BAŞKANLIK, ANAYASA, MEVZUAT VE ZİHİN HÂKİMİYETİ!
Evet, sevgili okurlar.
Cumhurbaşkanı
Sayın Erdoğan, dün Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde Kaymakamlara hitap ederken,
yine çarpıcı tarihi gerçekleri dile getirdi.
Gerçekten,
78 milyon Türkiye insanının böylesine ifadelerle aydınlatılması, Cumhurbaşkanının
ne kadar ileri düşünceli bir insan olduğunu bir kez daha gözler önüne
sermiştir.
Türkiye,
her şeyden evvel kendini yenilemeye muhtaçtır.
Yine
Cumhurbaşkanının ifadesine dayanarak bunu söylüyoruz.
“Kamu
yönetimi reformlarının son 200 yıldır gündemden hiç düşmediğini, Cumhuriyet
döneminde de aynı arayışın kesintisiz şekilde devam ettiğini, Türkiye'nin son
13 yılının bu bakımdan çok önemli kritik düzenlemelerin hayata geçirildiği bir
dönem olduğunu söyledi”
Cumhurbaşkanının
bu tespitlerine rağmen, halkın devletten ve kamu kurum ve kuruluşlarından
beklediklerini yakalayamadıkları da bir gerçektir.
Bakınız,
dün Meclis Başkanı Sayın İsmail Kahraman’ın da ifade ettiği gibi;
“Türkiye,
şiddetle yeni bir anayasaya muhtaç ve bu anayasanın artık iş göremediği,
değiştirilmesi de tartışmayı kabul etmeyen bir gerçektir”
Gerçekten
Sayın Kahraman’ın dediği gibi “Yamalı bohça”, insan temel hak ve özgürlüğünden
uzak bir anayasa, CHP’nin altı oklu Kemalist anlayışının varlığı için kullanılan
bir maşa olarak yürürlükte bulunan bu anayasanın varlığı devam ederse, Türkiye’nin
bir arpa boyu kadar ilerlemeyeceğine hiç kimsenin kuşkusu olmasın.
*
* *
İnanın,
sevgili okurlar.
Dün
de görsel medyanın ekranlarını izlerken, Cumhurbaşkanına karşı her gün biraz
daha hırçınlaşan Kemal Kılıçdaroğlu’nun böyle haddini aşarak Cumhurbaşkanlığı
makamına dil uzatması, tümüyle mevcut anayasanın varlığına dayanmaktadır.
Zira
dokunulmazlığı vardır.
Dokunulmazlık
zırhına bürünen Kılıçdaroğlu, yalnız 78 milyon insana karşı değil, tüm dünya
kamuoyu nezdinde vicdanları zedeleyen konuşmasının yegâne dayanak noktası
mevcut anayasadır ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a Başkanlık makamını
fazla görmesindendir.
Kılıçdaroğlu
sayıklıyor, geceleri uykuları kaçıyor, başını yastığa koyar koymaz yine düşünüyor,
“Cumhurbaşkanının başkanlığı” onun korkulu rüyası durumuna girmiş.
Bu
nedenle bir an evvel mevcut anayasanın değiştirilmesiyle, başkanlık sisteminin
kurulması, Türkiye için olmazsa olmazıdır, vazgeçilmez tarihi bir gerçeği
olacaktır.
Hakikaten,
90 yıllık anayasa hatta önceki anayasalar da inanmış bir topluma yeterli cevap
verememiştir ki özellikle Osmanlının son döneminden günümüze dek Türkiye
kendini gizli ajan, hain piyonlardan kurtaramamış.
Ve
yine özellikle cumhuriyet döneminde nerdeyse her on senede bir illaki ihtilal,
darbe ve askeri vesayet söz konusu olmuştur.
Bugün
eğer gerçekten Kemal Kılıçdaroğlu, böyle sağa sola nara atıyor, Cumhurbaşkanının
“Karın ağrısı” dediğinden daha fazla adamda “Ruh ağrısı” vardır.
Yani
ruh hastalığıyla yaşayan bir ana muhalefet liderinin hali böyle mi olacak?
Zira
başta söylediğim gibi dayandığı nokta dokunulmazlık zırhıdır.
Cumhurbaşkanımızın,
Başbakanımızın çok iyi niyetli, inançlı, ülkeye, millete, vatana verdikleri
samimane hizmet inkâr edilmez.
Dahası,
bölgedeki yani Güneydoğu Anadolu’daki, özellikle Diyarbakır’ımızdaki iki üç
aydan beri mevcut olan hendek ve barikat kirliliği karşısında dimdik durmaları
da bize göre halkın yüreğine su serpmiştir ve inşallah daha da terörü yok etme
projelerine imza atacaklardır.
