2007'Yİ HATIRLARSANIZ!?..
Dünkü; "Gül bilinmez denklem?" yazıma okurun düştüğü bir not..
2007'yi hatırlarsanız…
Evet, bu tarihte Cumhurbaşkanı Abdullah Gül idi..
Ve bu tarihte, "sıkça" Gül'e karşı mitingler organize ediliyordu..
"Cumhuriyet" mitingleri…
Atılan sloganlar!…
"Sözde değil, özde laiklik" naraları?..
Laik, Cumhuriyetçi "Cumhurbaşkanı" istiyoruz dövizleri…
Gül "Çankaya'dan defol" sözleri..
Ya o günün; "günoğlu" gazetelerinin attığı manşetler…
Bağnazca; "Ordu Göreve" diyenler?
Hele ki Çankaya boykotları!
***
Peki, tüm bunlar neye karşı yapılıyordu?
Gül'ün eşi Hayrünnisa "başörtülü" olduğu içindi..
Çünkü, türban takıyordu?
İşte o başörtüsü ve Gül'ün misyonuna karşı; "topyekûn" bir karşı savaş sergiliyordu CHP'nin süvarileri?
Ne oldu da bugün o süvariler Gül'den "medet" umar oldular…
"Kurtarıcı" diye, dörtbir yönde, etrafında dönüp dolaşıyorlar..
"Gel de bizi kurtar Erdoğan'dan" diyecek kadar yerlerdeler!?.
***
Bilemiyorum!..
Bu 13 yıl içerisinde; Gül'e dair CHP'nin "süvarilerinden" bir özür beyanı duydunuz mu?..
Ya da, Hayrünnisa'ya "Biz sana çok büyük kötülükler yaptık, özür dileriz" dediler mi?…
Sanmıyorum!...
O zaman, bir hidayete erme mi var?..
"Tövbekârlık mı?" söz konusu?!..
Yoksa "milletin gücünü, sillesini" gördükleri için hizaya mı geldiler?..
O devren bitti, milli ve yerli bir yönetimin "iradesini" kabul etmek zorunda mı kaldılar?
Gül'ün hal-i vaziyeti, bu minvalde hangi çizgidedir!
2007'yi unuttu mu?
Hiçbir şey olmamış gibi; herşeyi sineye mi çekti?
Yoksa, kendisi mi onların nam-ı hesabına "hidayete erdi?"…
***
Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin mevzuya dair çok güzel bir deyimi var..
Der ki; “'Eûzü billahi mine'ş-şeytani ve's-siyaset…"
Yani, orta çıkan siyasi vaziyetten "Allah'a sığınırım" diyor?…
***
GÜL YİNE KETUM?..
Sahi, niye ketum takılıyor?..
Adı üzerinden; "tepinmeyen" kalmadı ki?!..
Kılıçdaroğlu bir laf etti..
Ardından konuşan konuşana..
Karşı mahalleden bile ses çıktı?..
Ne oluyor, ne bitiyor, Gül var mı yok mu, Gül çatı aday mı, değil mi?
Gül nerde?..
Biliyoruz ki, villasında ve Türkiye'de!..
Ama gel gör ki; Kılıçdaroğlu'nun "lafına", mahallesindekilerinin "iğnelerine", muhalefetin süvarilerinin "ama" diye başlayan cümlelerine tek bir laf; söylemişliği yok!..
Bir bıkkınlık vermiyor değil?..
***
AKŞENER ISINMASI?..
Görünen o ki, Gül'den "hayır beklemeyenler" şimdi, İnce'den çok Meral Akşener'e ısınmaya başladılar…
Onu, "sahaya" sürme adına idman yaptırıyorlar..
Yer, zemin, alıştırma, yoklama yapılıyor..
Yeni partilerle "görüşme trafiği"…
Her ne kadar; "3. alternatif blok" gibi, bir analiz vaki ise de…
Ortak paydaları, Erdoğan "hasımlığı" olduğu için; "çatı aday" hangi fikirde, inançta, düşüncede olursa olsun, makbuldür!
***
MUHARREM'İ GÖREN VAR MI?
Adam bir çıktı, nara attı!
Sivas dedi..
Eylül dedi..
Yol yürüyeceğiz dedi..
Şunu, bunu deyip durdu..
Ama şimdi; "ortalıkta" yok..
Ne sosyal medyada, ne kamera karşısında!…
Hayırdır!..
"Seçim gecesi" muammalığı mı tekerrür etti!?
***
Doğrusu, ortam şu an için İnce'nin "siyasi incelikleriyle" gümletilecek mevzularla dolu!
Hele ki, Joe Biden'in o beyanı vardı ya!
Ona karşı, neler söylenilmez ki?
Bay Kemal Kılıçdaroğlu'nun "aman dostumuz bozulmasın" minvalindeki, cılız ifadeleri var iken!
Haykırması..
Kükremesi..
Ey Amerika!
Ey Biden!
Ey bilmem neyin nesi!
"Biz icazeti, ordan burdan almayız.. Direktifleri, sizden almayız.?"
Biz, "halktan, milletten, Türkiye ahalisinden, Atatürk'ün ilkelerinden emir ve direktifler" alırız!
***
Hele ki, Doğu Akdeniz'deki Fransa'nın, Yunanistan'ın, Rumların, "salvolarına" karşı en haşin söylem, tavır ve siyasi ifadeler, icra edilebilinecek, gündem var iken!..
"Sevr'i" tokatlayan milletiz, buna da silleyi vururuz desene!..
Mahallenizdeki, Akşener sevdalılarına da, bir iki kelam etmen gerekmez mi?.
Bir saniye, "evladınız varken, elin kızından nasıl medet umarsınız" diye, söz söylemen lazım değil mi?
Yoksa!.?
Evet yoksa ne?…
***
ERDOĞAN MÜJDESİ!..
Kehanette bulunmaya gerek yok!..
Ama görüyorum ki, iki gündür "bulunmayan" yok!..
Her neyse!..
Ülke ve millet olarak yaşadıklarımız!…
Hele ki yaşadığımız Coğrafya'da esen sert rüzgarların varlığı…
Covid-19'un "öldürücü" virüsünün yarattığı "travma.."
Ekonomik ve sosyal dengesizlik..
Döviz kurundaki; "dış müdahale" fahişeliği..
İşte bunlara karşı "moral ve motivasyon" açısından; "sürprize, müjdeye" çok büyük bir ihtiyacımız var..
Denir ya; "boyutu ne olursa olsun…"
Hayırlı günde, hayırlı duayla gelen bir müjde!…
Şifa veren; ilaç olur!
***
GÜNÜN SÖZÜ
İcraat yok, ama iş lafa gelince felsefenin kralı…
***
Hayırlı cumalar...