BÜYÜK SİYASİ İNHİRAF TOPLUMU NEREYE GÖTÜRÜR?!

Hiç kuşkusuz ki, “sahili selamete” götürmez!.. Ki, tarih şahittir hiçbir şekilde “istiklal, istikrar ve istikbal” sağlamış değil.. Varlık bütünlüğüyle, fitne, fesat ve bozgunculuk olmuştur.. Ki bugün yer küresinde, Türkiye dâhil olmak üzere İslam dünyası “kendiyle barışık” değil…

Neyse, mevzuyu derinlemesine açacağız.. Ama geride bıraktığımız Mübarek Kurban Bayramınızı, bir kez daha tebrik ediyorum.. İhlâs ve samimiyetle Kurban bayramı süresi içerisindeki günler ve gecelerde, hulus-i kalple, sadakatle, iyi niyetle, riyadan ve riyakârlıktan uzak bir şekilde yapılan ibadetleri ve duaları Cenab-ı Allah müstecap eylesin.

Bizi de bu mübarek günlerin bereketinden ve o mübarek ihlâslı, sadakatli Müslümanların dualarından mahrum eylemesin!

Elbette ki, Türkiye’yi ve tüm İslam dünyasını..

Sohbetimizin faslına gelirsek…

Başlık olarak; “BÜYÜK SİYASİ İNHİRAF TOPLUMU NEREYE GÖTÜRÜR?!” ifadesini kullandık.

Ki bu başlık altındaki yazı serimiz hayli kapsamlı olacak..

İnşallah hem bizlere, hem sizlere, hem Türkiye’mize ve tüm İslam dünyasına hayırlara vesile kılan “yol gösterici” olur..

Bunun için de dua ediyoruz.

Bizim yazdıklarımızı da gösterişten, riyadan ve siyasi oyun ve madrabazlıklardan uzak tutsun.  Hele hele siyasi münafıkların aldatıcı tuzaklarına da düşürmesin.

* * *

Sevgili dostlar.

Yazı başlığımız anlamlıdır, bir o kadar da geniş kapsama sahiptir.. Ve düşündürücü olduğu kadar da düşünmeyi zorunlu kılıyor…

Çünkü gerek yaşadığımız zaman dilimi olsun, gerekse vücut bulan hadiseler olsun, pek takibi yazılı ve görsel medyaya yansıyan, haberler olsun.. Hepsi bir bütünlük içerisinde; yaşadığımız hal “hiç de iyi bir hal” değil diye çığlık atıyor…

Dehşetli bir zaman dilimi içerisindeyiz!

İnsanlığın “ne kadar vahşice” benlik kaybına uğradığını, Siyasi “münafıkların da ne kadar” çoğaldığını açıkça ifşa ediyor..

Biz her zaman yazıyoruz, çiziyoruz, kaydediyoruz.

Ama kime anlatırsın?

Çünkü bu sistemin kokuşmuşluğundaki haince uygulanan mezalim tüm söylenen gerçeklerin üzerini kapatıyor…

Tabiri caizse kirli şal çekiyor.

Toplumun gözünü kapatıyor.

Üç maymunu oynatıyor..

Görmedim, duymadım, bilmiyorum..

***

Değerli okurlar..

İnsan ne kadar zekâsını kullanırsa kullansın, basiret gözü olmadığı sürece, sadece gören gözle bakması hakikatlere ulaşmada kâfi gelmez…

İnsan yanılır, aldatılır..

Onun için, mühim olan tek hakikat, basiret gözüdür.

Kalp ve vicdan gözüyle olaylara bakmak, olayları irdelemek, araştırmak gerekir.

***

Yıllar yılı diyoruz ki, mevcut sistem, mevcut müesses nizamın siyaset uygulayıcıları, yanlış yolda yürümektedirler…

Ortaya koydukları siyaset, “bukalemun siyasetidir.?”

Sürekli renk değiştiriyor..

Yani, “Gün oğlu siyaseti…”

Yer, zaman ve mekâna göre “pozisyon alırlar?”…

Her girdikleri ortama da; “uyum” sağlarlar..

Ne yazık ki dediklerini yaparlar hedeflerine de ulaşırlar…

Ama kesinlikle; içleri ile dışları bir değil…

İki yüzlüler…

Dedik ya bukalemun tipi baykuş gözleriyle insanları kandırıyorlar..

Aldatmada mahirdirler…

İçteki kurtçuklardır…

Varlıkları üreme gösterdikleri alanlarda çok büyük zarar verirler…

Hazin olan da şudur ki, yarattıkları tahribat ve neden oldukları zararın altında kalan yine toplumdur…

Özellikle inanan kesimlerdir.

Her ne kadar günü geldiğinde o münafıkların gerçek kimliği ortaya çıkıyorsa da…

Ama heyhat!

Ne yazık ki iş işten geçmiş oluyor..

Toplumu yabancıların dikenli sahrasına sürükleyen siyasetin erbapları, dün olduğu gibi bugün de, milleti sömürmektedirler…

Devletin ve milletin hazinesinden aldıkları yüklü maaşlarla besleniyorlar…

Hiçbir emek vermeden, yorulmadan sadece pozisyondan pozisyona girerek, palazlanıyorlar…

Münafıklıklarından da ödün vermiyorlar…

Ve bunlar hala da Türkiye’de mevcutturlar.

Siyasette rol oynuyor.

Devleti sömürüyor.

Milleti de sömürtüyor.

Uyguladıkları projeler, ister iktidar olsun, ister muhalefet olsun, hiç biri yerli ve milli değildir…

O projelerin bir teki dahi, Türkiye’nin projesi değil.

