TERÖR YİNE ZİRVEDE! (II)

Evet, sevgili okurlar.

Bugün sizinle paylaşmak istediğimiz konu, elbette ki ülkemizden yıllardan beri ayrılmayan, başımızın belası olarak bilinen terör odaklarının varlığına dair olacaktır..

Elbette ki bu terör belası, rastgele içimizden çıkan hain, ne idügü belirsiz anlayışların varlığı ülkemizi gerçekten yıllardan beri rahatsız ediyor ve bizi içten vuruyor.

Hani diyorlar ya;

“Gülme komşuna, gelir başına”…

İşte, önceki gece İngiltere'de yaşanan terör..

7 ölü.. 50'e yakın yaralı..

İşte bunun için dedik ki; "gülme komşuna gelir başına..!'

Nitekim, Fransa'da, Almanya'da..

ABD'de artık terör cirit atıyor..

Ki kendilerinin beslediği; "canavar..!'

***

Yıllardan beri emperyalist haçlı unsurların içimize ihraç edip beslediği taşeron ve piyon şebekelerinin varlığı, hiç unutmayalım ki yalnız PKK’nın 30-40 yıldan beri oluşmasına bağlı değildir.

Tanzimat Fermanı’ndan beri vardırlar…

Devlet-i Osmaniye’yi Âliye’nin içine dost olarak girip içten yıkmaya çalışan mason localarının beslediği masonik kafalar, nice cüce Mustafa Paşa’lar gibi isimleri ve adresleri Müslüman olsa bile satılmış şahsiyetlerdir…

Hem de çok ucuz fiyatla satılmış uşaklardık…

Bunlar, devletimizin bünyesinde üreme yaparak, hakimiyet kazanıp palazlandılar..

Oldukça da çoğalmışlardır...

Osmanlı yıkıldıktan sonra; bunlar İttihat ve Terakki adı altında kurulan partinin çatısı altında üremeye başladılar.

İşte o parti, Tanzimat Döneminin vermiş olduğu zehirli bir meyve olup, Devlet-i âliyeyi Osmaniye’yi paramparça ettiği gibi, 1923’ten sonra kurulan bir cumhuriyet rejimini de hakimiyetinin altına almıştır.

Ve fazilet, hürriyet ve kudretten ibaret olan bir rejim, ne yazık ki altı oklu bir CHP’nin eline teslim edilmiştir.

Nerdeyse 30-40 yıl boyunca tek parti şeflik ve dipçik dönemini bu millete yaşatmıştır…

Faziletli bir rejimin içi boşaltılmış, memlekete rezaletleri yağdıran bir mezalim sistemine dönüşmüştür…

Devlet ile milletin arasını açmıştır..

Kavgaya, kana ve gözyaşlarına neden olmuştur.

Milli irade deyip de yola çıkanlar dahi hep milli iradeyle ters düşe gelmişlerdir.

Yaptıkları her icraat, beraberinde mutlaka terör odaklarını da getirmiştir..

Onları, her daim beslemiştir.

Ne yazık ki aynı o anlayış, bugün hala da terör odaklarının yanında yer alıyor, destekliyor ve alkışlıyor.

* * *

Örnek mi istiyorsunuz?

Kılıçdaroğlu’nun yaptığı harekete bakın?!

Özellikle 15 Temmuz karanlık ve kirli darbe teşebbüsünden tut, daha geriye gidersek Taksim Gezisi olayları, 17-25 Aralık ve 15 Temmuz’a kadar, hala da aynı anlayış ne yazık ki; "direnç" gösteriyor…

Hani Cumhurbaşkanı diyor ya;

“PKK nerede, Kılıçdaroğul orada”

Evet.

Cumhurbaşkanı, gerçekten büyük bir dava adamıdır…

Devletin başında olan bir zat..

Ki, ne söylediğini bilen ve düşünen biridir…

Eğer; "PKK nerede, Kılıçdaroğlu orada” diyorsa bir Cumhurbaşkanı…

Burada altı çizili düşünülmeli..

Ki bu da, halkın duygularına tercümanlık etmektir…

Bundandır ki; yıllardan beri devletin bünyesine yerleşmiş gizli odakların ruhunu keşfeden bir devlet adamı olan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı, elbette ki bu millet bağrına basacaktır, destekleyecektir, yanında yer alacaktır.

Seher vakitlerinde dahi semaya açılan ellerde mutlaka Cumhurbaşkanı da o duaların içinde yer alıyordur.

Bu paralelde düşünürsek, cumhurbaşkanımızın işi az-öz bir iş değildir.

Her yaptığı konuşmada geçmişi hatırlatarak, mevcut içimizdeki karanlık noktaları da deşifre ederek, bizlere aktarmaktadır…

Ama işi de gerçekten kolay değildir.

