ALLAH SİZİ BİLDİĞİ GİBİ YAPSIN!..
Bu resim, Sur ilçesinden geldi!..
Bakarmısınız hal-i duruma!…
Kadını, erkeği, kızı, çocuğu..
Yaşlısını, genci!...
Bilaistisna; "kovid-19'a" dair "davetiye" çıkarırcasına geziniyorlar…
Tedbir ve kurallar "buldozer" misali, üstünden geçilmiş..
Keyfiyet o biçim..
Sorumsuzluk o biçim..
Ne Maske, Ne mesafe, Ne de hijyenik kurala uyan!..
Ve ne de; 14 Kuralını takan, bilen, dikkate alan var!!…
"Kentin kırmızı alarmı" vermesinin resmi işte bu tablo!
Ama ne var ki; "bile bile" tufanın içerisindeyiz..
Tablo vahim…
Bir o kadar da düşündürücü!
***
Kaldırımda ilk gördüğünüzle yapacağınız mülakatta çıkacak söyleşinin sonucu, ya da aranızda geçecek diyalog şöyle olur...
Neden; "maske takmıyorsun?"…
Vereceği cevap beli ve hazır!…
-"Sahaaaneee.. Takmam…"
İyi de; "bari aşı ol, oldun mu?"…
-"Yok olmadım; sahaaaneee aşı olmam.. Olmuyorum.. "
İyi de, niye olmuyorsun ki!?..
-"Niyesi var mı?.. Bize "cipmi" taktırtacaksın!…"
Yok ya!… Peki, yerli aşı çıkarsa aşını yaparmısın?!…
-"Onu da olmam… Niye olayım ki, iktidarın bir oyunu!… "
Bari mesafeyi koru, hijyene uy.. Git eve kapan…
-"Sen kimsin ya buna eve kapan diyen!.. Git işine.. Ne bu, zaptiye ekibi gibi sorguluyorsun?…
Ne eve kapanırım, ne mesafeye uyarım, ne de dediğini yaptırırım!…"
Yahu bari el insafa gel!..
Elini vicdanına koy.. Kendini düşünmüyorsan, aileni, çevreni düşün…
Bak salgın var..
Görmüyormusun "hastaneler" tıklım tıklım..
Habire cenazeler morgdan alınıyor…
Günde, ölü sayısı Diyarbakır'da 15-20'ye çıktı!…
Salgını nasıl durduracağız..
Bu ölümleri nasıl son bulduracağız…
Bari, tedbirli ol!…
-"Yetti ha!… Salgın da yok, ölü de yok.. Abartıyorlar..
Herşey basit bir grip…
Pandemi değil, plandemi bu.. Plan.. Plan…"
Arkadaş, sendeki de ne inatmış be!..
Bile bile; ölüme koşuyorsun, beraberinde de yüzlercesini götürmeye çalışıyorsun!…
Bırak bu inadı!..
-"İnat değil.. Ben aşı olmuyorum.. Sen de aşı olma.."
***
Şimdi, bu kadar devletler..
Bu kadar bilim adamları..
Herkes; seferberlik içerisinde; "bu virüse" karşı mücadele ediyor…
Sen de; "herşey yalan" diyorsun..
Bunu neye dayanarak, söylüyorsun!..
-"Öyle diyorlar…"
Kim diyor, ne diyorlar?..
-"Bırak bırak, aşı olanların hepsi ölecek..
Aşı olanlar kısır kalacaklar..
Artık çocukları olmayacak..
Bu bir plan, insan nüfusunun azalmasını istiyorlar!?.."
Yok ya!.. Elinde bir "bilimsel veri var mı"…?
-"Bende yok.. Ama öyle diyorlar…"
Bak Cumhurbaşkanı aşı oldu… Kemal bey bile aşı oldu.. HDP ha bire, aşı olun diye çağırıyor.. Bir şey olsaydı; aşı olurlar mıydı?.. Seninkisi kuruntu!…
-"Onlar aşı olmadı..
Onların şırıngasındaki sıvı suydu, su!!
Zaten; bu yaştan sonra çocuk yapacak değiller..
Sen onlara bakma!…"
Neyse; senin vebalin büyük!.. Hem ölenlerde vebalin var, hem de hasta düşenlerde vebalin var..
Çünkü; virüsü bulaştıranların başında, sen geliyorsun?…
-"Neyin vebali boynumda!… Varsa bi vebal devletin boynundadır; benim değil!…
Bilim kurulu boşuna mı kuruldu?..
