SOYLU DİYARBAKIR’DA!?

Evet, dünden beridir kadim şehir Diyarbakır’da bulunuyor.. Aslında, İçişleri Bakanımız Sayın Süleyman Soylu, haftada en az bir kez Diyarbakır’a geliyor.. Nitekim dün ayağının tozuyla, şehre gelir gelmez önce İlçe Kaymakamlarıyla bir araya geldi.. “Planlama ve Değerlendirme Toplantısı” yaptı. Ardından da sırasıyla, Çüngüş Çermik ve Ergani ilçelerini ziyaret etti, partililerle, ilçe halkıyla buluştu.. Vatandaşlara hitap etti…

***

Abartısız olarak diyorum ki, Cumhuriyet tarihinin gelmiş-gitmiş iktidarları içerisinde, AK Parti iktidarının da ilk dönemi dahil olmak üzere, Sayın Soylu gibi halkın seviyesine inen, halkla bütünleşen, gencinden, çocuğuna, yaşlısından kadınına, genç kızına kadar, onlarla hemhal olup, fotoğraf çektiren, sevgi ve muhabbetle yaklaşım gösteren, dertleriyle dertlenen bir İçişleri Bakanı, görmedik.. Bakınız sadece bir ay içerisinde, Sayın Soylu Diyarbakır’a tam dört kez geldi…

***

Özellikle Diyarbakır’ın belirli ulema kesimleriyle, medrese ve Kur’an Kursları mensuplarıyla yapmış olduğu görüşmeler, onlarla oturup hasbıhal etmeleri, çay içmeleri, Doğu ve Güneydoğu Anadolu insanına çok büyük bir teselli verdiği gibi gönül birlikteliğini de oluşturmaktadır.. Terör odaklarıyla yapmış olduğu mücadeledeki başarı takdire şayan olduğu gibi, halkı çok ümitlendirmiştir.. Halk bu sayede, günlük hayat akışlarını huzur ve güven içerisinde yürütmektedir.. Kaygı, endişe ve korku yaşamıyor.. Özgürlük nefesi almaya başladı…

***

Hatırlarsak bundan 7-8 yıl evvel hatta daha öncesinden, bırakın bir köyden bir köye veyahut bir ilçeden bir ilçeye gitmeyi, bir mahalleden başka bir mahalleye gidilemiyordu, komşunun bile kapısını çalmakta korkar halde idiydik.. Zira korku vardı, endişe vardı, tehlike vardı. Ama Sayın Soylu’nun İçişleri Bakanlığı döneminde her şey değişti.. Şimdi huzur var, güven var, istikrar var, özgürlükler var.. İnsanlar hür bir şekilde, çarşıda, pazarda, seyahatte…

***

Soylu gerçekten bir devlet adamıdır.  Bakanlığın bünyesinde onun İçişleri Bakanlığı döneminden günümüze dek gerek emniyet teşkilatlarında olsun, gerek valiliklerde olsun, mahalli ve yerel yönetimlerde olsun, tez be tez şaibeler vuku bulmamıştır.

Kişisel rant, menfaat, maddi akarlar, yani cebe indirmeler pek görünmemiştir.  Zira Sayın Soylu’nun zerre-i miskal bu yönde tavizi yoktur, makamını gerçekten doldurmuş bir insandır, bir devlet adamıdır.

Hani bir atasözü vardır;  “Şerefil mekani bil mekin”

Makamın ve mevkiin yüceliği, şeref ve haysiyeti, oturanla oluşabilir.

Soylu da makamını doldurabilmiştir…

Bize göre İçişleri Bakanlığı bünyesinde Sayın Süleyman Soylu yeni çehreler kazandırmıştır.  İnanıyoruz ki bundan sonra da daha aktif adımlar atacaktır. 

***

Özellikle âcizane tavsiyemiz; şu Karayolları üzerindeki Trafik Terörüne de neşter atsın.. Yaşanan sıkıntılar var..  Mağdur, perişan, iş yapan iş çevrelerinin karayolları üzerindeki bazı trafik polisleri; “gözünün üzerinde kaşın var” gibi bahanelerle vatandaşı ağır cezalarla cezalandırmaktadır… Elbette ki her alanda suç işleyen karşılığını bulmalıdır.  Ona bir diyeceğimiz yoktur.  Amma velâkin.  Eften püften bahanelerle, yukarıda dedim ya “sen kemer bağlamadın al sana şu kadar ceza, sen bilmem radara girdin, al sana şu kadar ceza..” gibi vatandaşı pusuya düşürme şekli bize göre devletin bir ayıbıdır.   Çağımız artık kamera çağıdır.

***

Gizli araç bir kenara koyup da karayollarında seyrusefer yapan sürücülere “sen sürat yaptın, 90’ı geçtin, bilmem 100’ü geçtin” vs gibi adeta pusu kuruyor.  Oysaki kamera çağındayız, her tarafta kameralar var.  Çağımız polisin karayolları kenarına araba yerleştirip de vatandaşa pusu kurma zamanı değildir.  Kameralar zaten bütün imkânlarıyla gösteriyor.  Devlet yeniden kamera sistemleriyle her yeri donatabilir, güçlendirebilir.  Bu bir.

***

İkincisi, devlet bu yörede, yani Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da batıdan gelip buraya iş merkezlerinin açılmasına karşı ödül veriyor, mükâfatlandırıyor iş çevrelerini, teşvik veriyor, imkân tanıyor.  Hele hele inşaat çevrelerindeki karayollarına gidip gelen taşıyıcı araçlar, kamyon veya beton mikserleri veyahut kepçeleri taşıyan tırlara çok önemsiz ve yersiz bahanelerle ceza yazılıyor.  Nerdeyse ceza ala ala şoförün elinden ehliyeti gidecek. Bir kamyona 20 bin lira hatta suçuna göre 40 bin liraya kadar cezalar yazılıyor.  O yazılan cezalardan elbette ki mağdur şoför de nasibini alıyor.

