TAM BİR FİYASKO (III)

Sevgili okurlar...

Bir önceki yazımda da ifade ettiğim gibi; gerçekten Türkiye’miz ve bölgemiz üzerine bir zındıka komitesi tarafından nice tertipli oyunlar sahneye konulmak isteniyor?

Hazırlanan bu kirli senaryo çok değişik oyunlar ve kumpaslar içermektedir.

Kelime kavramlarını değiştirerek, halkı aldatmak suretiyle, özellikle şerefli Müslüman Kürt halkımızın gençlerinin beyinlerini yıkayarak, ‘’Kürt sorunu’’ varmış gibi, lanse edilerek sahneye koymakta oldukları plan tamamen "kardeşi kardeşe" kırdırmaktır.

İşte bu hakikat karşısında açık ve net olarak bilinmelidir ki bu zındıka komitesi; bazı dış devletlerin, Türkiye üzerine oynadığı oyunların tümüyle içteki piyonlarıdır.

Yani maşaları durumundadırlar.

Hiç kuşkusuz ki, bunlar ilhamlarını ve düsturunu da tamamen devletin kirlenmiş derin odaklarından almaktadırlar.

Ki bu da herkesin malumudur.

Türk solu ile Kürt solu adı altında birleşerek söz ve güç elde etme hareketleri yıllardan beri "ittifak" içerisinde devam ede gelmiştir.

Bundan sonra da aynı aktörler bu hareketlerini kesmezler, devam edeceklerinden de kimsenin kuşkusu olmasın…

Nitekim içten ve dıştan gelen ilhamlar doğrultusunda adım atarak devletin derin odaklarında bulunan aynı o komitenin aktörleriyle işbirliği içinde olduklarını zaten Hindistan’daki ‘’SAĞIR SULTAN’’ dahi artık biliyor.

Bunlar, bu ülke insanını hedefinden şaşırarak, dininden, imanından, inanç ve amelinden uzaklaştırarak Sovyet Sosyalist Bolşevik birliğine bağlamak üzere ellerinden geleni ardlarına koymuyorlar…

Koymazlar da…

Rusya’nın katerina piçleri ile işbirliği içinde olup adeta halkımızı köleleştirmeye çalışıyorlar. Hem de dinsizleştirerek, hemde imansızlaştırarak bu hareketi gerçekleştiriyorlar.

Bu komitenin siyasi aktörleri zaten belli.

Üç aydan beri Diyarbakır’ımız üzerine oynadıkları oyun hepimizce malum!

Diyarbakır’ı adeta başka gizli mihraklara satmak üzere çekiştirdikleri terör de orta yerde.

Ama şu var ki, "emelleri" kursaklarında kaldı diyebiliriz.

Döktükleri bunca kana rağmen, Allah'a şükürler olsun ki "senaryoları" yine fiyaskoyla sonuçlandı…

Ve yüzlerindeki maske düştü…

Nitekim Sur’a yürüyüş adı altında halkı azmettirmeleri, halkı yanlış yollara saptırmak üzere tahrik edici olmaları, bilmeyen, halk deyimiyle cahil cühela kesimlerinin ağzına da zehirli bal lokmasını sokmalarına rağmen, artık istedikleri "kalabalığa" ulaşamıyorlar, sonuçsuz kalmışlardır.

Ve bundan sonra da hep sonuçsuz kalacakları ümidindeyiz.

Çünkü Diyarbakırlı kardeşlerimizi, hemşerilerimizi bu kez yanıltamadılar, kandıramadılar.

Çağrılarına Diyarbakır halkı "yem" olmadı, cevap vermedi ve onların peşine de düşmedi.

Onun için Diyarbakırlı hemşerilerimize sonsuz şükranlarımızı bildirirken alnı açık, başı dik bir Diyarbakırlı olarak Diyarbakır halkının bundan böyle dik durmasını bekliyorum.

Zira Diyarbakırlılara da bu yakışır.

Hele hele yarattıkları terör ve şiddet yetmiyormuş gibi bir de aynı o zındıka komitesi tarafından bu kez de Cuma günlerini istismar ederek abdestsiz namaz kılma gibi hareketleri var ya; ona da Diyarbakır halkı gereken cevabı verdi.

Çünkü Diyarbakır ahalisi, Kürtler farkına vardı, "oyun üzerine oyun oynadıklarının."

Hele ki bazı din adamı olarak geçinenlerin onlara öncülük etmesi!…

Evlere şenlik…

Onlara kanan ve onların siyasetine kendini malzeme eden o din adamları var ya, inanın birçokları mertek ile elifi birbirinden ayırt edemeyecek kadar basireti kapanmış kişilerdir.

