BU MİLLET UYANMIŞTIR, SAHTE LAİKÇİ ULUSALCILARIN TUZAĞINA KENDİNİ DÜŞÜRMEZ!

Evet, sevgili okurlar.

Bir önceki yazımızda başlık olarak kullandığımız “SAHADA KAZANDIĞIMIZ MİLLİ MÜCADELEYİ MASADA KAYBETME TEHLİKESİ” ifadesinin gerçeği ne yazık ki 1918’lerden günümüze dek yaşana gelmiştir.

Aynı o gerçek tarih boyunca bu millete yaşatılmıştır ve yutturulmaya çalışılmıştır.

Hala da devletin bazı kurum ve kuruluşları içerisindeki bazı hıyanet şebekeleri, terör olaylarını yaratarak aynı anlayışa zımnen de olsa, hükmen de olsa sahip çıkmak istiyorlar.

Bu olayın esprisi de, yani temel sebebi de; gelen giden muhafazakâr hükümetleri zor duruma sokmak için bu işleri kendilerine sanat edinmiş durumdalar.

Nerdeyse cumhuriyetin kuruluşundan 1960’taki ihtilala kadar, 12 Mart 1971 darbesine kadar, 12 Eylül, 28 Şubat, Taksim Gezi Parkı Olayları 17-25 Aralık ve 15 Temmuz’a kadar…

Özellikle 15 Temmuz’dan günümüze kadar adeta her gün biraz daha hızlanan terör odaklarının ayaklanması, hükümeti, iktidarı, Cumhurbaşkanını zor duruma sokmak üzere çok kirli ittifak var.

Buna herkesin muttali olması gerekir.

Vatanını seven, bayrağını seven, dinini, imanını seven, milletini seven her vatandaşın, gece gündüz 24 saat ellerinin tetikte olması lazım, ayakta olması lazım…

Yani tetikte derken, silahşorluk değil de karşı taraftan gelen herhangi bir saldırıya karşı hazırlıklı olması lazım.

Zira 15 Temmuz’daki başarısız kirli darbe girişimi, milletin bütçesiyle oluşturulmuş bir Türk Hava Kuvvetleri’nin subayları tarafından gerçekleştirilmek istenmiştir, karşılarında uyanmış hazır bir milleti görmüşler ve püskürtülmüşler.

Bu paralelde onlara karşı koyan 246 masum vatandaşımız şehit edilmiştir.

Bu anlayış tamamıyla sil baştan FETÖ’ye resmi dil vasıtasıyla mal edilmiş ise de…

Hayır, hayır, hayır diyoruz.

Evet, Evet, Evet…

Bu iş yalnız FETÖ’nün değil, FETÖ bu işi tek başına becermemiştir.

Başta ABD’nin CIA’sı dahil olmak üzere içteki darbeci hıyanetçilerle müştereken ve müteselsilen FETÖ’yle işbirliği yaparak gerçekleştirilmeye çalışılmıştır.

Kimse gaflet uykusuna dalmasın.

Ve bu tehlike her an için pusudadır.

Bu itibarla diyoruz ki rasgele oyunlar bu milleti artık kandıramaz.

Rasgele hileli tezgâhlar oldukça, her gün biraz daha halkı uyanmaya davet eder.

Böylece 1 Ocak 2017 gecesindeki Reina gece kulübünde meydana gelen acımasızca saldırı gerçekten haince bir saldırıdır.

Bu saldırı bize göre 15 Temmuz’un bir uzantısıdır.

Taksim Gezi’sinin bir uzantısıdır.

Daha geriye gidersek, ta 27 Mayıs’taki CHP’nin altı oklu rejiminin bir uzantısıdır, bir versiyonudur ve daha neler neler…

Hani diyorlar ya;

“Minareyi çalan, kılıfını da uydurur”

Mademki minare çalınıyorsa peşinen kılıf yapılıyor ki o kılıfa konuluyor.

Gerçekten bu ihanet, yıllardan beri bu ülke insanına, aziz milletimize karşı yapılıyorsa rasgele olaylar değildir.

Bunu da belirtmeden geçmek istemiyoruz.

Ancak ne var ki 15 Temmuz olayındaki espri; FETÖ’yü alet edebilmişlerdir.

Ona giydirme yapılmıştır.

Yoksa FETÖ dahil olmak üzere, aynı şebekenin tehlikesi hala da bitmiş değildir.

Tümüyle ulusalcı, Kemalist, laik, Atatürkçü geçinen antidemokratik zorba anlayışın işidir.

Kılıf uyduruyorlar.

Vay efendim “Müslüman bir ülkede Yılbaşı kutlanmaz, Diyanet İşleri Başkanı hutbede haram olduğunu söylemiş”

Vay efendim “bilmem hangi gazete manşete taşımış” vs. vs.

“Öküzün altında buzağı ararcasına” eski basmakalıp, zorba, kirli anlayış tarafından bu milletin zihnini bulandırmak için, hep devreye konuluyor.

Bu millet, “Menemen’deki Kubilay olayı”nda aynısını yaşadı.

Bu millet, “31 Mart Hadisesi” olayında aynısını yaşadı.

Bu millet, “Menderes’e karşı yapılan darbecilik hilesinde” aynısını yaşadı.

Bizden burada yetkilileri uyarmak…

Gerisini kamuoyunun vicdanına bırakıyoruz.

* * *

Evet, sevgili okurlar.