CHP döneminden kalma bayat, çağın gerisinde olan ama hala yürürlükte bulunan antidemokratik hukuk dışı yasalarla vatandaşı mağdur etmek, ağır ceza müeyyideleri uygulamak kabul edilir değil….  Herkes iktidara karşı tedirginliğini, öfkesini saklayamıyor artık.  Bu hususta kamuoyu adına dostane eleştiri bakımından bunları yazıyoruz.  Öyle düşünüyoruz ki Sayın Soylu, bunların da üstesinden gelecektir.  Gerçekten Sayın Soylu’nun böyle güzel yaklaşımları… Hele hele din adamlarıyla bağdaş kurması, Soylu’nun aile asaletinin gereği olduğunu düşünüyoruz.

* * *

Bu itibarla Soylu’nun devraldığı makam, Türkiye’de sıradan bir görev değildir.  İçişleri Bakanlığı gibi önemli bir mevkii ihraz etmiş olmasının hakkını verdiğini de düşünüyoruz.

Amma velâkin.

Sistemin getirdiği mezalim, bugün değil, yüzyıldan beri mevcut kokuşmuş bir sistemin getirdiği mezalim, toplumu derinden yaralamıştır. Toplumsal bir çürümüşlük söz konusudur.  Ailelerin birbiriyle düşman kesilmesi, babanın evladına gözünü kırpmadan kurşun boşaltması gibi toplumsal bir hal, sıradan bir hal değildir.  Devlet bunun da üstesinden gelebilir diye düşünüyoruz.

***

İki gün önceki yazımızda kaleme aldığım konu, toplumsal bir ittifakın varlığı, ayet ve hadisleri delil olarak getirip sizlerle paylaşmıştık. Özellikle Âl-i İmrân suresinin 103. Ayetinin yüce meali;

“Allah’ın ipine sımsıkı sarılın, bölünmeyin, parçalanmayın, tefrikaya girmeyin” diye özetlemiştik.

Hadis-i Şerif’te ise;

“Müminler bir binanın birbiriyle kenetlenmiş taşları gibidir, çatlamayı, dökülmeyi hiçbir zaman kabul etmiyor yüce İslam dini.”

O yüce İslam dinine intisap eden Müslümanların bu çizgiden çıkmaması, yüce Allah’ın emirlerinin başında gelir.

Hele hele emr-i maruf, güzellikleri yaşamak ve yaşatmak, nehy-i münker kötülükleri ortadan kaldırmak diye ilahi hükümler var.

Toplumdaki bireylerin bunları yapmaya yetkisi olmadığı için illaki bu görevler devletin yetkili zevatına düşer.

Bize göre vatanın bölünmez bütünlüğünü ve milletin birliğini koruyan ana hükümlerdir.

Gelen giden iktidarlar bugüne kadar buna gözlerini yummuştur ve ülkede perişanlıklar içerisinde nerdeyse terör odaklarına esir düşmüş bir hal yaşanıyordu.

2014-2015 yılında yaşanan Sur ve Hendek olayları, camilerin yakılıp yıkılması, önemli toplumsal sorunlar olmuştu.

Fakat Allah’a şükürler olsun ki bugün “Ke en lem yekûn” hiç olmamış gibi.

İnanıyoruz ki bu da Sayın Soylu’nun büyük çabalarıyla olmuştur.

* * *

Bakınız, dün Uzay Haber Televizyonu ekranlarında şöyle bir haber izledik.

“Antalya'da Duran G. ile oğlu Cihat G. arasında çıkan tartışma, baba Duran G.'nin oğlunu silahla vurmasıyla son buldu. Cihat G. vücuduna isabet eden 4 kurşun ile yaralandı. Yaralı genç kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti. Baba Duran G. Jandarma tarafından gözaltına alındı.”

İşte bu haber, Türkiye için bir sarsıntı unsurudur.

Ülkeyi sarsıyor.

Çünkü aile mefhumu kalmadı.

Baba ile evlat arasındaki şefkat-merhamet duygusu unutuldu, Allah korkusu hiç yok, bir baba oğlunu öldürecek kadar ağır suç işleyip gaflet çukuruna kendini gömdürüyor, farkında bile değildir.

İşte tüm bunlar bize göre vatandaşların sorunu değil, mevcut olan sistemin varlığı bu tür olumsuzlukları yaşatıyor.

Bu çok düşündürücüdür.

Şu partinin, bu partiye laf atması, suçlama getirmesi, ağır eleştiriler yapmak ve küfürleşmek yerine güzel konuşmalar ve güzel öneriler memlekete getirilirse, tüm bu sorunlar yaşanmaz diye düşünüyoruz.

Unutmayalım ki bundan yüz-yüz elli sene evvel bu memlekette böyle şeyler olmuyordu. Hatta bundan elli sene evvel bile olmuyordu. Zira devlet içerisinde İslam hâkimiyeti vardı.

Bugün devlet bünyesinde İslam hâkimiyeti yerine, toplumu, gençliği dinden uzaklaştırma planları vardır.

Bunu da yapan yine devletin bünyesinde meydana gelen bir soysuzlaşmanın eseridir ve bu da CHP’nin temel eserlerinden birisidir.

En derin saygı ve sevgilerimle.

HAYIRLI CUMALAR.