ACİLDEKİ SERZENİŞLER!
Cuma akşamı geç saatlerde, hasta ziyaretine gittim!.. Denir ya, "hasta ziyaretinin kısası, makbuldür" diye!.. Ben de öyle yaptım.. "Geçmiş olsun" deyip, moral ziyaretini kısa tutarak hemen, ayrıldım!.. Çıkışımı, Acil servis bölgesinden yapmak istedim… Çünkü, genel giriş çıkış kapısında, bir hengame vardı…
***
Kalabalıktan kaçarken, acilin yoğunluğunun ortasına düştüm… Ne de kalabalıkmış, acil servis. Sanki, şehir "topyekûn hasta" ve herkes hastasıyla birlikte buraya akın akın gelmiş gibi… Çevreyi bir gözlemleyeyim dedim. İçerisi tıka basa dolu. "Çığlık çığlığa" insanlar yara bere içerisinde olanlar?.. Büyük bir curcuna ve koşuşturma var..
***
Ne oluyor, ne bitiyor derken, kalabalıktan tanıyanlar olunca bir anda, çevremi insan kitlesi sardı.. Acilin koridoruna doğru yürürken, serzeniş, tepki ve yardım üçlüsüyle, tabiri caizse yüklenen yüklenene.. Şaşırdım kaldım; kime nasıl cevap vereceğime?.. Sanki herşeyin müsebbibi benim gibi, ortam oluştu!!!..
***
Kimi kolumdan tutup çekiyor "gel bak hastamızın haline?".. Hekim sıkıntısı ve personel yokluğundan dert yanıyor.. Kimi elini omuzuma atıp, yüzüne bakmamı istiyor, "bak halime bak, gör ne haldeyiz" sağlık böyle mi olmalı diye sorguluyor?!.. Diğeri, "kar yağdı, her taraf buz tuttu, annem düşüp, bacağını kırdı, iki gündür ameliyat sırası bekliyorum..?"
***
Hani, Kulp ve Çüngüş'ten gelenlerin haddi hesabı yok!… Bazıları da, Batman ve Siirt'ten gelmişler!. Bir taraftan hastalarının hal-i perişanlığı, bir taraftan da kendilerinin soğuk hava, kıt imkanların çaresizliği içerisinde, olma halleri!…
***
Neyse dilimin döndüğü kadar sorulara yanıt vermeye çalıştım… Yaşananları da kaleme alacağımı.. Hava soğuk, içerisi de, dışarısı da buz kesiyor.. Acil servisin önünde yüzlerce araç park halinde bekliyor. Ama hepsi hazır kıta misali, çalışır vaziyette.. Hasta ve hasta yakınları araçlarının içerisinde ısınmaya çalışıyorlar!…
***
Acilden yükselen ortak tepkiye gelince… Mevzu; "kaldırımların, cadde ve yolların kardan temizlenmemesi sonucu her tarafın donarak, buz pistine dönmesi.. İnsanların haliyle buralarda yürümek zorunda kaldığı için, düşüp, bir yerlerini kırmış olmaları!. Kimi kolunu, kimi bacağını, kimi kalçasını.. Kafasını-gözünü yaran da var!..
***
Yetkililerden bilgi aldım!.. Son beş günde yüzlerce insan acile başvurmuş!.. Ve hepsi "Ortopedi" vakası.. Ki klinik dolmuş.. Ameliyat edilen, bir gün bile hastanede tutulmadan eve gönderiliyor; "yatak sıkıntısından" dolayı!… Hekimler 7-24 mesai yapıyor… Sordum, şehirdeki diğer devlet ve özel hastanelerde de durum aynı!…
***
Son 10 günde düşerek yaralanan 250 kişi hastanelere başvuru yapmış. Dicle Üniversitesi (DÜ) Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Emin Özkul kar ve buzlanma sebebi ile kayıp düşmelere bağlı kırık ve çıkık vakalarında artış olduğunu söylüyor. Özkul şöyle diyor;
***
"Özelikle son bir haftadır kırık sayımız artmaya başladı. Yaşlı hastalarda düşmeye bağlı hem ön kol kırıkları hem de kalça kırıkları birlikte görülüyor. Bunların çoğuna yatarak tedavi gerekiyor. Hasta sayımız günden güne artıyor. Acile başvuran hasta sayısı artmış durumda."
