“TÜRKİYE MÜSLÜMAN’DIR VE MÜSLÜMAN KALACAKTIR?” (IV)

Sevgili okurlar.. Sohbet serimiz, aynı minval üzerine devam ediyor.. Dünkü sohbetin son faslında, şöyle bir analizde bulunmuştuk.. Ve demiştik ki;  “Seçim sath-ı mailine giren Türkiye’de nerdeyse her siyasetçi olur-olmadık yerde kürsüye çıkıp millete çok önemli vaatlerde bulunuyorlar.  Biz de diyoruz ki mademki dile getirdiğiniz bu vaatlerin düşüncesine sahip idiniz, niye daha önceden bu milletle, hasbıhal içerisinde olmadınız? Ona kendinizi anlatmadınız da şimdi; “laf olsun torba dolsun” misali  bol keseden atıp tutuyorsunuz.. Kim inanır size!

***

Aynen de öyle! Açık ve net ifade etmem gerekirse, seçim sath-ı mailine girildiği bir zaman dilimi içerisinde verilen bu sözlerin zerresine dahi şahsen ben, inanmıyorum ve güvenmiyorum.. Ki, vaatler “suya yazılan yazı” misali.. Tarih örneklerle dolu.. Millet bunları yaşamıştır. 1920’lerden ta günümüze dek… Milli mücadele kahramanlarının vermiş olduğu mücadelede birileri çıkıp, “dinimiz hak dindir, tevhit dinidir, ona sımsıkı sarılmamız lazım” demelerine rağmen, geçen zaman dilimi içerisinde tam tersine 1924’ten 1950’lere kadar CHP anlayışının İslamiyet’e karşı yapmış olduğu kirli oyunlar araştırıldığında, tarih sayfalarında herkes, ders-i ibret hadiselere rastlayabilir.

***

Sevgili okurlar… Hep ifade ediyorum.. Ki bir kez daha tekraren ifade ediyorum.. Ve diyorum ki; Türkiye’deki mevcut “Liberal Demokrasiyi” önemseyen sistem, Türkiye’ye yıllardan beridir, telafisi mümkün olmayan “ağır bedeller” faturalandırılarak, ödetmiştir.. Bu hakikat hiçbir zaman inkâr edilemezdir…

***

Demiştik ya;

Bağlı bulunduğumuz yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim, ümmetin ittihadını, birlikteliğini, kardeşliğini birbiriyle pekiştirme gerçeğini vurgulayarak bize bildirmektedir…

Keza aynı tarzda tıpkı “Âl-i İmran” suresinin 103. Ayetinin meali paralelinde bir de Hadis-i Şerif’ten getirilen örnekle, dikkatleri çekmiştik… Müminler birbiriyle taşları kenetlenmiş bir duvar gibidir.. Sarsılmayı kabul etmez..

***

Yani, “vatanın bölünmez bütünlüğü” payidar olacaktır.. Çünkü, tefrikaya, bölünmeye, ayrılmaya yönelik “Demokrasi”  adı altında siyasetin ortaya koyduğu oyunlar, yıllardan beri milletimize “sağ gösterilip, sol vurulmuştur?”.. Samimiyetten, ihlâstan uzak olunmuştur… Ortaya konulan sinsi ve kirli oyunlarla, milleti birbirine kırdırtarak, bölük pörçük hale getirmiştir.  Şia’sından tut PKK’sına kadar, PKK’sından tut bilmem daha nerelere kadar… İran yanlısı Hizip oyunlarına kadar... DEAŞ’a kadar…

***

Ve daha sayamadığımız nice örgütler.. Yani, Vs. vs…. İşte tüm bu kirli oyunlar mevcutken hala da siyasilerimiz “iki yüzlü” politikanın peşinde koşuyorlar.. Her biri bir taraftan nara atıyor ve Türkiye’nin seçim sath-ı mailine girmesiyle birlikte ağzından çıkanı kulağı duymuyorcasına, kendilerine has sözde vaatlerde bulunup, konuşuyorlar.