1 Ocak Yılbaşı gecesi nerdeyse 90 yıldan beri kutlana gelmektedir.

Bunu kabullenmeyen Müslümanlar, inananlar, ümmet, cami ve cemaatler ki kabullenmiyor da ve kabullenmeyecektir de ama kaç defa böyle suikastlar yapılmıştır acaba?

Kaç defa mahalle baskısı yaparak gidip gazinoları, bilmem eğlence kulüplerini basarak silahlı saldırı gerçekleştirmişlerdir?

Hayır, hiç kimse bunu iddia edemez.

Bu millet fitnenin uyandırılmaması için, böyle bir olayın yaşanmaması için, her şeyi içine sindirmiştir.

Göz göre göre kumar gibi, alkol gibi, kadın gibi şirretlik işler yapılmakla beraber, millet bunu görmezlikten gelmiş ve fitneyi uyandırmamak için, milli iradeyi omuzlarında tutan iktidarları, ulusalcı Kemalist anlayışın ve CHP’nin fitnesinden kurtarmak için, bugüne kadar böyle bir eylem yapmamıştır, yapmazlar ve herhangi bir girişimleri olması dahi söz konusu değildir…

Bu millet aptal değil ki ulusalcıların, sahte Atatürkçü laikçilerin tuzağına kendini düşürsün.

Bu itibarla diyoruz ki bu halk, 90 yıldan beri bu balonlu şişirilmiş dolmayı çoktan öğrenmiştir, artık yutmaz.

Yutmuşsa da bir kere yutmuştur, artık bir daha yutmaz.

Yutmaya da geçit vermez, çünkü devletin başında inançlı, imanlı, uyanık bir devlet büyüğü vardır.

O da Recep Tayyip Erdoğan’dır.

Ve kendisine, yüzde 99’u Müslüman olan inanmış bir halkın duası vardır.

Yıllardan beri bu coğrafyada yaşayan birçok vatandaşı zor duruma sokmak için, özellikle düzenin madrabazlığına “Eyvallah” demeyen birçok vatandaş hakkında sahte fişlemeler yapılmış, sahte ERNK mührü basarak PKK adına belgeler tanzim edilmiş, korku çemberine alınmış, mağdur edilmiş.

Ama hiçbir zaman başını eğmemiş, dik durmuş ve dik duracaktır da.

Bu memleket artık yüz yıllık bir Kemalist, laikçi, altı oklu CHP’nin sahtekârlığına “Eyvallah” demez.

Devletin bünyesindeki böylesine hıyanet erbaplarını bu halk her zaman tarih önünde sorgulayacaktır.

Zira Danıştay olayındaki Avukat Alparslan ASLAN, sahte “Allahû Ekber” demesiyle Danıştay gibi bir yüksek yargı kurumuna girmiş ve “siz kadının örtüsünü yasaklamışsınız” diyerek silah çekip mağdur ve suçsuz bir hâkimin hayatına son vermişti.

Aynı o paralelde “Laik Atatürkçülüğü savunuyor” diye kirli bahanelerle “Cumhuriyet Gazetesinin” bahçesine de bomba atılmıştı.

Haydi, bakalım sevgili okurlar.

Gelin, ayıklayalım pirincin taşını.

Tarih objektif olmalıdır.

Hele hele devlet çok ciddi ellerde olmalıdır.

Kemalist, laikçi, ulusalcı, sahte anlayışlara sahip olanlara devletin dizgini verilmemelidir ve onlara nefes aldırılmamalıdır.

* * *

Evet.

Reina gece kulübüne yapılan saldırı kesinlikle inanan ciddi Müslümanların işi değildir.

Mevcut olan DEAŞ’tır, bilmem FETÖ’dür, bilmem vs. vs…

Hangi terör örgütünün işi olursa olsun ki mutlaka büyük bir ittifak içerisinde hazırlanarak yapılmıştır ve bu da hükümeti ve Cumhurbaşkanını zor duruma sokmaktır.

Katil de kiralıktır.

Mal bulmuş mağribi gibi edepsizliktir, şerefsizliktir ve ihanetliktir.

Bundandır ki tarihi büyük İslam âlimi Bediüzzaman Said-i Nursi Hazretleri suçsuz ve zulmen hukuk dışı olarak “Eskişehir Cezaevine” girerken, o dönem devleti elinde tutanları uyarmıştır ve kendisini savunurken şöyle diyordu;

“Bir tek gayem vardır:

O da, mezara yaklaştığım bu zamanda, İslâm memleketi olan bu vatanda Bolşevik baykuşlarının seslerini işitiyoruz.

Bu ses, âlem-i İslâm’ın iman esaslarını zedeliyor.

Halkı, bilhassa gençleri imansız yaparak kendisine bağlıyor.

Ben bütün mevcudiyetimle bunlarla mücadele ederek gençleri ve Müslümanları imana davet ediyorum.

Bu imansız kitleye karşı mücadele ediyorum.

Bu mücahedemle inşaallah Allah huzuruna girmek istiyorum.

Bütün faaliyetim budur.

Beni bu gayemden alıkoyanlar da, korkarım ki Bolşevikler olsun.

Bu iman düşmanlarına karşı mücahede açan dindar kuvvetlerle el ele vermek, benim için mukaddes bir gayedir.

Beni serbest bırakınız, el birliğiyle, komünistlikle zehirlenen gençlerin ıslahına ve memleketin imanına, Allah’ın birliğine hizmet edeyim.”

İşte tüm bu kirli işler Komünizm’in, Bolşevizm’in, Ulusalcılığın sesleridir.

En derin saygı ve sevgilerimle.