***
Özkul uyarıyor da!?.. "Kadınlar topuklu ayakkabı giymemeli. Yürürken kısa adımlar atmak, bastığımız yere dikkat etmemiz lazım. Telefona bakarak yürümemeliyiz. Yeri iyi tutan kış şartları için uyumlu ayakkabı seçmemiz lazım. Eğer bunlara dikkat etmezsek kırık kaçınılmaz oluyor."
***
Acilden çıkarken, "kar tane tane" yağıyordu.. Eve ulaşana kadar, her taraf bembeyaz olmuştu.. Düşünmeye başladım.. Hastanedeki o görüntüler.. Cadde ve sokaklardaki mevcut kar kütlelerine yağan karın oluşturduğu, kayganlık!… Ve Prof. Dr. Özkul'un açıklamaları..
***
Beri yanda, bir hafta önce tüm uyarılara rağmen "sınıfta" kalan yerel yönetimlerin zafiyeti!… Kentin her yönüyle "kara teslim" olup, hayatın da "felç olma" hali.. Günlerce mahsur kalınmalar.. İnsanların evinden çıkamaz hale gelişi.. Bizim de buradan, "tepki gösterip" nerde bu kentin "emiri" çığlığında bulunmamız!?..
***
Hepsi, bir kez daha "korku tüneline girmiş" gibi gözlerimin önüne geldi.. Yarın daha bir beter olacak diye!.. Ve biz bu tepkiyi verince birileri yine; yaşananlardan ders-i ibret çıkarma yerine, "el insaf" deyip yaşananları küçümseyeceğini de bilerek, yazıyı kaleme aldım!?..
***
Neyse!.. Kar yağışı, kaldırımlardaki oluşan kar tepecikleri, buz pistine dönen cadde ve sokaklardaki temizlik "iş başa" düştü hesabıyla ahali başının çaresine baktı.. Bir daha bakar.. Ki, Özkul hoca gibi, hekimlerin uyarısı var.. Böylesi zamanlarda karlı ve buzlu yerde, "yürüyüşünüzü" değiştirin, penguen gibi yürümeye çalışın!!!…
***
Buarada, meteorolojiden müjdeli haber geldi!.. Kar yağışı ve soğuk hava, hafta başından itibaren ülkeyi terk etmeye başlayacak.. Nitekim Cumartesi ve Pazar günü hava kısmi yönde iyiydi. Güneşin olmasıyla, karlar erimeye başladı.. Hep derim, kar esaret değil, berekettir.. Esarete dönüştüren, yaşam alanlarının ilgili ve yetkilileridir!…
***
Bu kış, salt Diyarbakır, İstanbul ve Gaziantep için değil, Türkiye için bir ders-i ibret oldu.. Önem arz edici olan; bu durumdan akıl çıkarabilen oldu mu?… Seneye göreceğiz diyeceğim ama, daha kış var.. Malum, Mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır diye bir söz var!…
***
KISIR SİYASET!…
İşte size iki örnek.. Ki bu da, ne hazindir ki muhalefet cephesinden geliyor.. Ana akım ve baş aktörde, CHP ile Lideri Kılıçdaroğlu!..
***
Kamuoyuna yansıyan iki beyanı, var.. Bu iki beyanın "muhtevası" Türkiye'nin muhalefet cephesindeki "kısır siyasetini" deşifre etmeye yeter de artar, misali örnek teşkil ediyor!..
***
Şöyle ki.. Birinci beyanat.. Cumhurbaşkanlığı "adayıyla" alakalı.. Diyor ki.. "Bizim Cumhurbaşkanı adayımız popüler biri olmayacak.."
