BÖLGEDE SORUNLAR DİZ BOYU! (II)

Evet, sevgili okurlar.

Bilindiği gibi, zaten başlığımızdan da anlaşılmak üzere ülkede olsun, bölgemizde olsun, Diyarbakır’ımızda olsun…

Gerçekten sorunlar diz boyu…

Sorunlar gün gittikçe kabarıyor.

Bu sorunlar ancak ehliyetli devlet adamlarıyla çözülür.

Bunun içindir ki Cumhurbaşkanımız, dünkü Rize’deki Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısındaki konuşmasında şunları söyledi;

“Teşkilatlarımızın bir kısmında metal yorgunluğu emareleri gördüğümü çeşitli defalar dile getirdim.

Büyük kongre sürecimizi de fırsat bilerek teşkilatlarımızda kapsamlı bir değişim yapmak durumundayız.

Genel Başkan olarak bu konuda kararlıyım.

Milletimizin bizden beklentilerini karşılayabilecek donanıma ve dinamizme sahip arkadaşlarımızla yolumuza devam edeceğiz.”

Nitekim duyduğumuza göre iki günden beri Diyarbakır İl Teşkilatı Başkanı Muhammed Akar’ın da görevden alındığı bu konuşmalarını teyit ediyor.

Demek ki Cumhurbaşkanının tespitleri, insanların nabızlarını nasıl tutacağını çok iyi bilen bir devlet adamıdır. 

Zaman zaman geç kalınsa da “hak” nihayetinde tecelli ediyor.

İsabetli işlere parmağını basıyor ve gerçekleştiriyor.

* * *

Bununla beraber milli iradeye sahip olan halkımızın da Cumhurbaşkanımıza yardımcı olma babında aklını başına alıp, fırsat kaçırmamak için başta oylara dikkat etmekle beraber, kaliteli insanları parti saflarına almaları gerekir.

Rantiyeci, ihaleci, rüşvetçi, devlet imkânlarını şahsi çıkar uğruna kullananlardan uzak durulması gerekir.

Zaten Cumhurbaşkanının da vurgulamak istediği bu…

Hakikati ifade ediyor.

Keşke bürokraside de böyle yapsaydı.

Herkesin her şeye basiret gözüyle bakması gerekir.

Basiret gözü olmadan basar gözü gerçekleri göremez aldanır, aldatır.

Bu itibarla her zaman bu köşede kaleme aldığımız bu sorunlar gittikçe acubeleşiyor, çoğalıyor.

Ama buna rağmen, parlamenter hukuk devleti olarak bilinen bir güç, hukukun çerçevesinde demokratik zeminde bir türlü bunları çözemiyor.

Ne kadar iyi niyetle başlarsa başlasın, o sorunlar bir türlü hallolmuyor, kangrenleşerek büyüyor.

Dünkü yazımızda da belirttiğimiz gibi Ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek’in geçtiğimiz Cumartesi akşamı Diyarbakır’a teşriflerinde iş çevreleri, STK temsilcileri ve kanaat önderleri gibi büyük bir insan potansiyeliyle yemekte buluşmuştuk.

Sayın Başbakan Yardımcımızın bu yöre insanı olarak, adeta bir aşiret ağasına bürünmüş eyvan cemaatine hitap edercesine çok mütevazı, gönül ferahlığıyla bizlere hitap etti.

2,5 saat süren o hitap boşuna değildi.

Bölge insanlarına karşı seviyeli ve mütevazı bir devlet adamı ancak bu kadar olabilir.

Ama atalarımızdan örnek olarak kalan bir ifade var bunu da kullanmak istiyorum.

“Duvarım sana söylüyorum, gelinim sen anla” misaliyle yola çıkarsak, hem çok nazik konuşuyor, hem de mütevazı davranarak AK Parti gibi teru taze bir memleketi yöneten bürokratlar, heyetler, işte anlayın, bilin, görün dercesine güzel konuşmalarını dinledik.

Ama heyhat!

Ülkemizin şanssızlığı bu yönde…

Önceden devletin içine sızdırılmış başka mihraklarla işbirliği yaparak çalışmış olan bazı insanları da deşifre etmek gerekir.

O yemek esnasında konuşma sırası bize gelince biz de konuştuk.

Ve bütün dikkati belediyelere atanan kayyumlara çektik.

Özellikle Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanvekili Kayyum Cumali Atilla ile Yenişehir Belediye Başkanvekili Mehmet Özel’e odaklandı.

Dünkü yazımızda da bütün detayıyla söylemiştik, ama tekrarlamakta fayda var.

Bizim kamuoyu adına gerçekleri tespit etmek, söylemek, insanlarımızı aydınlatmak, devlet büyüklerimize de bazı yanlış yapan odakları işaret etmek elbette ki basın olarak vazgeçilmez görevlerimizdir.

Olmazsa olmazımızdır.

Kim yanlış yaparsa, elbette ki bunun faturası da ona çıkacaktır.

Bazı memleket meselelerinin ve sorunların çözülmesi için, elbette ki bildiklerimizi, duyduklarımızı söylemek zorundayız ve söyleyeceğiz de.

Devlet, bu milletin bütçesiyle yola çıkmış hizmet veriyor.

Yıllardan beri mevcut terör odaklarının döktürdükleri kan, yapılan mezalim ayyuka çıkmıştır.

Devlet bunları tasfiye için hizmet verirken, yine devletin bünyesinde bir yerlere gelmiş bazı yetkili şahsiyetler bunu umursamıyor ve “mal bulmuş mağribi gibi” bu imkânları fırsat olarak kullanıyor.

Ve ne yazık ki iktidara rağmen, gizliden gizliye ters işler yapıyor, devlet politikasını hiçe sayarcasına hareket ediyor.

Biz bunları tespit ettik.

Ve dedik ki;

Ey Bürokrat Beyefendi(!)

Kendinize gelin, aklınızı başınıza alın.

Yıllardan beri iktidarın nimetinden faydalanan ve hep kendi çıkarları doğrultusunda iktidar gücünü kullanan gerek iş kesimi olsun, gerek bazı eski siyasiler olsun veya hala da mecliste bulunan bazı Bakanlar olsun…

Onların gölgesinde halkı yönetmeyin.

Onlara güvenerek halka kuş bakışıyla bakmayın.

Halkın sesine hemen cevap verin.

Ama heyhat!

Kime diyorsun?

Ama tüm bu uyarılara rağmen, Cumhurbaşkanının verdiği talimatlara rağmen, Başbakan ve Bakanların birçoğunun uyarılarına rağmen, halkın hakkına, hukukuna, imkânlarına karşı bir türlü saygılı olamadılar.

Şimdiki Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’nde Genel Sekreter Yardımcılığına getirilen zat PKK tandanslı olup, eşini dağdan getirip evlendiğini Hindistan’daki Sağır Sultan dahi biliyor.

Ve aynı o mefkûreye yakın bazı iş çevrelerinin yazıhanelerinde de hasbıhale dalıp, güzel zengin süslü sofralarda bulunmaları da apayrı bir garabet.

Halkın dikkatini çekiyor.

Der demez; “Hop hop, hayrola!” dedirtiyor.

Bir insana aylarca randevu vermiyorsunuz, ama rasgele bilinen kişilerin sofrasında oturup, yemek de yiyorsunuz.

Hayırdır.

Bu keyfi uygulamalarla zaten maskenizi düşürüyorsunuz.

En derin saygı ve sevgilerimle.