AK PARTİ BÜNYESİNDE YENİÇERİ OCAKLARI MI?!

Evet, sevgili okurlar.

Gerçekten Türkiyemiz her gün biraz daha büyük ve derin bir terör belasıyla karşı karşıya kalmaktadır.

Dilimiz dönmüyor ama nerdeyse; “bir alıyor, on veriyor” gibi görünüyor.

Özellikle 1 Kasım seçimlerinin ardından yeniden salt çoğunlukla iktidara gelen AK Parti, “Yeni Türkiye” sloganıyla halkın karşısına çıkmasından sonra!!..

Ama ne yazık ki bu “Yeni Türkiye” sloganı nerdeyse hep eski Türkiye’yi andırıyor ve yaşatıyor.

Hadiselere baktığımızda, büyük bir meçhule doğru giden yeni Türkiye söz konusudur..

Ki bir türlü huzuru ve istikrarı sağlayamıyor.

Partinin bünyesinde kişisel rant peşine düşen ve hiç de AK Partinin ruhunu taşımayan adeta Yeniçeri ocağını simgeleyen bazı komiteler var.

Bu komiteleri oluşturan ve başını çeken, özellikle bizim Güneydoğulu bazı feodal yapıya bağlı ne idüğü belirsiz devşirmelerdir…

Bu komitenin başındaki görünen komiteci başı, bilindiği halde ve hiç de AK Partiyle uzaktan-yakından alakası olmayan, hayat boyu geçmişe yönelik hep bir kanadı paralel saflarında yer almış, iş yapmış, ortak olmuş ve diğer bir kanadı da PKK’nın ortasında yer almıştır.

Ve aynı anlayış hala da devam etmektedir, ama bu kez AK Partinin bünyesinde.

O anlayışla, o zihniyetle hayatını sürdürmüş simalar vardır, şahsiyetler vardır.

Aynı şahsiyetler, diyebiliriz ki 1915’teki Ermeni olaylarının kalıntılarının uzantısı olup, kimlik olarak Müslüman gözüküyorlar ise de.

Amma velâkin kin aynı kindir.

Türkiye’den intikam alma iştihası içerisinde içten ve dıştan gizli odaklarla "işbirliği içerisinde" görünmeleri akıllardan uzak değildir.

Ama tüm bunlara rağmen, her nedense AK Parti değil de AKP’li oldukları halde, zirvedeki AK Partinin kilit noktaları hep baş tacı edip bilinen komite ve komite başı olan kimliklerin elinden yakasını kurtaramıyor.

* * *

Bakınız, sevgili okurlar.

İki gün önce Genelkurmay Başkanlığı, Hakkari’nin Şemdinli İlçesinde 17 teröristin etkisiz hale getirilmesini kamuoyuna ilan etti.

Suriye’de Bahoz Erdal kod adlı Fehman Hüseyin’in öldürülmesiyle ilgili yapılan yayınlar doğrultusunda saldırıya geçen PKK militanları aynı günden itibaren bugüne kadar kaç yerde patlamalar, askere tuzak kurmalar, patlayıcı yüklü kamyonun karakol yakınında park edip sonradan patlatılması….

Van’da, Mardin’de, her nerede olursa olsun…

Yine iki gün içerisinde 10 şehit verildi.

Tarihi hudut komşumuz olan Suriye’nin kuzeyinde PYD isimli PKK’nın yan kuruluşu ABD tarafından ona yasal kimlik verilmesi ve Kuzey Suriye’de bir devlet kurulmasıyla Türkiye’nin hudutlarını zorlayan bu oluşum elbette ki I. Dünya Savaşındaki itilaf devletlerinin, Osmanlının aleyhindeki ittifak harekâtının bir uzantısı olarak telakki etmemek, düşünmemek bize göre gafletin dik alasıdır.

Evet.

Haçlı emperyalistler ile Siyonist gizli teşkilatlar ittifak içerisinde Türkiye’nin de içten satılmış hain komitelerin varlığıyla işbirliği ederek, Türkiye’nin yeni maceralara sürüklenmesi peşinde olduklarından kimsenin kuşkusu olmasın.

Ama tüm bunları dile getirirken, sohbetimizin başında ve hatta başlık olarak kullandığımız “AK PARTİ BÜNYESİNDE YENİÇERİ OCAKLARI MI?” ifadesi bizim bu anlattıklarımızın bir ölçüde ana başlığıdır.

Osmanlının ilk dönemlerinde devlet bünyesine yerleşen yabancı Hıristiyan çocukları "beslenip büyütüldü.."

Nihayetinde, Osmanlının başına bela oldular…

1826’da Sultan II. Mahmud tarafından bu belalı Yeniçerileri devletin bünyesinden atılabilinmiştir..

Devlet sapasağlam yeni bir zemine oturttulmuşsa da devletin temeline kökleşen yanlış ve batıl ideolojiler, dışa bağımlı mihrakların varlığı neticesinde devlet oldukça izmihlale-yok olmaya doğru yürümüştür.

Zira bataklığın içinde görünen bakteriler devleti elbette ki sağlam bir zemine oturtturmamaya gayret etmişlerdir.

* * *

Evet, sevgili okurlar.

