AKLA ZİYAN BİR HADİSE!
Hepinizin malumudur;
Haftasonu Doğu Karakoç köyünde yaşananlar.
Ve hepimizi dehşete düşüren. Diyarbakır'ı da yasa boğan korkunç sonuç;
Biri kadın 5 ölü. 3'ü ağır 7'de yaralı.
Hadisenin "özü" noktasındaki nedeni "Bir ineğin" tarlaya girmesi.
Hani derler ya; "çekirdek kabuğunu" doldurmayan bir mevzu.
Aynen de öyle bir neden!
Evelliyatında bir "husumet" var mı, yok mu bulunmuyor?
Ya da kırgınlık!. Ki taraflar bu noktaya pek eğilim göstermedi.
Duyumlar da yok!
Ne diyelim; Ölenlere Allah'tan rahmet.
Yaralılara da "acil" şifalar.
Geriye kalanlara da "sabr-i celil".
Ve aile fertlerine de "akl-i selim" temennisiyle.
* * *
Evet!
Bu tür "facialar" yaşadığımız coğrafya da ne yazık ki; 'ne ilktir, ne de son olacaktır?"
Bilge köyü hafızalarda silinmiş değil.
Ergani'de. İki ay önce Bismil'de yaşanan.
Ders-i ibret bir tablo..
Çünkü
Kötülük ve Şiddet!
İftira ve nifak.
Kul hakkına tecavüz.
Kişi hakkına saygısızlık.
Ve en önemlisi insan vasfına yakışır "karakter" yoksunluğu.
Ne hazindir ki; bu saydıklarımın hepsi "yaşana" gelen hadiselerin hamurunda mevcuttur.
Hele sosyal dengesizlik..
Feodal anlayış.
Hepsi körükleyen ana etkenler.
Onun için bu acı ve yürek dağlayan olaylarımız "akla ziyandır".
* * *
Deriz;
Bu nasıl bir vicdan?
Bu nasıl bir izan?
Bu nasıl bir yürek?
Bu nasıl bir insanlık?
Sonra da "duyguların" esaretiyle "boyun" eğeriz.
"Olacağı buydu?".
Mevzuu. Ter-ü taze.
Acılar yeni.
Fazla da; üzerinde "zihin" taarruzu yapmak istemiyorum.
Çünkü "haklı-haksız" tartışması şuan için erken.
Ajitasyon ise "duygulara" kıvılcım olur. Ağır bir vebal.
Ama genel kanı. Ve tarafların söylemlerine göre.
Başlangıç "sıradan" bir tartışma.
Sonrası; akla ziyan bir öfkenin ürettiği acı bir bilanço.
* * *
Düşünüyorum;
İnsanlar neden bu kadar öfkeli?
Neden bu kadar tahammülsüz?
Neden şiddet eğilimli?
Aslında; "özü" itibariyle hepsini üreten "Sosyal dengesizlik".
Ve ardından facialaşan "eğitimsizlik", feodal düşünce.
Bir ineğin "tarlaya" girmesi. Bir kaç başak buğdayı yemesi.
Ve buna karşı "gösterilen" öfkenin; bedeli bu olmamalıydı.
Ama!
İşte tıkanan ve çıkmaz duvar ören de bu "ama".
* * *
Eee!
Büyüklerimiz boşuna dememişlerdir.
"Öfke ateşi en çok sahibini yakar" diye.
İşte Doğu Karakoç'taki yürek dağlayan hadisenin özünde de;
"Anlık öfkenin" acı faturası vardır.
İnşallah.
Bu acı fatura 'yeni' faturalar üretmesin.
Hele "intikam" dürtüsünü, akla ziyan yeni hadiseleri icra edeceğini kulak ardı etmememiz gerekir.
Nitekim
Taraflar dünkü konuşmalarının satır aralarında "bu tedirginliği" açıkça ifade ediyorlardı.
Doğu Karakoç, Pınarbaşı ve Köprübaşı.
İle Diyarbakır şehir merkezinde aile fertlerinin varlığı ciddi "tedirginlik" nedeni?
* * *
Bölgenin feodal yapısını bilmeyenimiz yok.
"Özellikle" yıllar süren kan davaları.
Çağın ayıbı.
İnsanlığın da "yüz karası" olarak bahsedilir; kan davaları.
Burda;
İl Jandarma Komutanlığına.
Ve Diyarbakır Polis teşkilatına "önemli" görev düşüyor.
Özellikle;
Olayın "faillerinin" yakalanması açısından.
Çünkü bu tür olaylarda "gerçek fail" yakalandığında.
Taraflarda bir "sukut" gelişir.
İnanıyorum ki; bu görev ifade edilecek.
* * *
Bir kez daha;
Ölenlere Allah'tan rahmet, yaralılara da acil şifalar diliyorum.
Umut ediyorum ki;
Bir anlık öfkenin yaktığı ateş bu kadarla kalır.
Ve tez elden üzerine "Barış" suyu dökülür.
Ki; yeni ateşler yanmasın.
Güzel. Çatışmasız, kavgasız ve şiddetsiz.
Mutlu, huzurlu ve barış dolu bir hafta dileğiyle.
Yeni haftaya merhaba.