***

Hal böyleyken “Koyun can derdinde, kasap et derdinde” misaliyle bu millet ekonomiksel sıkıntıdan tutun da ailelerin birbirinden çözülüp, yıpranıp, parçalanıp, yok olma tehlikesine kadar…  Toplumsal bir milli ahlak çürümüşlüğü başını almış yürüyor.. Bugüne kadar halkın ustaca dinden uzaklaştırılması gibi gizli planların varlığı, son yüz yılın ağır faturası olmuştur…

***

Ne hazindir ki,  AK Parti’nin son dönemlerinde ürkütücü bazı gelişmeler yaşanıyor… Tespitlerimiz mevcuttur.  Bir örnek vermek gerekirse;  hani diyorlar ya “iki tane cılk yumurta, birini al diğerine çal” misali mevcut sisteme bağlı particilik sistemi başlı başlına bölücülüktür, patırtıcılıktır..  Toplumu kinle, nefretle birbirinden uzaklaştırıp milli ve manevi değerlerinden “ırak “ tutuyor…

***

Yüzde 99’u Müslüman ve Sünni olan toplumda, şimdi bu seçim sath-ı mailinde hiçbir şey yetmiyormuş gibi bu kez Cemevleri’yle alakalı söylem ve eylemler ortaya çıktı. Alevilerin oylarını almak için nerdeyse partiler birbiriyle yarışıyor.  Peki, samimiler mi; bana göre değil…

***

Bakınız, partisinin meclis grup toplantısında konuşan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli… Hükümetin Alevilerle ilgili attığı adımları desteklediğini belirtirken, Cemevlerinin ibadethane olarak kabul edilmesini istiyor. Ve diyor ki; “Cami ne kadar bizimse cemevi de o kadar bizimdir..”  “Kerameti kendinden” Bahçeli…

***

Siyasi liderler sanırım ne kadar kaygan bir zeminde yürüdüklerinin farkında değiller.

Ağızlarından çıkanı kulakları duymuyor.

Biz Kur’ana bağlıyız. Resulullah (S.A.V)’ın sünnetlerine bağlıyız.

Cemevlerini camilere alternatif göstermek, öyle bir muameleye tabi tutmak, ya da Aleviliği “başka bir dinmiş” gibi göstermek, uygulamak bana göre yanlıştır, batıldır, İslam’da da yeri yoktur.

***

3-5 tane Alevi kardeşlerimizin oylarını almak için fetva arayan siyasilerin yarışa girmeleri bize göre gaflettir ve dalalettir.. Yarınlar için de büyük tehdittir…  Zira hiçbir zaman cemevleri ibadethane olarak görülmez, kabul edilmez.. Bir tek ibadethane vardır; o da Allah’ın evi olan camilerdir… Kur’an kurslarıdır… Cemevlerinde ise resimler asılıyor, müzikler çalınıyor, danslar yapılıyor.  Camilerde böyle bir şey yok. 

***

Seçim meydanlarında boy göstererek toplumun karşısına çıkıp nutuk çeken siyasilerin bu memlekete zerre kadar yararı olmamıştır… Milletin başına birer yük olmuşlar..Adeta tefrika ve bölücülük fitnesinin unsuru haline gelmişlerdir.  Sanki hiç kimse de farkında değil. 

***

Bahçeli, Alevilerin temel talepleri konusunda önemli bir çıkış yaptı. Cemevlerini ibadethane olarak vurgulayan Bahçeli, “Şayet Alevi kardeşlerimiz cemevini ibadethane görüyorsa ki öyledir, bize düşen buna saygı duymak ve peşin hükümlerin ambargosundan kurtularak yapıcı ve destekleyici bir tavır almaktır. Bunda çekinecek, tereddüt edecek, endişeye kapılacak hiçbir şey olamayacaktır” ifadelerini kullandı.

* * *

Sevgili okurlar.

