AHLAK-İ BİR DURUM MU?
Malumunuzdur;
Türkiye'nin hal-i ruhiyesi.
Ne ülkeyiz ama dedirtiyor.
Evlere şenlik!
Akla ziyan bir atmosfer içerisinde; debelleşiyoruz.
Debelleştikçe de "batıyoruz".
Soluduğumuz hava "çöküntü" ve erozyona yol açıyor.
Derin bir; "tahribat" hainane bir provokasyon.
Sosyal mi, Siyasal mı, Kültürel mi, İktisadi mi?
Velhasıl "yaşamın" her kulvarı vahim bir "ahlaki" çöküntü içerisinde.
* * *
Öyle ki;
Gün rezilliksiz, saat "iğrençsizlik", saniyeler skandalsız geçmiyor.
Gündem ve toplum "bombaları", tsunami gibi tahrip ediyor.
Peş peşe "sıralanıyor"
Biri bitmeden, diğeri patlıyor.
Ve olup-bitene klasik kelimeler figüre ediyoruz.
Ülke ve millet "hassas" bir dönemden geçiyor diye.
Maalesef; "sırlar" dünyası gibi.
Aha; Baykal'ın deşifre olan "gönül" ilişkisi!
* * *
Dikkat edin!
Daha Baykal'a "Suikast" yapılacak mı, yapılmayacak mı?
Kim yapmayı düşünüyor, kim emri verdi?
Zanlı kim, pusu mekânı neresi?
Hadisesi "aydınlanmadan", ortaya "cuk" diye; "gönül ilişkisi" çıktı.
Üç günden buyana herkes bu hadiseye odaklanmış vaziyette; konuşuyor-tartışıyor.
Kimine göre "komplo" kimine göre "ahlaki olmayan bir ilişki", kimine göre "siyasi şantaj".
* * *
Üç günlük "suskunluktan" sonra;
Dün Baykal Kameralar karşısına geçip her devlet adamının yapması gerektiği gibi; "İstifa" ettiğini açıkladı.
Ve yapılanların da "komplo" olduğunu iddia ederek; "Siyasal iktidarı" suçlu gösterdi.
İstifası "taktir" edilir ve alkış alan bir tavır. Ama suçlayıcı "hali" bence ayıplı.
Yani "görüntüyü" iktidar çekti. Kendisine "gönül ilişkisini" iktidar dayattı.
Partisinin Milletvekiliyle "yatak odasına" iktidar soktu.
Yani "şuu vukuundan beter" misali; hezeyan vardı.
* * *
Gün boyu; "hadiseyle" alakalı gelişmeleri takip ettim.
Durumdan "kim nasıl" bir vazife çıkarıyor diye.
Her hadisede olduğu gibi; medya yine "ikili".
Sanki "gönül ilişkisi" masumane bir durum.
Siyasetçi "olabilir?" helaldir deyip; Siirt'teki "kepazeliğe" lanet yağdıran burda "suskun".
Düşündüm "size" sormayı. Ahlaki bir durum hasıl mı?
Ve komplo teorileriyle ilgili fikriniz ne?
* * *
Sizce;
Baykal'ın "internetlere" düşen ve sonra "yasak" konulan gönül ilişkisi bir komplo mu?
Yoksa yıllar önce bugün Milletvekili olan Evli Partilisiyle vuku bulan "ilişkisi" siyasi bir geleceğe yönelik bir komplo mu?
Ya da bu iğrençlik arz eden ilişkinin tam da birçok gelişmenin evresinde deşifre edilmesi bir komplo mu?
Veya yer-mekân ve kişiler noktasında dört duvar arasında olup-biten ilişkiyi kameraya alanlar bir komplonun elemanları mı?
Hepsinden öteye; "şantaja" verilecek başka şey kalmayınca mı; "komplo" gerçekleşti?
İnanıyorum ki; "tüm sorulara" evetiniz vardır.
Çünkü "silsile" misali seyri bir birbirine bağlı.
Aslında; "komplo teorisyenleri" kesilen bir toplum olmamız münasebetiyle çok şey üretiyoruz.
* * *
Nitekim
Dün sorularımızın ötesinde daha farklı "komplo" teorileri üreten de oldu.
Kimi "Sarıgül" üzerinde duruyor, kimi "İktidar" diyor.
Kimi; CHP'nin liderliğine soyunan "parti içerisindekiler" diyor, kimi de Bayan Vekilin eşini gösteriyor.
Ve bir dizi dikkat!
