AH SAHİPSİZLİK AH?..

Ne yazık ki, öyle!… Kadim şehir Diyarbakır ahalisinden, yükselen bir çığlık bu!.. “Diyarbakır sahipsiz.. Sorumluluk üstlenen yok..” Yani, bir dokun, bin ah işit misali, kentte yaşayanlar, dertli, çileli ve de öfkeli!…Biz de dahil olmak üzere?…  Olmaz mı?..

***

Kentin nüfusu hızla artıyor!.. Artık, 2 milyonu aşmış durumda.. Ama velakin kentin yaşam arenası, kısır döngü misali kendi kendiyle cebelleşiyor.? Ah ki ah diyerek?!.. Hayata dokunan, huzur, güven, mutluluk, refah, kalkınma, gelişim kaydedici adımlar derseniz, kör topal misali!… Sağlıklı bir gidişat yok!

***

A’dan, Z’ye!. Hep deriz, ulaşımdan, altyapıya.. Eğitimden, Sağlığa.. Tarımdan sanayiye..!  İş ve aştan, istihdam alanlarına kadar.. Günlük yaşamın tüm alanları.. Kentin kaldırımları dahil… Yani aklınıza gelebilecek ne varsa, vahimin de ötesinde, sorunlar yumağı içerisinde, çözümsüzlük girdabında mevta misali bir yaşama mahkum kent!…

***

İşte, Diyarbakır’ın dün köy olan, bugün devasa nüfusa sahip, mahallelerinin hal-i durumu?!.. İçler açısından öte!…Bir tarafta modern diye övündüğümüz beton yığınlı, çok katlı binalar!.. Ki mantar gibi üreme gösteriyor.. Beri yanda, 80’lerin, 90’ların dehşetiyle, vahşetiyle, evini barkını terk edip, kente sığınanların gecekondularıyla yaşam mücadeleleri!…

***

 

İşte, Kayapınar!.. Şehrin en gözde, yapılarına, caddelerine, altyapısına sahip.. Ama gel gör ki, dibindeki varoşlar.. Yenişehir.. Ki Sur ve Bağlar da dahil.. Al birini vur ötekine!.. Manzara değişmiyor.. Buralar yeni yerleşim alanların çevresindeki çarpıklığın ötesinde, iç alemleri gel de yaşa dedirtiyor..  Sıkıntıların bini bir para!… Sokak hayvanlarının korku atmosferi de, ekstrası!

***

Kentsel dönüşüm, deniliyor?.. Yeni imar alanlarından söz ediliyor.. Lakin, nüfusu huzurlu kılan, yapıları modern kimliğe kavuşturan, uzlaşı zeminiyle, bölgeyi islah edebilecek, samimiyet karinesi içerisinde, varlık gösteren kurum, ilgili ve yetkili yok!. Var olan ise, bağımlılaşan rant çarkıyla, illa ki ben yetkili olursam diyor!..

***

 

Yoksa, Diyarbakır’daki kentsel dönüşümler, bilaistisna, davalık olur muydu?.. Açılan davaların, mahkemelerdeki dosyaların haddi hesabı yok.. Ki işin içerisine bir de, istimlak, milli emlak, ya da, yerel yönetimlerin kendi arazileri girince!.. Örgütlü yapılar da,  her mevzuya siyasi ve ideolojik yönde tuz biber hali.. Tam bir curcuna misali!… Gel de çık işin içerisinden!…

***

Bu hal-i durumun neticesi değil midir ki; hendek-barikat fecaatiyle, yerle yeksan olan, Sur’daki yeni yapıların, “ucubeleşmesi?”…Ve kentin dört bir tarafındaki metruk yapılar.. Her biri fuhuş ve uyuşturucu mekanı.. Kimine göre de kurtarılmış bölge; geçene aşk olsun?…

***

Ne diyor vaziyetin ilamına karşılık, İzzetin dayı?.. “Rant varsa kenti sahiplenen var, rant yoksa, sahiplenen yok?..” Denir ya, kitabın ortasından söz edilirse, ancak böyle edilir diye?… Dinleyen var mı; yok?… Ama eskiden öyle değildi?.. En küçük, sıradan kentle ilgili, sosyal, ekonomik, kültürel, hatta siyasi!.. İster olumlu, ister olumsuz mevzu olsun.. Buradan dile getirildiğinde, illa ki muhatabı, alaka gösterirdi…