***
Bu beyana söylenecek çok söz var!.. Malum önceki beyanları da, hatırlarsak!.. Kemal bey, gerek bulunduğu cephedeki "ittifak blokunu" ve gerekse de, iktidarın değişmesini isteyenleri; "sinir küpü" yapmaya devam ediyor.. Ha gayret..
***
Peki ya ikinci, kısır ve verimsiz ile çözüm üretilmeyen muhalefetin siyasetindeki, arıza-ı durum!?.. Kemal bey diyor ki; "Parti Genel Başkanları alfabetik sıraya göre, masanın etrafında toplanabilirler?"…
***
Denir ya; yok daha neler!.. Oturma düzeniyle, konuşma düzeni, ya da "demokratik teamüller" gereğini böylesine "hallaç pamuğu yaptırmak", ancak kısır siyasete özgü olsa gerek!?..
***
Aslında her şey basit.. Söylenecek söz şudur.. "Dostlar hoş geldiniz, istediğiniz yere oturun, ben en sonda oturacağım…" Ama yok; illa ki kısır çekişme" olacak ya!… Neyse, bildiklerine devam etsinler!..
***
BOZDAĞ VE GÜL…
Yeni Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ve "görevden affını" isteyen eski Bakan Abdülhamit Gül.. İkisi de, bize yakın!.. Ve ikisinin de, Türkiye kamuoyunda "takdire şayan" duruşları olmuştur!…
***
Bozdağ'ın 15 Temmuz gecesindeki "haykırışı ve direnişi" hala, kulaklarımızda!.. Milli iradesinin, demokrasinin ve sivil yönetimin kalbi olan Meclis'te, "kürsüyü" terk etmeyerek, atılan bombalara karşı haykırdı!.. "Bomba atsanız da biz buradayız, milletle birlikte sizden hesap soracağız"..
***
Görevden affını isteyen Abdülhamit Gül… Adalet Bakanlığı döneminde, bir çok reformlar, paketler, çıkardı.. Ülke ve millet açısından istenilenler oldu mu olmadı mı, hala yapılması gerekenler var mı yok mu?.. Ayrı bir mevzu..
***
Ama, Gül'ün "Yargı" mevzu edilip, tartıştığı her platformda, vurguladığı ana nokta, şu oldu.. "İster kıyamet kopsun, ister bilmem ne olsun, bizim için tek ilke ve kural vardır; o da yeter ki adalet yerini bulsun.?" Bu söz adalet mekanizmasında, dibi doldu mu; işte o meçhul!..
***
Netice itibariyle, Yargı camiasına hayırlı olsun, Bozdağ'a başarılar, Gül'e ise yeni yaşam süreciyle alakalı da kolay gelsin diyelim!.. Değişim, yenilikleri doğurur!…
***
MUHALEFET İKTİDARA HAZIR DEĞİL
Metropoll Araştırma'nın anketine göre halkın yüzde 47'si Millet İttifakı veya muhalefetin Türkiye'yi yönetmeye hazır olmadığını düşünüyor.
Verilen yanıtların partilere göre dağılımı ise şöyle:
AK Parti
Evet: 16.5
Hayır: 76.6
Fikrim yok-Cevap yok: 7
CHP
Evet: 81.4
Hayır: 13.3
Fikrim yok-Cevap yok: 5.3
İYİ PARTİ
Evet: 81
Hayır: 16.7
Fikrim yok-Cevap yok: 2.4
HDP
Evet: 73.5
Hayır: 25.9
Fikrim yok-Cevap yok: 0.7
MHP
Evet: 18.9
Hayır: 81.1
Fikrim yok-Cevap yok: -
DEVA
Evet: 43.8
Hayır: 53.1
Fikrim yok-Cevap yok: 3.1
DİĞER
Evet: 29.1
Hayır: 50.9
Fikrim yok-Cevap yok: 20
***
GÜNÜN SÖZÜ
“Her şey çok güzel olacak” hikayesinin yerine, “Kötü şeyler de olsa bil ki yanında olacağım" sözü daha bir samimi!…