ek ders ücreti uygulaması birde DYK (destekleme ve yetiştirme kursları) kurslarından aldıkları ücret eğer katılırlarsa öğretmenler.
Hafta sonu dinlenmeleri gerekirken tekrar okula gidip saatlerce ayakta ders anlatacaklar ancak öyle maaşlarının sıfırlarını azıcık yukarıya çekebilsinler.
Ağlamayana mama yok. Lakin öğretmenlerin ağlaması yetmiyor.
Milli eğitim bakanlığının da ağlaması lazım öğretmenlere hakkaniyetli bir gelir sağlamak için.
Bu günkü milli eğitim bakanı değil sadece, bundan önceki de, ondan önceki milli eğitim bakanı da kendi personelleri için elle tutulur,
gözle görülür gelir artırımı tasarlamadı hayata geçirmedi. Oysaki bu da eğitime dair bir konu.
Bu ülkede devlet öğretmenine değer vermiyor algısı mevcut ve yerleşti.
Zannımca gençlere öğretmenlik okumayıverin telkini veriyorlar. Çünkü atama mevzuda bir kaos.
Her sene mezun öğretmen yığınla çoğalıyor. Üstelik öğretmen açığı da oldukça fazla özellikle bizim bölgemizde.
Batıda ki illerde sınıf mevcutları 25 – 30 olabilir. Ama güneydoğunun büyük şehirlerinde 45 altında sınıf mevcudu yok.
Bu neye işaret okul ve öğretmen açığına…
Okul yapılacak öğretmen atanacak, devlete yük ve masraf. Ekonomik problemler her zaman ki gibi devrede.
Sağdaki soldaki masraf ve giderlerden kıssak da MEB’e yatırım yapsak diye öneride bulunacak siyasetçi aranıyor.
Başka bir örnekler devam edeyim. Diyarbakır Mevlana ortaokuluna 2 yıl önce yeni bina yapıldı. Eğitim hayatına başlayalı 2 yıl oldu. Hâlâ sınıflarda akıllı tahta yok.
MEB 2 yıldır akıllı tahta gönderecek de gönderecek.
Hal ve durumlar böyleyken uzman öğretmenlik projesi ortaya atıldı.
Bir miktar zam yapılacak diye öğretmenlere eğitim, ders, sınav dayatıldı.
Projenin özüne karşı değil bilinçli olanlar. Sıkıntı ve rahatsızlık yapılacak olan zamma uzmanlık sınavını endekslemek.
Evet eğitim adına yenilikçi bir uygulama olur ancak sınavı geçersen “sana maaş zammı veririm” algısı yıpratıcı ve üzücü.
Bundan sonra böylemi olacak askeri personele bilumum kurumlarda ki memur ve işçilere, her zam yapıldığında tüm sektör çalışanlar sınava mı tabi tutulacak.
Haa yok onlara yapmayacağız diyorsanız o vakit gariban öğretmenden ne istiyorsunuz.
Ve bugün birçok ilde birçok öğretmen iş bırakma kararı aldı bakalım sonuçları neler olacak?
Daha bitmedi ideali öğretmen olmak olan eğitim fakültesi bitiren ancak yıllarca atanamayınca mecbur devlet kurumlarında düz memur olarak çalışan binlerce kişi (öğretmen) mevcut.
Onlarda MEB ‘e geçmek kendi mesleklerini icra etmek istiyorlar. 2012 yılında çıkarılan atama ve yer değiştirme yönetmelik değişikliği ile mağdur olmuş bir
kesim öğretmen topluluğu memurluktan öğretmenliğe geçiş yapmak istiyor.
Eğer öğretmenliğe geçiş yapabilirse onlardan boşalan kadrolara da, üniversite mezunu sırada atama bekleyen memur adayları yerleşmiş olur.
Zincirinin bir halkasının tamiri yanındaki halkayı da rahatlatır.
Bir nebze iç sorunlara yönelmenin, eğitim ve sağlığı ayaklandırmanın tam vaktidir.