***

Soruna, odaklanır!.. Çözüm üretmeye çalışır.. Ve bilahare kamuoyunu da bilgilendirme adına, beyanat verirdi?.. Peki şimdi, deve kuşu misali kafalar kuma gömülü şekilde, olup-biten umursanılmıyor!.. En vahimi de, şu sosyal medya kirliliği arenasında hakikatlerin heba edilir hale getirilmesi yönündeki, itibar suikastleri!…

***

Siz hakikati haykırın!.. Bir bakıyorsunuz ki, lağımdan üreyen klavye donkişotu, altına iki kelime yazıp, o gerçeği, itibarsızlaştırıyor.?  Ve bunu bir marifet gibi de sunuyor birilerinin nam-ı hesabına!. Hal böyle olunca da, insan tiksintiyle ıraklaşıyor, ne haliniz varsa diye?..

***

Nitekim, çok sayıda okurum!.. Ki birebir görüştüğüm dostlar da, ifade ediyor.. Neden eskisi gibi Diyarbakır’a odaklanmıyorsun diye?.. İşte ana sebep Diyarbakır’ın bu sahipsizliğinin getirdiği, küskünlüktür cevabını, istemeye istemeye veriyorum.. Haksız da değiliz yani! Ama yine de görevimiz, ısrarla sorunları dile getireceğiz.. Neye mal olursa…

***

Çünkü, kentteki muhalif ya da iktidar yanlısı.? Ki bunu yerel iktidar ile merkezi hükümet noktasında da, sınıflandırabiliriz?.. Kimse, kendi mahallesine yoğurdum ekşi demediği gibi, siyasi ve ideolojik dışında, karşı mahalleye odaklanan bir sorgulama da yok!.. Her şey rutine bağlanmış, kazancım varsa varım!?.

***

Yoksa!.. Buradan gündeme getirdiğimiz, mevzulara üç maymun takıntısı, sergilenmezdi, sorumlularca!?… Ve bu sergilemeye, ilgili ve de yetkili kurumlar da; rahatlık sergileyici bir boşvermişlik modunda, tavır koymazdı?.. Yol diyoruz, su diyoruz, elektrik diyoruz, sağlık, eğitim, tarım, sanayi, kaldırım, trafik, iş, aş, tekstil, esnaf, işçi ve memur diyoruz.. Yolsuzluk var, usulsüzlük var, rüşvet, suistimal, uyuşturucu, çeteler diyoruz.. Ama velakin beri gel diyen yok?..

***

BİZ DEMİŞTİK…

Bu ifadeden hayli nefret ediyorum!.. Ama velakin yaşanan ve yaşatılan hadiseler karşısında, der demez, kullanmak zorunda kalınıyor.. İşte o vakıalardan biri daha.. Daha önce buradan defalarca Dicle Üniversitesi’nin akademik yönde hayli, gerilediğini ve başarı düzeyinin, sorgulanması gerektiğini, dile getirmiştim!…

***

Rektör dahil, ilgili ve diğer yetkili birimler, veryansın etmiş yok böyle bir şey deyip, bazı istatistiki verileri aktarmışlardı!.. Göl ger ki, söylenenler de, bizim demiştik hakikatimizle, hiç ama hiç uyuşmadığı bir kez daha tescillendi. Yani haklı çıktık..

***

İşte tablo.. Türkiye’deki en iyi 187 üniversite sıralamasında 2022-2023 tablosunda 80’inci sırada yer alan Dicle Üniversitesi, 2023-204 yılı başarı tablosunda 12 sıra birden atlayarak.. Pardon gerileyerek, 92’inci sıraya düşmüş.. Tıp Fakültesi ise, 87 Üniversite arasında, 63’üncü sırada, yer aldı…

***

URAP’ın verilerinde bu istatistik vaki iken!.. Üniversite Türkiye genel sıralamasında, “hiç bir şekilde sıralamaya alınmaması da” ayrı bir başarı düzeyini gösteriyor!.. Peki yanı başımızdaki Fırat Üniversitesi'nin hali durumu nasıl?..  İlk 20’de.. Hem Akademik hem de Tıp Fakültesi yönünde?.. Denir ya gel de söylenme?…

***

GÜNÜN SÖZÜ?..

Ahalisi ızdırap içerisinde olan, yönetimlerin bilinki anlayışları totaliterliktir!