Ama
tüm bunlara rağmen, bölgedeki Ak Parti teşkilatlarının bünyesine sızdırılan gizli
PKK’lı devşirmeler, yani Süryani veya Ermeni kökenli olup da kendini Müslüman
gösterip, hatta sakal bırakıp ve zaman zaman göstermelik olarak cemaatle namaz
kılmaya çalışan, her konuştuğunda telefonlarda dahi “Es-Selamün Aleyküm” gibi
aldatıcı ifadeleri kullanıp partinin derin odaklarına yerleşmiş insanların
varlığı, kesinlikle partiye çok büyük zarar veriyor.
Partinin
imkânlarını kullanıyorlar.
Ben
bunu iki ay önce Cumhurbaşkanımızın huzurunda kendilerine arz etmiştim.
Bakıyorsun
ki özellikle Gıda, Tarım ve Hayvancılık eski Bakanı Diyarbakırlı Mehmet Mehdi
Eker’in bakanlığın bünyesine yerleştirmiş olduğu bazı rantiyeci şebekelerin varlığı
inkâr edilmez.
Her
nasıl olmuşsa, bu kişiye iki dönem gibi uzun bir süre Bakanlık verilmesi
doğrusu düşündürücüdür.
Duyumlarımıza
göre, yeni gelen Bakan Sayın Faruk Çelik’in o kadroları temizlemeye çalışıyor
olması da sevindirici ve ümit vericidir.
İnşallah
bölge bu rantiyecilerden, vurguncu ihalecilerden kurtulur.
İki
dönem yapmış olduğu Bakanlık süresince yapılan yasa dışı uygulamalar ve yasaya
uydurmalar tüm çıplaklığıyla ortadadır.
Her
gün biraz daha o bakanlığın yanlışlıkları ortaya çıkıyor ve toplumun gözü
önünde gün gibi aşikârdır.
Hiç
kimse de bunu inkâr edemez.
Arazi
toplulaştırma yasasından tut, bazı köy ve mahallelere atadığı muhtarlar da
apayrı bir skandaldır.
*
* *
İki
gün önceki Söz Gazetesinde sürmanşetten verilen “İşte Muhtarlık Vurgunu”
başlıklı haber uzun uzadıya yazılmıştı, biz hepsini buraya sığdıramayız.
Ama
devlet büyüklerinin dikkatine sunuyoruz.
Mehdi
Eker’in, bazı yandaşlarına yönelik yapmış olduğu hukuk dışı yolsuzluklar inkâr
edilmez.
Hatta
Merkez Yenişehir ilçesine bağlı Sarıyatak Mahalle Muhtarı olan zat
“Toplulaştırmada” parseli, dönümleri belli olan tapulu, ekili arazileri
hazineye çevirip o tapu sahiplerine kırsalda demirgirmez taşlık arazi vermesi…
Böylesine
acube muhtarların imzalarından çıkmıştır ancak.
Ve
Bakan Mehdi Eker bununla yetinmemiş, bu kişinin muhtar olabilmesi için tanzim
edilen resmi evrakta sahtecilik yaparak dönemin İçişleri Bakanı Beşir Atalay’a
imzalatmıştır.
Böylece
“resmi evrakta sahtecilik” yapılarak bu muhtara muhtarlık makamı
kazandırılmıştır.
Sevgili
okurlar.
Bu
iş aslında 2010’dan başlamış, 2010’dan bugüne kadar bu muhtarın attığı her imza
ve resmiyete koyduğu her evrakın geçersiz olması gerekir.
Çünkü
muhtar değil.
Yasadışı,
antidemokratik bir sahtecilikle muhtarlık makamına getirilmiş bir insandır.
Ve
bu da suçtur.
Önce
Valilik, sonra da Savcılık derhal olaya el koymalıdır.
İşte
AK Partinin 14 seneden beri yapmış olduğu hukuksal, demokratik, halkın yararına
çalışma çabalarına gölge düşüren böyle kirli olaylara da dikkat etmesi lazım.
İl
ve ilçelerin çalışma ekiplerine çok dikkat etmeleri lazım ki 7 Haziran
seçimlerinde zaten büyük bir gaflet içinde bölgede Ak Partiye seçimleri
kaybettiren temel unsur da bu tür kötü niyetli, beceriksiz siyasiler yüzünden
olmuştur.
AK
Parti gerçekten adının taşıdığı mana olan berraklık, aydınlık gibi vasıflara
layık iken, böyle dumanlı havalardan faydalanan kurtlara da yer verilmemesi
gerekir.
Son
iki aydan beri askerin, polisin, gösterdiği performans inanın bölgedeki Ak
Partiye mensup olan hiçbir siyasinin dahilinde değildir.
Kahraman
TSK ile Valilerin ve İl Emniyet Müdürlerinin başarıları olduğuna inanıyoruz.
Özellikle
Diyarbakır 7. Kolordu Komutanlığı bünyesinde çalışan kahraman komutan ve
askerler ve şehitliği pahasına canlarını terörün kurşunlarına siper eden fedakâr
polislerin de büyük çabası söz konusudur.
En
derin saygı ve sevgilerimle.