AKLA ZİYAN HADİSELER
Öfkem sel gibi;
Dizginlenemez bir isyan hal-i ruhiyatı içerisindeyim.
Şu 24 saat içerisinde ülke ve millet hatta dünya ahalisi olarak; yaşadıklarımız.
Ve bizlere yaşatılan, şahit olduğumuz hadiseler zinciri.
Tarifi imkânsız!
Dehşetin de ötesinde; vahşet kelimesini bile kifayetsiz bırakıyor.
İskenderun'da şehit edilen 7 asker.
Gazze'ye insani yardım götüren sivillerden 9'unun Siyonist İsrail tarafından şehit edilmesi.
Onlarcasının yaralanması.
Diğerlerinin gözaltına alınıp; işkenceye maruz kalmaları.
İnsanlık dışı, doğanın da, tabiatın da kabullenmediği bir durum.
Akla ziyan!
Olayların gerekçesi ve işleniş biçimi ne hazindir ki "akıl kilitlenmesi"
* * *
Yüreklerde "çığlık" hançeri.
Ateş püsküren volkan gibi. Yüreklerde "isyan" çığlıkları.
Haykırmak istiyor; "İnsanlık nerede" diye?
Dün "Ağıtlar" hâkimdi yeryüzüne!
İskenderun'da yükselen "Kor ateşinin" düştüğü baba ocaklarında.
Mardin'de, Van'da, Hakkari'de, İzmir'de, Erzincan ve Malatya.
Velhasıl yurdun diğer bölgelerinde.
"Ana kuzuları şehit düştü".
Nöbet değişiminde gelen "kör" kurşunlarla.
Bu hadise; ülke ve bölge açısından ne ilk ne de son.
Çünkü "akan kardeş" kanına ne yazık ki; "aklıselim" eğilmiyoruz.
Dünkü köşemde; dile getirmiştim.
Bölgenin nerdeyse yarım asrı bulan; "ateşinin" neden söndürülmediğini?
Ve önümüzdeki günlerde bu ateşin daha bir; "alevleneceğini".
* * *
Ne diyeyim! "Keşke haklı çıktım" demeseydim.
Ama ne yazık ki "hep tekerrür" etmekte!
Onun için de "isyanım bu yönde" daha bir öfke ve ikilem içermektedir.
Öfkem deseniz zincirlenemez.
Artık bu da "geçer" denilmemeli, dememeliyiz.
Vanlı şehit annesinin çığlığında yaktığı Kürtçe ağıt gibi;
"Ma bes nine. Ve agır-i bı tefi’nin. Bese bıra bıra düküje.
"Yeter. Bu ateşi söndürün. Kardeş kardeşi öldürmesin yeter."
Bir ülke, bir millet, bir devlet.
İç dünyasında kopan fırtınaya bu kadar mı "aciz" kalır?
Hadiseye hala da; "güvenlik" sorunu olarak bakabilir?
Hindistan'daki "Sağır sultan" bile vakıf oldu.
"Hadisenin" sıradan bir güvenlik meselesi olmadığını.
Maalesef biz hala da havanda su dövüyoruz!
Ne diyebilirim ki;
Önümüzdeki günlerde bu mevzu ve bu ateş daha çok "gürleşecek?".
* * *
Dedim ya;
Bugün iki yönlü acı ve öfke içindeyim.
Hele yanı başımızdaki; "Siyonizm" vahşeti.
İsrail!
Ortadoğu'daki "fitne" mekanizması.
Soykırım teröristi.
Bir kez daha tescillendi bu vasıflara sahip olduğu.
Evet.
36 aydır kuşatma altında tuttuğu Gazze'ye giden "İnsani yardımı" engelledi.
Hem de "akla-ziyan" bir terörizmle; kan dökerek.
İnanın!
Konvoyun Amiral gemisi olan Mavi Marmara gemisi hareket ettiğinde içimde bir his vardı.
İsrail bu! Hain bir "inlik" yapacak diye?
Çünkü bir kaç gündür de; diş biliyordu. "Gelirlerse engelleriz" diye!
Ama açıkça ifade etmek gerekirse;
Bu kadar "vahşi, gaddar ve ahmakça" bir saldırı ve insanlık dışı girişimde bulunacağını beklemiyordum.
Sıradan bir müdahale bekliyordum.
* * *
Peki!
Bu "devlet terörünün" ana içeriği sizce salt İnsani yardımı götüren gönüllü "aktivist gruplara" yönelik mi?
Yoksa bunun "altında" bir mesaj ve gözdağı mı var?
Dün gün boyu bu iki sorunun "analizine" yönelik sohbetlere odaklandım.
İsrail bu!
Vahşi mi, vahşi? Soykırım taraftarı mı, taraftarı?
Ortadoğu'da "fitne üreticisi mi, üreticisi".
Terörist gruplarla "içli, dışlı mı, evet".
Ha savaş stratejisini, terör saldırılarına karşı profesyonel mi, profesyonel?
Sıradan silahsız ve terörist bir yapı olmayan "gemiye" silahlı müdahale; neden?
Bu kadar teknik donanıma sahip; bir ülke iken "neden katliam yaparak", gemilere el koydu?
Doğrusunu isterseniz;
İsrail'in bu "aşağılık" hezeyanı Türkiye'ye ve Ortadoğu'daki "son gelişmelere" yönelik intikam mesajı.
* * *
Evet!
İnsanlığa karşı işlenen bu suç "sıradan" adli bir vaka olarak görülmemeli.
Özellikle Türkiye!
Ortadoğu'da soyunduğu "Hamiliği" başarılı ve güvenilir icra edebilmesi için;
Dünya kamuoyu önünde.
Uluslararası düzeyde.
NATO ve BM ile Avrupa Birliği ölçeğinde "masaya" yumruğunu vuran ülke olmalı.
Ve İsrail'i "tecrit" etmelidir ki; "intikam" amaçlı kanlı saldırının intikamı alınmış olsun.
Bu minvalde bir atasözü de hatırlatmak istiyorum.
Her ne kadar "yürekler acı" doluysa da; "Her şerde bir hayır vardır?".
İnşallah!
Şehitlik mertebesine ulaşan İnsani Yardım kafilesindeki ölülerin kanı;
Filistin'e, Gazze’ye, Ortadoğu'ya "Yeni bir barış ve yönetim" anlayışına vesile olur.
* * *
Ne diyelim; temennimiz bu yönde!
Ve Diyarbakır'ın dün kendisine yakışır düzeyde sergilediği tavır.
Doğrusu gurur verici!
İçimdeki öfkeyi ve isyanı; "ortaya koyduğu" bir olma duruşuyla dışa vurdu.
Siyonizm’e, fitne-fesat düşünceye mesaj verdi; "Kükrersek" bir tükürükle sizleri boğarız.
"Filistin" halkı ve İnsani Yardımın gönüllü aktivistlerine de; "Yalnız değilsiniz, yanınızdayız".
Tabi tepki dün sadece Diyarbakır'da değildi.
Güneydoğunun tüm illerinde olduğu gibi ülkenin de dört bir yanında.
Dünya ülkelerinde, İslam coğrafyasında.
Velhasıl; "İnsanım" diyen her kesim İsrail'in Siyonist düşünce ve bağnazlığına "lanet" getirdi.
Ve İsrail'i "telin" etti.
Evet! Bir kez daha;
İskenderun'daki şehitlere
Gazze yolunda şehit olan gönüllü aktivistlere Allah'tan rahmet.
Yaralılara da acil şifalar diliyorum.