Kamuoyu adına Bahçeli’ye sormak istiyorum…

Sayın Bahçeli!

Görünen o ki, siz kıblenizi, pusulanızı nerdeyse şaşırmış durumdasınız.

Eğer AK Parti, sizin varlığınızla kendilerine zerre kadar bir katkı sağladığını düşünüyorsa bize göre çok yanlıştır?

Zira siz bir lider olarak bugüne kadar partiye herhangi bir artış kaydetmemişsiniz, hep kaygan zeminler üzerinde yürümüşsünüz… Şimdi de cemevleriyle camileri bir tutuyor, ona göre tanım getirmeye çalışıyorsunuz…

***

Siz değil miydiniz 1999’da üçlü koalisyon döneminde Ecevit’le birleşerek başörtüsüne hasım kesilen… Siz ve CHP anlayışı, Merve Kavakçı’nın Milletvekili olarak seçilmiş olduğu halde meclisin içerisinde kovmadınız mı? “Atın bu kadını dışarı” diyen Ecevit’i desteklemedin mi? Hep birlikte ayağa kalkıp, genç kadına hücum etmediniz mi?

***

Kaldı ki siz İstanbul Milletvekili Nazif Okumuş’un eliyle MHP’den Antalya milletvekili olarak seçilen bir hanımefendinin başını açtırmadınız mı? Bize göre yanlış konuşuyorsunuz.  Bir siyasi liderin böylesine çelişkili adım atması, rastgele havaya uygun konuşması isabetli olmadığı gibi, siyasetin temel ruhuna da uygun değil…

* * *

Bir de ABD’deki Kemal Kılıçdaroğlu’nun hal-i vaziyetine bakalım.

Ajanslara gezisiyle ilgili düşen haber şöyle…

CHP Lideri Kılıçdaroğlu Boston’da bilim insanları ve Türk öğrencilerle görüştü. MIT ve KOCH Kanser Enstitüsünü ziyaret eden Kılıçdaroğlu, “demokrasinin olduğu yerde bilimin de geliştiğine” dikkat çekti.

Türk öğrencileri dinleyen CHP lideri, öncelikle Türkiye’deki üniversitelerin nitelik sorununun çözülmesi gerektiğini belirtti ve ekledi.

“Siyaset kısır tartışma içerisinde, para bilime değil betona gömülüyor…”

***

Bakınız, Sayın Kılıçdaroğlu nasıl da incileri döküyor?

İbretlik bir hal?

Ne kadar haktan, hukuktan, demokrasiden bahsediyor?

Sormazlar mı, Sayın Kılıçdaroğlu?

1924’ten 1950’lere kadar senin başında bulunduğun partin fiilen iktidardaydı.

Büyük lideriniz (!) İsmet İnönü’ydü.

O dönemin kirliliği, mezalimi, zulmü, edepsizliği, millete kan kusturmalarının hepsi tarih sayfalarına geçmemiş mi?

Her ne kadar, bir asırdır sizin partiniz fiilen iktidara gelmediyse de bugüne kadar, yani 20 yıldan beri iktidarda olan AK Partiye rağmen, yasalar açısından, demokrasi açısından, anayasa açısından her ne hikmetse ise; anlayışınızın egemenliği hâkim.

Sizin getirdiğiniz Kemalist ve laik sekülarist anlayış paralelinde mevcut düzen,  aynı sistemde işliyor.. Yani, sizin düzeninizin idamesi değil midir hal-i hazırdaki işleyiş!?

Hep demokrasi deyip tutturmadınız mı?

Sizin anladığınız bu melez demokrasi bu memlekete neler getirdi, neler götürdü?

Hiç tartmadınız mı?

Hiç özeleştiride bulundunuz mu?

Yok..

Çünkü sizin bu anlayışınızla millet inim inim inliyor.

Siz siyasi liderler de birbirinizle yarışıyorsunuz.

En derin saygı ve sevgilerimle.