“AK Parti bünyesinde Yeniçeri ocakları mı?” dedik.

Bilindiği üzere Yeniçeri ocaklarının oluşumu tarihte yazıldığı gibi ya Orhan Gazi veyahut da I. Murad tarafından 8-18 yaşları arasındaki Hıristiyan çocukları getirilip devletin bünyesinde yetiştirip büyütülmüş..

Okutularak, iş güç sahibi edilerek ordunun bünyesinde bir güç olarak kullanılmış..

Padişahların koruyucu gücü olarak devleti temsil etmişler…

Devlette önemli mevkilere gelerek söz sahibi olmuşlardır.

17. yüzyıldan itibaren Müslümanlardan da "Acemi Ocağı’na" alım yapılmaya başlandı ise de…

Sultan II. Mahmud’a kadar devam etti…

Sultan II. Mahmud’un son derece zekâ gücüne sahip bir devlet adamı olduğu kuşkusuz bir gerçektir.

1808’li yıllardan 1839’lu yıllara kadar devlet bu tür yabancı unsurlarla sarsılmaya başladı…

Ve nihayetinde Sultan II. Mahmud bunları fark etti..

Devletin içerisine sızmış bu "şer güçlerine" karşı mücadele başlattı..

Ama heyhat!

Ne yazık ki 1839-1840’larda devletin bünyesine yerleşmiş batıya bağlı gizli mason komitelerin varlığından devleti kurtaramamıştır.

Devlet “Tanzimat Fermanı” adı altında bazı yeni Reformlara girmiştir..

Ve bu gidişat; 1909’lara kadar devam etmiştir.

II. Meşrutiyet’in kuruluşundan tam bir sene sonra Sultan Abdülhamit hakkında delilik hastalığı isnadıyla fetva çıkarılmış ve 33 senelik bir padişah tahttan indirilmiştir.

Ve I. Dünya Savaşı devletin başına çöktürüldü.

Tabii tarihin hepsini buraya yazacak değiliz.

Zira her şey aşikârdır.

* * *

Bugünümüze kadar!…

Bugün, tıpkı Yeniçeri ocaklarına benzeyen Doğu ve Güneydoğu’daki bazı devşirme ve feodal yapıya bağlı komiteler var..

Devlet, AK Partinin elinde olduğu halde bu PKK zihniyetli insanlar ne hazindir ki, partinin bünyesinden bir türlü uzaklaştırılamıyor.

Siirt’te, Van’da, Diyarbakır’da…

Devletin bazı önemli kurum ve kuruluşlarının başındakilere diş gıcırdatıyor, diş biliyor ve “Seni buradan atarım” tehditleri yağdırılıyor…

Maalesef, kilit noktadaki bu bürokratlar isteseler bile adilane bir şekilde görev yapamayacak kadar acizlik içerisine giriyorlar.

İşte Osmanlı devletinin izmihlal-yok olma-çöküşe doğru gitmesinin başlangıcı devletin bünyesine yerleşen devşirmeler yüzündendir…

Yeniçeri Ocaklarının varlığıyla başlamıştır; Osmanlının çöküşü!..

İttihat Terakki Cemiyetini oluşturan Yahudi asıllı Emanuel Karasu’ların ve Ermeni Aramların ve Bogos Nubarların işbirliğiyle Osmanlının varlığı sonlandırılmıştır…

Dilimiz dönmüyor ama ne yazık ki aynı o uzantı günümüzde de varlığını sürdürmektedir.

Nitekim, devlet ve ülke her gün biraz daha izmihlalin uçurum kenarına doğru itiliyor.

Özellikle bu coğrafyadaki nice kimliklerin birçok yönüyle PKK zihniyetine bağlı olup, bugün AK Partinin bünyesinde kilit noktayı ele geçirip söz sahibi olmuşlardır..

Ki bunu, bilmeyen yoktur.

Bölgede feodal yapının da PKK terör örgütüyle işbirliği içerisinde olduğu tartışılmazdır..

Bu feodal yapının bir kolu devşirme ne idüğü belirsiz insanlarla beraber ortak işbirliği yaparak TBMM’ne girebilmişlerdir…

Bölgede bir yönüyle halkın huzurunu bozarak, PKK tehdidiyle halkı korkutarak iş yapan nice ihanet şebekelerinin varlığı da kimsenin aklından uzak değildir.

Kamuoyu sorar.

Bu iş nereye kadar gidecek?

Bazı köy muhtarları bünyesinde PKK tehdidini oluşturarak, halkın üzerine saldırarmaktadır…

Seçim sandıklarının hâkimiyetini ele geçirip yüzde 90’a kadar çıkan oyların hepsinin HDP’ye gitmesi, söylediklerimizin bariz bir delilidir.

AK Parti bölgede ne yazık ki gerçek manada AK Parti ruhunu taşıyan insanlardan fersah fersah uzak durmuştur..

Ne idüğü belirsiz, birçok yönüyle feodal yapıya sahip zorba PKK terör örgütüyle işbirliği içinde olanlarla zamanını geçiriyorsa da fakat gün gelir bunun nedamet faturasını da kimse ödeyemeyecektir.

En derin saygı ve sevgilerimle.