YAŞAMIN YOLCULUĞU
Herkesin kendi sırt çantasını taşıdığı bir yolculuktur yaşam. Sevinçler, hüzünler, heyecanlar, korkular, acılar ve bunlarla beraber diğer tüm duyguların var ettiği anılar toplanır o çantada. Kişinin, birikmesine izin verdiği her şey orada bir araya gelir. Zaman içinde sırtta taşınan çantanın ağırlığı kamburluk yaratır, yorar, yavaşlatır. Bu durumda kişi çantanın içini düzenleme fikrine sahip olur. Baktığında çok fazla detayın, ona acı veren anıların, korkularının, kaygılarının sıkıştırılmış halde olduğunu fark eder. Bırakmalı, atmalı sevgili okur. Yük olan, iyi oluşu etkileyen her şey kabul edilmeli ve orada bırakılıp yola devam edilmeli. Çanta, içi doldurulmaya değer anılar için hafif bırakılmalı, yolculukta zorluk çıkarmamalı.
Bir arşiv odasında olduğunuzu hayal edin. Her dosya üzerinde içindeki ile ilgili bir başlık ve tarih aralığı var. Bu, aranan her şeyin kolaylıkla bulunması için kolaylaştırıcı rolüne sahiptir. İhtiyaç duyulacak, önemli konular dışında her şeyin detaylı bir şekilde not alınıp dosyalandığını düşünün. İçinde bulunduğunuz oda bir anda katlardan oluşan bir binaya dönüşmüş olmalı.
Büyük bir bahçede yetişen çiçekler yine o bahçede yetişen diğer tüm bitkilerden etkilenir. Yabani otların ayıklanmaması çiçeklerin büyümesine, yetişmesine engel olur.
Tüm bu benzetmeleri göz önünde bulundurduğunuzda ne düşünüyorsunuz? Zihninize kulak verdiğinizde çantanıza, arşiv odanıza, bahçenize yaptığınız bir yatırım mı yoksa tükenişe sebep eylem mi?
Unutmak, insanın var oluşundan itibaren yaşadığı bir durumdur. Zihin her şeyi tutmak yerine yaşananlar sırasında anda olmalı, yaşananları kabul etmeli ve serbest bırakmalı. Zihnin en sağlıklı hali budur, dengeli ve özgür olanıdır.
Her şeyi tutmaya çalışmak zamanla zihinsel ve fiziksel yıpranmalara sebep olur. Sürekli geçmişi analiz etmek, yaşanan olayları tekrar tekrar kendine hatırlatmak, geleceği kontrol etmeye çalışmak, yaşananları kendi içinde detaylandırmak zihin içinde bir kaos yaratır. Stres, anksiyete, tükenmişlik, depresyon gibi bireyin iyi oluşunu engelleyen rahatsızlıkların temeli, zihinsel yükün miktarına bağlıdır. Bu durum yalnızca ruhsal rahatsızlıkları değil beraberinde fiziksel rahatsızlıkları da getirir. Uykusuzluk, bağışıklık sisteminin zayıflaması, baş ağrıları, sindirim sorunları gibi rahatsızlıkların yaşanması yine zihinsel kaostan ötürü olabilir.
Duygular gelir ve geçer. Duyguların olduğu yerde kaldığını varsaysak bile insan, var oluşu gereği hareketlidir ve duygunun yaşandığı yerden uzaklaşır. Yaşananları, yaşanma ihtimali olanları tutmamak, onları kabullenmek, bırakmak gerekir. Geçmişin pişmanlıklarından, pişmanlıklardan dolayı yapılan suçlamalardan, geleceğin kaygılarından uzak durmak, onları bırakabilmek yaşam üzerinde oluşturulan bir sanattır.
Herkesin kendi sırt çantasını taşıdığı bir yolculuktur yaşam. Ne kadar kaldığı bilinmeyen yolunuzda sırtınızda taşımak istedikleriniz neler sevgili okur?