Her zaman bu köşede söylüyoruz;

Allah yardımcısı olsun.

Tüm İslam dünyası, 24 saat Erdoğan’a dua ederken, “Aman ha Erdoğan’a bir şey olursa Türkiye gider, Türkiye giderse tüm İslam dünyası gider. İslam dünyası yeniden bir dönüş şansını yakalayamaz” diyorlar.

Ve buna katılmamak da mümkün değildir.

Evet, gerçekten Erdoğan’ın işi çok zor.

“Niye zor?” sorusuna cevaben diyoruz ki;

“Mümin olduğu için işi zordur”

İnanmış bir devlet büyüğü olması hasebiyle attığı her adım, düşmanlar tarafından “aynül ayan” didik didik kontrol ediliyor.

Okyanusların arkasındaki Amerika devi, içimizden kendisine ithal etmiş olduğu FETÖ zebanisini besledikçe besliyor, koruyor.

“Ne zaman tehlikeli bir bomba olarak onu kullanacağız” diye plan ve projelerini hazırlıyor.

Acaba ne zaman?

İşte başta söylediğimiz gibi Tanzimat Döneminden günümüze kadar ve yarınlara kadar, hep içimizden satılmış piyon taşeron uşakların varlığı söz konusu olmuştur ve bundan sonra da devam edecektir diye düşünüyoruz.

Ama bunu da hiç unutmayalım.

Ezeli kudret, ebede kadar dostlarını koruyacaktır.

Velev ki zor ve sorunlu olaylarla karşı karşıya kalsa bile…

Allah onları yalnız bırakmayacak diye düşünüyoruz ve inanıyoruz.

Tıpkı bugünkü Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan’ın karşı karşıya kaldığı durumlar gibi.

* * *

Evet, sevgili dostlar.

Gerçekten Erdoğan, devletin başındaki inançlı bir lider olması hasebiyle, bunu içine sindiremeyen dünya keferetül fecereleri içimizdeki piyonları kullanıyorlar, ihanet şebekelerini organize ediyorlar.

Bunlar siyaset platformlarında da oluşa gelmiştir…

Adı siyasi parti olsa da siyasi parti değiller…

Adeta siyasi canavar ruhunu taşıyan hıyanet şebekelerine dönüşmüşlerdir…

Nitekim 2002’den günümüze dek Erdoğan’ın kurmuş olduğu parti olan AK Parti, hep böyle büyük imtihanlardan geçmiştir.

Bugün de kendisi Cumhurbaşkanı olma hasebiyle, aynı zamanda 3 yıl sonra da olsa yine AK Partinin başına lider olarak geçmiş olması, batı ejderhalarını daha da hırçınlaştırmıştır.

Gerçekten işi zordur.

Çünkü Mümindir, inançlıdır.

Bakınız, önceki gün MÜSİAD Genel Kurulu’nda yaptığı açıklamalar, bizim bu söylediklerimizin birer kanıtlayıcı delilidir.

Bakın, orda ne diyor Erdoğan?

“Millet 15 Temmuz'da kıyama kalktı”

Darbecilerin karşılarında; kadını, erkeği, yaşlısı ve genciyle kıyama kalkmış bir millet bulduğuna dikkati çeken Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Şairin dediği gibi 'Yürüyeceksin, millet yürüyecek arkandan.'

Biz de milletimizle birlikte darbecilerin üzerine gittik.

Verdiğimiz şehitler ve gaziler hepimizi can evinden yaraladı.

Ama özgürlüğümüze, geleceğimize, namusumuza el uzatan hainlere de ülkeyi bırakmadık.

Dünyada eşi benzeri olmayan bu kahramanlığı gösteren milletimle gurur duyuyorum.”

***

Evet, sevgili okurlar.

O büyük devlet adamı tüm detayıyla olup bitenleri halkın karşısına çıkıp anlatıyor ve aydınlatıyor ve ümitlendiriyor.

Onun için işi zor diyoruz.

Bakınız, sohbetimize son verirken, “Ankebut” suresinin 2. Ayetinin yüce mealini sizinle paylaşmak istiyoruz.

Evet, bu ayet-i celile mealen aynen şöyle diyor;

“İnsanlar, (sadece) “İnandık!” demeleriyle bırakılacaklarını ve imtihan edilmeyeceklerini mi sanıyorlar?”

Tabi ki; “Bakara” suresinin 214. Ayetini de sizinle paylaşmak istiyoruz.

“İyi bilin ki, Allah'ın yardımı çok yakındır!”

Bu her iki ayet-i celile, öyle ümit ediyoruz ki Erdoğan’ı da inançlı bir devlet adamı olması hasebiyle ona işarettir.

En derin saygı ve sevgilerimle.