23 NİSAN KEDER DOLUYOR İNSAN?
Öyle ya;
Takvim yaprağı dün için 23 Nisan'ı gösteriyordu!
Malumunuz;
23 Nisan ülkenin 'tarihi' dokusunda önemli bir gün.
Çünkü;
Günün öneminde "Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı" yüklü.
Nitekim;
23 Nisan "sözü" edildiği an, her büyük için şu şiir, her küçük için de bu ifade hemen mırıldanılır.
"23 Nisan neşe doluyor insan!?".
* * *
Peki;
"Millet olarak" dünyanın tek "çocuk bayramına" sahip olabilme noktasında gerçekçi miyiz?
Ahali olarak;
"Neşe dolu muyuz?".
Ya da;
Atatürk'ün çocuklara hediye ettiği bu bayramın "değer" noktasında çocuklarımız neşe içinde mi?
Ne yazık ki;
"Ne neşe içerisinde, ne de neşe içerisinde olmasını sağlayan biz büyükler?".
Maalesef;
Büyük ve vahim bir 'derbederlik' içerisinde "neşe yerine" zulüm ve gözardılık hâsıl.
* * *
Düşünebiliyor musunuz?
Çocuk Bayramını kutluyoruz. Stadyumlar dolu.
Egemenlikten dem vuruyoruz.
Makamlar, mevkiler 'onlara' günün önemine özgü teslim ediliyor.
Haydi "yönet" diye!
Kısacası;
Ülkeyi bir gün hatta bir saat dahi olsa "yönetimsel" olarak onlara teslim ediyoruz.
Diyoruz ki;
"Yarınımızın" teminatı ve gözbebeğimiz, can paremiz çocuklar hadi bizi yönet.
* * *
Hayır!
Ne yazık ki;
Onlara karşı "samimi" ve gerçekçi değiliz.
Söylem ile icra arasında "uçurum" var.
Çünkü şuan için;
3 bine yakın çocuk demir parmaklıklar arasında "ömür" çürütüyor.
Suçları ne derseniz;
"Polise taş atma", yasadışı gösterilerde slogan atma.
Yargı önünde suçları ise;
"Suçlu ve suç vasfı "terörist", terör örgütüne üye olmak".
Evet!
Üç bin çocuk şuan cezaevinde.
Ama yekûn 7 bin çocuk; "Taş atma polise mukavemet" suçundan yargılanıyor.
Ve ne yazık ki;
Bu çocukların hepsi "sadece" son üç yıl içerisinde hâsıl oldu.
* * *
Bunlara bir de, "adi" suçları eklersek..
Telafuzu ürkütüyor. Rakamlar iki katına çıkar.
Gelelim bir başka vahim tabloya.
Onu da, bir kaç gündür gazete ve televizyonlardan okuyoruz.
Siirt'te yaşanan "rezalet".
Dört kız kardeş, toplam 7 ilköğretim öğrencisi kız çocuğu.
Hepsinin yaş ortalaması 14–15.
Ne iğrençliktir ki;
Bu çocuklara 14 ila 70 yaş arasında "yüzlerce" erkek tarafından tecavüz ediliyor.
Ve bu "alçak sapıklık" aylarca sürüyor.
Hatta 2 yılı bulanlar bile var.
* * *
Ne var ki;
Hadisenin bulunduğu cografyada!
Herkes biliyormuş. Durumdan haberdarmış.
Ama "kabullenen" bir sessizlikle, günler tüketilmiş.
Kimse konuşmasın. Kimse bahsetmesin!
Ta ki; bir öğretmenin 'kral çıplak' demesine kadar.
Ve Siirt Cumhuriyet Başsavcılığı "el koyuyor".
Kızların ifadeleri alınıyor.
Sorgu-soruşturma derken; "sapık" ruhlular kervanında kimler çıkmıyor ki?
Okul Müdür Yardımcısından tutun da.
Kızların "sınıf" arkadaşlarına. Kentin "ileri gelen" aile fertlerine kadar.
* * *
Velhasıl;
Yüzlerce "uçkur düşkünü".
17'si tutuklu. 25'i de gözaltında. Yenileri de gelecek diyorlar.
Ne hazin ki;
Bu "sapık ruhlu" hal-i durum "sır olarak" tutuldu.
Ama artık sır değil. Tüm ekar-ı umumiye öğrendi.
Ve herkes "lanet üstüne lanet" getiriyor.
Olayın kamuoyuna yansıması üzerine "Yayın yasağı" geldi.
"Çirkin durumun" iç dünyasının kamuoyuna yansımaması için.
Anlayacağımız "sessizliğe" yeni bir sessizlik eklenmiş oldu.
Zaten;
Bizi ve toplumu "yıkan" en büyük handikap ta bu "sessizlik" ve kabullenmedir.
"Tozları halının" altına süpürmedir.
* * *
Bilirsiniz;
Kapalı ve sessizlik icra eden toplumlarda; "her türlü" olumsuzluk hasıl olur.
"Habis ur" misali.
Ta ki; bir yerden "patlak" verene kadar.
O zaman da; "iş işten geçiyor".
Dikkat edin!
Son yıllarda çocuklara yönelik "inanılmaz" derecede bir taciz söz konusu.
Ve bu taciz "her alanda" vuku bulmakta.
Tecavüz mü,
İşkence mi,
Uyuşturucu mu,
Ekonomiksel getiri mi?
Ne derseniz deyin; hepsi mevcut.
Ama hepsi "çocuklara" reva görülmekte.
* * *
Şimdi böylesi bir hal-i durum vaki olurken!
Siz diyebilir misiniz ki;
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nda "çocuklar" bayram ediyor?
Adil bir durum mu?
Hayır!
Türkiye Cumhuriyeti Devleti.
Eğer bir hukuk devleti ise, eşitliğe, insan haklarına, hukukun üstünlüğüne sahipse.
Yarınlarımızın teminatı "çocuklarımız" diyorsa.
Ve dünyada "Çocukların" tek bayramına sahip ülke ise.
Öyle ise;
Bu "iğrençlikler" yaşandığı bir zaman dilimi içerisinde; "bayramdan" söz edebilir misiniz?
Ne diyeyim.
23 Nisan "keder doluyor insan".
* * *
NOT
Doğrusu; Bu yazıyı dün kaleme almıştım.
Ancak ani il dışı seyahatine çıkmam nedeniyle yazıyı gazeteye "ulaştırmada" aksama oldu.
Bu nedenle de "yazı" dün yayınlanmadı. Onun için de; bugüne kaldı.
Aksamadan dolayı; özür borçluyum.