OSMANLIYI OSMANLI YAPAN FAKTÖR NEDİR?

 Evet, sevgili okurlar.

Dünkü yazımızda da sizinle paylaşmak istediğimiz ana strateji şuydu..

Tarih boyu hiçbir devlet Batıl ve İnançsızlık ideolojisi ile payidar olamamıştır.

Zira devletlerin uzun ömürlü yaşayabilmeleri için mutlak suretle milli, ahlaki ve inanç özgürlüğü paralelinde irade sahibi olması gerekir.

Milletlerin iradesi dışında hiçbir yönetim başarılı olamadığı gibi ister istemez tümü ile totaliter rejimlere dönüşmeleri kaçınılmazdır.

Milli iradeyi elinde tutan iktidarlar ne kadar iyi niyet beslerse beslesinler milli ahlak dışında, milli kültüre dayanmayan, tam tersine batı'dan ithal edilen yasalarla, kanunlarla devletlerini ve ülkelerini bir yere götüremeyeceği gibi milleti katil, kan emici terörün pençesinden de kurtaramaz.

 

***

 

 

İşte bu hakikatin penceresinde, dünkü sohbetimizin son bölümünde, Cumhurbaşkanı Sayın recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Sayın Ahmet Davutoğlu için, şu ifadeleri kullanmıştım.

"Bize göre bu her iki devlet büyükleri de devletin ve milletin son şansları olarak telakki edilmektedir.

Ama ne yazık ki yıllardan beri, yani neredeyse 40 yıldan beri teröre karşı terörle mücadele adı altında 40 bin şehit veren bir ülke durumuna düştük... Bunun yanı sıra katrilyonlarca ekonomimiz zayi oldu."

İlaveten şöyle demiştim:

"Devlet bütçesi terörü savunan bazı siyasi yapılandırmalara cömertçe harcanıyor. Ve devletin beslediği öğretmen dâhil hatta okul müdürü iken PKK saflarında yer alarak güvenlik güçleri ile silahlı çatışmaya giriyor ve öldürülüyor. Ve bu insan ne yazık ki geçmişe yönelik devlet tarafından ödüllendirilmiş bir öğretmen olarak bilinmektedir. Hani demişler ya "Besle kargayı oysun gözünü."

Evet, sevgili okurlar.

Sormazlar mı bu ne yaman çelişki?

Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu…"

Dünkü sohbet yazımızda tüm bunları dile getirerek siz değerli okurlarımızla paylaşırken bugün, "Ülkeleri Batıran Batıl Rejimler" başlıklı yazı serimizi, sonlandırarak "Osmanlıyı Osmanlı Yapan Faktör Nedir?" başlığıyla yeni bir fasıl açmak istiyoruz.

 

***

 

Sevgili okurlar…

Gerçekten tarihimizin derinliğine göz attığımız zaman Selçuklulardan Osmanlılara kadar neredeyse 1000 yıllık bir geçmişe sahip olan bir milletiz.

Bu millet, bu uzun tarih boyunca "tek millet, tek inanç, tek ülke, tek ümmet" anlayışı ile o büyük ecdadın sarsılmaz kahramanlıklarına, inançlarına dayanarak bugünlere geldi.

Ama ne yazık ki "Tanzimat ve Islahat Fermanı" adı altında devletimizin temeline atılan bir masonik tahrip kalıbı ideolojisi bizi maalesef o günden günümüze dek, devlet, ülke ve millet hep gerilemeye doğru yüz tuttu…

Bugün tabir-i caizse "Batı ve Siyonist Emperyalizmine" karşı yenik düşmüş durumdayız…

Daha da sonumuz nereye varacak, o da meçhulümüzdür?

Hele hele Cumhuriyetin kuruluşundan sonraki içine girmiş olduğumuz girdap.

Ama yine Allah'tan ümit kesilmez.

Gerçek devletin başında bir tarihi siyaset duayeni durumunda olan bir Cumhurbaşkanımız var?

Onun düşünceleri paralelinde adım atan bir Başbakanımız var.

Bizim yazdıklarımızı, bizden daha çok iyi bildiklerinden de kuşku duymuyoruz.

