"ÇİZMELERİMİ ÇIKARAYIM MI? SEDYE KİRLENMESİN."

Bir yanık kömür kokusu sardı etrafı.

Soma yüreğimizi dağladı.

Soma’nın emekçi şehitleri gittiler.

Onlarca dullar, yetimler bıraktılar.

Ve bir hüzün çöktü, baharın yeşilliği siyaha büründü.

Musibetler afetler aslında birer ikazdır hepimiz için.

Ders almamız gereken ikazlar(!)

Türkiye bu acıyı üç günlük yas ilan ederek paylaşıyor.

Cami minarelerinde onbinlerce sela okundu.

Yas var, ülkemde kardeşim yas var!

Soma yüreğimizi dağladı.

Bu duygular bugün biz bütün Türkiyelilerin yüreğinde acı bir derinlikte ortaklaşa paylaşmamız gereken duygulardır.

Rabbim bu duyguları bir daha bizlere yaşatmasın!

Siyaset farklı düşünceler üzerinde inşa edilmiş bir olgu olsa da, bir ülkede siyasetin mahkûm olduğu tek şey acıları ve sevinçleri ortaklaşa paylaşmasıdır elbet.

Ama olmuyor, öyle olmuyor bizde nedense(!)

Acılarımızda bile ayrıştığımız bir zamanı yaşıyoruz!

Basınımız medyamız ayrı tellerde.

Olmuş bir musibetten ne kâr elde edebilirim gibi bir algı var ortalıkta.

Ahlak dışı.

İnsanlık dışı.

Ölüsüne ağlayanlardan, utanmayan insanlar var(!)

Türkiye kamplaşmayı klikleşmeyi arttık yadırgamıyor!

Dilimlenmiş bir karpuz gibi duruyor ortada.

Yüreği yanan insanların yanında, ölüme sevinenler var.

Soma’lı yaralı işçi ülkeyi teskin etmek için söylüyor sanki!

“Çizmelerimi çıkarayım mı? Sedye kirlenmesin.”

Kirlenen duygulara bir mesajdır bu söz aslında.

Bir yanık kömür kokusu sardı etrafı.

Soma yüreğimizi dağladı.

NOT: Şehadete eren emekçi kardeşlerimize, Cenab-i Hak’tan rahmet, yaralılara acil şifalar ve yakınlarına Sabr-i Cemil niyaz ederim.