Ama kime dersin...

Cuma namazını camilerde değil, Sümerpark’ta kıldırtmaları ve siyasi propaganda içeren vaazların verilmesi de apayrı bir garipliktir ve skandaldır.

Zira Cuma namazını gerçekten kılmak istiyorlarsa siyasi yöntemlerle değil, normal tüm halk kitlesi içinde camilerde saf tutarak herkes istediği şekilde ibadetini yapabilir.

Orada istediği duayı okur..

Ama öyle inanıyoruz hayatlarında alınları secdeye değmeyen abdestsiz, hatta boy abdesti almaya bile gerek duymayan o kimselerin o saflarda durmaları gerçekten skandaldır.

Kimi kandırıyorsunuz beyler.

Yeter artık.

Ed-i bese.

Kendi anlayışını ve ideolojilerini koruma uğruna, bir yere getirme uğruna, masum insanların kanını dökmeye zemin hazırlıyorsunuz.

Oysaki gerçekten cumaya, cemaate, kıbleye, namaza, inancınız varsa her zaman böylece halkı namaz kılmaya teşvik edin.

Siz de onlara öncülük yapın. Yalnız cumadan cumaya değil, 5 vakit namazı birlikte kılın.

Ama heyhat tam tersine!

İşte Suriye’deki size bağlı olan PYD çetelerinin yaptıkları…

Öyle ki, işgal ettikleri köylerde namaz kılmayı, ezan okumayı ve kuran okumayı bile yasaklar oldular..

Velhasıl, İslam dininin ‘’i ‘’ harfine bile teamülleri yok…

 

Onun için dikkat diyorum…

Siz de Allah korusun böyle bir aldatmaca, halkı şaşırtma oyunları oynarsanız bunun faturasını çok ağır ödeyeceksiniz.

Hem de siyasi hayatınıza mal olmak üzere bu faturayı ödemek zorunda kalacaksınız.

Sizin bugüne kadar bu bölgede yıllardan beri masum insanların kanını dökmeye kadar gelmişliğiniz kesinlikle mevcut şaşırtıcı, küfürbaz, laik ve Kemalist bir rejimin gölgesinde yapabilmişsiniz.

Ve o gölgenin sayesinde buraya kadar gelebilmişsiniz.

Ama öyle inanıyoruz ki bundan böyle yeni bir Türkiye’nin yüksek hamlesi ile artık o fırsat elinize geçemeyecektir.

Yepyeni bir Türkiye ile karşı karşıya kalmaktasınız.

Zira Bediüzzaman Hazretlerinin dediği gibi ‘’Ümit var olunuz ki; Asya kıtası İslam’ın gür sedası ile yeryüzünü çınlatacaktır.’’

Her ne kadar dünya tarihi boyunca küfürle, iman çarpışa çarpışa büyük meydan muharebesini aşmış durumda ise de fakat hiç unutmayalım ki Allahın eli daima inanan kitlelerin üzerindedir ve arkasında duruyor.

Velev ki bugünkü dünyada yenik düşmüş İslam dünyasının bazı devletçikleri ve milletçiklerinin geri kalmışlığı söz konusu ise de bu da kader-i ilahi olmakta inancımız tamdır.

Zira Allahû Teala yerle gökleri yaratırken her şeyden evvel inanan, her tarihte, her asırda bir toplumun elini kolunu bağlayarak hiç çalışmayarak ben Müslüman’ım kendini sadece Müslüman’ım diye aldatmakla bir yere gidemeyeceği açıktır.

Kanunu ilahi de bu dur ki bir coğrafyada Bolşevik baykuşların sesi yükselmiş olduğu takdirde o ülkede bulunan İslam camiası kendine çeki düzen vererek, bol bol namaz kılmakla, oruç tutmakla, hacca ve umreye gitmekle yetinmeyerek her şeyden önce çalışarak çağdaş teknoloji ve kalkınma hamleleri ile tanışması gerekir.

Zira bunun tam tersi ise Allahın kanunu dışındadır. Yüce Allahın insanlar arasında yaratmış olduğu kanunlar gereği her Müslüman tüm kıymetli değerlerini koruyarak yola çıkmalıdır.

Ve mücadeleyi yepyeni bir teknolojik usulleri ile öğrenmelidir. Böylece küfür sistemine karşı meydan muharebesinde alnı açık başı dik bir şekilde birer kahraman olduğunu göstermelidir.

En derin saygı ve sevgilerimizle…