Zira Cumhurbaşkanımız her zaman Batı dünyasının İslam dünyası için, Türkiye için hiçte iyi düşünmediklerini resmi dilden açıklıyor. Bu da bize göre devletimizin son 14 yıldan beri yanlış devlet yöneticilerinin elinde olmadığı hakikatini gösteriyor.

Ki bu da sevindirici bir durumdur.

"Osmanlıyı Osmanlı Yapan Faktör" başlığıyla başladığımız sohbetimizin temel dayanak noktası yine devletin "işleyişine" dairdir.

Osmanlıyı çok genç yaşta yöneten Sultan Mehmet Fatih'in hayat tarihçesinden bazı ibret verici örnekleri buradan aktararak, yazımıza son veriyoruz.

 

***

 

Evet, sevgili okurlar.

Öncelikle Sultan Mehmet Fatih'in ölüm döşeğindeyken oğluna yapmış olduğu vasiyetinden bazı ana başlıkları özetleyelim.

O ulu Sultan Muhammet Fatih oğluna şunu söylüyor:

Ey oğul…

Ben artık ölüyorum, fakat ölümümden üzüntü duymuyorum.

Zira senin gibi bir evladı halef olarak arkama bıraktığım için sevinçle ölmek istiyorum.

Yalnız sana bazı söyleyeceklerim var, bazı tavsiyelerim var.

Devleti yönetirken sakın bunları ihmal etme.

Bir devlet başı olarak daima adil ol, salih ol, rahmet ve şefkat sahibi ol.

Devlet kanadını toplumun her kesimine aç.

Yani toplumda ayrım yapmadan devlet imkânlarını herkese ulaştır ve eşit tut.

Yüce İslam dinini devlet bünyesinde milletin her kesimine götür. İslam adaletini her yere dağıt.

Zira yeryüzündeki milletleri yöneten bu olay yeryüzündeki tüm yöneticilerin olmazsa olmazıdır.

Din gerçeklerini yaymaktan ihmalkâr olma.

Dine inanmayan ve dine sımsıkı sarılmayan kimseleri de devletin önemli meselelerini onlara teslim etme.

Sakın devlet başkanı olarak Allah'ın yasakladığı kebahir yani ağır günahları işleme.

Dini inançlara önem vermeyen insanları devlet yönetimine getirme.

Kendilerini büyük günah işlemekten sakındırmayanları da devlet işlerine yaklaştırma.

İslama aykırı, toplumun ahlakını zedeleyen, bozguncu işleri meşru kılma.

İslama bağlı olan Osmanlı Devletinin mülkünü ve coğrafyasını cihat yolu ile genişlet.

Cidden hazinenin varlığına sarıl ve boş yere harcama yapma.

İslam hakkı olmayan başkasının varlığına servetine devlet olarak el uzatma. İllaki zekât alma hariç.

Daima yoksul insanlara izzet ve ikramda bulun, şefkat ve merhametle kalplerini ve gönüllerini al.

Ey oğul..

Ülke çapında devlet cisminin birer parçası durumunda olan ulema kesimlerine sahip çık.

Ulema yani ilim adamlarını daima üstün tut.

Zira devletin adil kanunlarını öğreten ve muhafaza etmeye çalışan onlardır.

Evet, sana bu söylediklerimi hayatın boyunca uygularsan devleti yüceltirsin, uzun ömürlü kılarsın, diğer İslama inanmayan ve Osmanlıya girmeyen diğer ülke ve coğrafyaların kendiliğinden senin eline teslim olacağına kuşku- şüphe etme.

Diğer ülkeler senin eline yani Osmanlının yönetimine girecekler.

Senin elin altında karınca gibi küçüleceklerdir.

Ben bugüne kadar devleti nasıl yönettiysem sen de aynı çizgiden şaşırma ve devleti bu şekilde yönet.

Daima adil ol, merhametli ol, Allah'ın yolundan çıkma."

Evet, Sultan Muhammet Fatih'in oğluna yapmış olduğu bu ibret verici vasiyetname tarih boyunca devletlerini yönetenlere bir ders olmalıdır.

Bunlar 13 maddeden ibaret olur. Hepsini buraya köşemize sığdıramadık.

İnşallah bir dahaki sohbetimize geri kalanları da kaleme alacağız ve siz değerli dost okurlarımıza da sunmaya çalışacağız.

En derin saygı ve sevgilerimle.