POZİTİF AYRIMCILIK
Pozitif ayrımcılık; özünde sağlam-tam insanlarla eksik-engelli kimselerin haklarını eşitlemek adına kurulan sistem. Yaşlı, kadın, çocuk, engelli gibi belirli bir zümreye hayatın bazı alanlarında tanınan ayrıcalıklar.
Yıllar önce Avrupa da görülen kölelik, zencileri dışlama, Çinlileri dışlama, Yahudilerin hakir görülmesi gibi barbarca geçen birkaç yüzyıldan sonra insanlık basamaklarını tırmananlar tarafından geliştirilmiş bir uygulamadır pozitif ayrımcılık.
Şöyle düşünebilirsiniz, tüm akımlar, medeniyet ihtilalleri, önce Avrupa da ya da ABD de doğuyor sonra bizde taklit ediyoruz. Aslında durum öyle değil. Kirli geçmiş, cahillik, barbarlık, karanlıklar, onlardaydı sorun varsa çözüm aranır.
Bizim ülkemizde pozitif ayrımcılığı kadın-çocuk-engelli ekseninde kullandık ve kullanmaya devam ediyoruz.
Tehlike anında önce kadın ve çocuklar kurtarılır. Memur ve işçi alımlarında engelli kimseler hayata tutunsun diye kadro açılır.
Umumi yollara tekerlekli sandalyelilerin geçebileceği alanlar yapılır vs.
Pozitif ayrımcılık bile hayatla ve kendiyle barışamamış olanları rahatsız ediyor. Örneğin; “neden bizim branşımızdan 10 kişi atanıyor da, özürlü grubundan 30 kişi atanıyor” gibi…
Bir kesim, pozitif ayrımcılığın görünen faydaları var ama perde arkasında zararları mevcut, birçok insanın hakkı yeniyor deniliyor ve ara ara tartışılıyor.
Üniversitedeyken edebiyat vizesinde, üst sınıflardan (o dersten kalmış) engelli birini gördüm. Alt kademelerle sınava girecek ve 3. Senesiymiş o an içimde dersin hocasına bir kin bir öfke…
Sonra sınav bitiminde hocaya “bu çocuğu 3 defa dersten bırakıp nasıl rahat uyudunuz?” diye sorma cesaretinde bulundum. Pozitif de olsa ayrımcılık yapmıyormuş.
Benim hakkımı yeseymiş ben ayaklanırmışım, ayrıca bu hassasiyetle de çok yaşamazmışım.
Benim hakkım bir tekerlekli sandalyeliye verilebilir, helal olsun. Pozitif ayrımcılığın aksi: Allah vurmuş zaten bir de, biz vuralım dır.
Zaten toplum olarak alıştık belli zümrelere ayrıcalık tanınmasına üstelik pozitif değil negatif. Hasta ve yaşlılara tanınan ayrıcalık bizi sarsar mı?
Yürüyemeyen, görmeyen, kuru ekmeğe muhtaç olana varsın destek olunsun.
Feministlerimiz pozitif ayrımcılığın her alanda uygulanmasından yana anayasanın 10. Maddesinde geçen ‘ kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir, devlet bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür.’ Maddesini yeterli bulmuyorlar.
Kamu hizmetine girişte, görevde yükselmede ve de siyasette kadınlara kota uygulaması hayata geçirilmelidir diye öneride bulunuyorlar.
Kota uygulaması: kamu hizmetine girmede veya yükselmede adaylardan aynı özelliklere sahip olanlar arasında, kadınlara belli oranda mesleki puan ayrıcalığı verilirse erkeklerle ancak ancak eşitlik sağlanır.
Toparlayacak olursak pozitif ayrımcılık eşitsizlik değildir. Geride kalanların öndekilere yetişebilme şansıdır.