Batı dünyasının kiraladıkları piyonların kaleme aldığı projeleri uyguluyorlar…

Onun için de, sadra şifa verici değil…

Zarar gören millet ve devlet…

Baş müsebbip de, o kapalı siyaset.

O bunalımlı, devşirmeli hal…

Hazin olan şudur ki 1,5 asırdır Türkiye, Türk milleti, Türkiye insanı hala da ezeli düşmanını bir türlü tanıyamıyor.

O ezeli düşmanlar adına çalışan nice siyasi münafıklar olduğunu Türkiye insanı bir türlü basiret gözüyle, keşfedemiyor.

Veya da etmek istemiyor…

Neden derseniz!.

Çünkü ortam bunalımlıdır.

Hem de siyasi bunalım ortamı kapkaranlık hale çeviriyor.

Hem de siyasetin sahte kimlikleri.

* * *

Bakınız, sevgili okurlar.

Bunu da sizinle paylaşmadan geçmek istemiyorum.

Ezeli düşman dedik ya!

İşte, dünkü Yeni Şafak Gazetesinin manşet haberi…

Atılan başlık..

“AİHM İNSANLIĞIN YÜZ KARASI”

Çok güzel bir ifade, çok güzel bir başlık, tebrik ediyoruz.

Ve bu manşetin altında AİHM üyelerinin resimleri yer alıyor ve hemen sol köşesinde ise Osman Kavala’nın resmi var.

Avrupa, Türkiye’yi sıkıştırıyor.

İllaki Türk adaletince hainliği tescil edilmiş bir ajan, İstanbul Taksim Gezi Parkı olaylarında “darbecilik” çığırtkanlığı yapan bu insan AİHM nezdinde adeta masum, günahsız, “bir an evvel Türkiye’nin onu serbest bırakması gerektiğini” dikte ediyor…

Haber şöyle devam ediyor;

“AİHM’nin tarafgirliği, çifte standardı ve aldığı talimata göre hükümler verişi, dünkü Osman Kavala kararında bir kez daha görüldü, insan saymadığı mültecilerin Avrupa kıyılarında boğulmasına, günden güne artan ırkçılığa ve Atina’nın Batı Trakya’daki zulmüne seyirci kalan AİHM, casusluktan yargılanan Türkiye’deki adamını kurtarmak için seferber oldu.”

* * *

Denir ya buyurun buradan yakın!

Her zaman söylüyoruz.

Eğer Türkiye, hala da ezeli düşmanını tanımazlıktan gelip kapısını çalıyor ve danışmak suretiyle yaptıklarını gerçekleştiriyorsa, bağımsızlıktan dem vuramaz…

Ki vurması yanlıştır.

Aldatmacadır.

Hatta ihanettir.

Mademki bağımsız bir Türkiye’yiz ki anayasamızda öyle yazıyor.

Şu halde bu AİHM, Osman Kavala gibi bir ajanı affetme kararı veriyorsa ben niye “onlara imza atmışım” diye düşünmek gerekmiyor mu?

* * *

Başka bir gazetenin manşetine bakalım..

SÖZCÜ Gazetesi..

O da, aynı haberi aynı şekilde Osman Kavala’nın fotoğrafıyla ve başka bir versiyonla sürmanşetine taşımış.

Ayriyeten gazete sayfasının alt bölümünde şöyle çok dikkat çekici bir haber daha var.

Bu haberin başında rol alan ve haberin mucidi olarak bilinen kişi ise, AK Partili Cemil Çiçek…

Gazete, haberi şöyle servis etmiş…

AK Partili Cemil Çiçek Sözcü’ye konuştu.

“Kayıt dışı dinle mücadele edilmeli.”

Haber şöyle devam ediyor;

“Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu Üyesi Çiçek, 15 Temmuz sürecindeki en büyük eksiklik dini eğitim” dedi.

Çiçek şöyle devam etti;

“Geçmiş darbelere bakmak lazım. Ama 15 Temmuz’u ayrı bir yere koyup incelemek gerekiyor. Nasıl ekonomide kayıt dışı diyorsak, din konusunda da kayıt dışıyla mücadele edilmeli, Diyanet’e çok görev düşüyor.”

Aytunç Erk’in haberi…

* * *

Sevgili okurlar…

Dikkat ederseniz..

Bir olay nasıl da çarpıtılıyor…

Ve tabi ki Siyaset nasıl bukalemun gibi renk değiştiriyor.

Siyasi münafıklar zamanaşımında siyasette rol almayınca nasıl gerçek kimliklerini ele veriyorlar…

Bize göre buna siyasi münafıklık denilir…

Kimlik değiştiren bukalemun da denilebilinir..

Gerçekten Cemil Çiçek’ten bu haberi sormak lazım…

Bu haberin, bu ifadenin, bu söylemin içini tamamıyla kamuoyuna deklare etmesi lazım…

“Kayıt dışı din eğitimi” demekle ne kast ediyorsun..

Anlamını ve detayını açıkla..

***

Sormak istiyorum..

Eeey eski Adalet Bakanı adaletfuroş (!) Cemil Çiçek, gerçek kimliğini millete lütfen açıklar mısın?

Kimsin, neyin nesisin?

İnancın nedir?

Kimliğin..

Soyun sopun nedir?!..

Senin peşini bırakmayız.

Soracağız..

“Kayıt dışı din” demekteki maksadın nedir?!

Kamuoyunu ikna etmek için tüm detayıyla deşifre etmen lazım.

Aksi takdirde dine karşı kinci ve kimliğini gizleyen kimliksiz bir insan olarak, insanların zihninde yer alacaksın..

Veyahut da bazı derin locaları temsilen konuştuklarınla kendini ele veriyorsun.

Neyse bu mevzuyu yarın detaylı irdeleyeceğiz..

En derin saygı ve sevgilerimle.