Anayasa Değişikliği Paketi ve Referandum.
Bu ay içerisinde yapılacak CHP Kurultayı.
Türk solunun "yeniden" tek çatı altında toplatılması.
Baykal ciddi manada "Milliyetçi" çizgiye partiyi taşımasına son verilmesi.
Ergenekon'a "avukat" olmaya soyunması, "kan kayıplarına" vesile olmasından dolayı;
"Tasfiye" sürecinin işleme konulması.
Velhasıl; "her türlü" fitne o iğrenç "ilişkinin" ağında mevcut dersek; abartmış olmayız.
Çünkü "gayri ahlak-i" içeren ilişkiler içerisinde her türlü "fitne" kabildir.
* * *
Onun için;
Baykal'ın "ahlaki" durumuna ve yapılanın deşifre edilmesindeki "ahlaki kültüre".
Kedidir kedi demekte en güzel figür olsa gerek.
Akla ziyan bir hal!
Gelelim Baykal'ın istifasına.
Yine soruyorum size!
* * *
Sizce;
Baykal istifa ediyorum demesiyle gitti mi?
Ya da bu demokrat(!) çıkışında samimi mi?
Konuşmasına bakarsak;
İfadelerinin satırlarına odaklanırsak "gitti" bir daha dönmemek üzere diyebiliriz.
Ama gel gör ki;
"Bulunduğu" siyasi şerit biraz "samimi" görüntü vermiyor.
* * *
Şöyle ki;
"Taktik gereği" çekildi. Kendini mağdur göstermek için.
Nitekim parti kurmayları ardı ardına açıklamalarda bulundu;
"Baykal gitmemeli, gidemez, yalnız bırakmaz".
Her ne kadar;
Baykal önümüzdeki kurultayda yokum diyorsa da.
Henüz "akil" değil. Çünkü "ardından" dökülen gözyaşları.
Ve "yatak odası" ilişkisini Laik Türkiye Cumhuriyetiyle "ilişkilendirmesi".
"İyi ve örnek bir aile reisi" unvanı yakıştıran, parti gönüldaşlerı.
Öyle ki; "ahlak-i olmayan" gönül ilişkisi "meşrulaştırıldı".
* * *
Dikkat;
Baykal 1999'da da "gidiyorum" demişti.
Tabi o zaman "yatak sahnesi" yoktu.
Meclis "dışında" kalma durumu vardı.
O gün "siyasi" mağduriyet üzerine politika inşa etmişti.
Ama şimdi; her ne kadar "partilileri" "Laik Cumhuriyet" ilişkilendirmesi gibi gaflet vuku buluyorlarsa da.
Toplum ve ülke.
Halk ve siyasi süreç; "Ahlaki" olmayan yatak odası hadisesi; "mağduriyet" kazanmak.
Çünkü ülkeye, millete ve çocuklarımıza "kötü" örnek teşkil etmektedir.
Sonuç itibariyle; Baykal "inkâr" etmediği ilişkide samimi mi?
Zülfü Livaneli'nin dediği gibi; "Bu iş, CHP'nin "iç işi".
* * *
Evet!
CHP üzerine sinen bu "iğrenç" durumdan; nasıl çıkacak bilemiyorum.
Ama bildiğim; CHP kaybettiği o "Sosyal Demokrat" unvanını bu hadiseden sonra yakalama gayretine girer.
Ustadın dediği gibi; "Her şerde bir hayır var?".
Belki CHP'de vuku bulan bu "şer" durum, CHP'nin hayrına olur.
Tabi ki; Baykal'ın "gölgesinde" kalmadan, idaresine yeniden geçmeden.
* * *
Ve önemli bir not; Siyasal iktidara.
Komplo teorileri icra edilen bu "gönül ilişkisinin" iç dünyasını.
Bayan Vekil ve eşinin "siyasi ve iktisat-i" gelecek hayalleri.
Görüntülerin "yıllar sonra" açığa çıkarılması ve o gün görüntülerin çekilmesi.
Bunların da gün ışığına çıkarılması, yeni maskelerin düşürülmesi gerekir.
Ki bu görev "hükümette".
İnanıyorum ki; "bu çözüm" iktidarı bazı çevrelerin "kuşku dolu" bakışlarında aklayacağı gibi.
Ülkenin "selameti" açısından da hayırlı bir görev icra etmiş olurlar.
Yoksa vebalini ve ceremesini "hükümet" çeker.
Velhasıl "yeni komplolar" üretilmeden bu komplo tez elden çözülmelidir.