-"Yok.. Onlar da konuşuyor.. Ama onlar gibi konuşmayan doktorlar da var… Aşı olmayın diyorlar onlar da.."
İyi de, o doktorlardan bir kaçı öldü.. Aşı olmadıkları için…
-"Yok aşı olmadıkları için değil; başka hastalıktan öldü.."
Ama kayıtlara kovid-19'dan öldü diye geçti…
-"Devlet politikası!..
***
İnanın ki bu sohbete dahil, olacak çok kişi olur!..
Hele ki; muhabbet Ulu Cami önünde, oluyorsa…
Ya da, Balıkçılar başında…
Aşıdan,
Maskeden,
Hijyenik ortamdan,
Son aylarda Diyarbakır'da kabus yaratan "ölüm ve vaka sayısını" aktarmada; ısrarlı haliniz olursa!…
Linç edilmeniz an meselesi!…
Ağızlarından çıkacak ilk sözcük…
Siz varya siz.. İktidar yandaşları diye başlayan cümlelerle; üzerinize hücum ederler!…
***
Hasılı kelam!…
Resim bir bütünlük içerisinde, aklı selim noktasında şu çığlığı atıyor…
Herşey ulu orta cereyan ederken…
Allah, akıl, fikir, ihsan versin…
Bu nasıl bir inkar, inat ve "ölüme" bile bile kucak açmak!…
Önceki yazılarımda, dile getirmiştim…
Madem ki, virüs yok..
Madem ki, tepkiye söz konusu değil..
Madem ki, aşı onlara etkisiz..
Madem ki, onlara hiçbir şey olmuyor…
Madem ki, ilaçlar, aşı herşey bir plan…
O zaman yapılması gereken; "aşı da, tedavi de, ilaçta" filyasyon takibi de yani herşey; "ücretli" olsun..
Devlet hiçbir şekilde; "maddiyatı" karşılamasın!…
Ve virüsten ölen her kişi için!…
Aşı olmayanı, kuralı uymayanı; "vebal" noktasında, maddi ve manevi cezaya tabi tutsun!…
Çünkü, gelinen aşama itibariyle kentin yaşadığı travmanın, onlara söylenecek söz "canları sağ olsun" değil..
Bilakis; Allah sizi bildiği gibi yapsın!…
***
ÇARŞI KARAKOLUNUN YERİ!…
Mazisine girmeyeceğim!…
Çok derin, ama hep te "sorgulanmayan" bir geçmişe sahip Çarşı Karakolu!…
Karanlık yani..
Aydınlatılması çok hadiselerin; mekanı olmuştur!..
80'lerden bilirim..
12 Eylül'ü yaşayan bizler gibi o günkü "gençlerin" illa ki, uğramışlığı var…
Zaten, hiçbir karakolun "sicili" beyaz bir sayfayı içermiş değil..
En halisi dahi "gridir?"..
***
Neyse, konumuz, Çarşı Karakolu'nun "işleyiş ve geçmişiyle" alakalı değil..
Mesele; Karakolun yıkılması da değil…
Yıkım işi de bitti..
Şimdi boş bir alan…
Mevzu herkesin kafasındaki soru; "burası" ne olacak?..
Ya da, Diyarbakır'da yaygınlaşan "adi terörcüklerin" hangi teröristi; buraya çökme yapacak?…
***
Karakol'un bulunduğu arazi mülkiyeti kimde, bilmiyorum!..
Sordumsa da, kimse tatminkar cevap vermedi..
Ancak, Karakol'un arkasındaki, kahvehanenin "kamulaştırıldığını" biliyorum!…
Kent adına, ki bir çok okurum, özellikle şehri yakından tanıyan eğitimci dostların, "halis ve salih" bir önerileri var..
Ki, bendeki fikir de aynı yönde!…
***
Malum, Sur içi "pekte yeşil" alana sahip değil..
Mahrum..
Çarşı Karakolu'nun bulunduğu arazi ve kamulaştırılan kahvehane; birleştirilerek, Dağkapı'dan Balıkçılar başına uzanan caddeyi çok yönlü ferahlatıcı, temiz hava solduran, yeşile olan hasreti de ortadan kaldıracak bir "MİNİ BAHÇE" yapılmasıdır!!…
***
Bu minvalde, etkili ve yetkili zevata, yüksek sesle çağrımızdır...
Birileri çökme yapmadan, kebapçıya, yemekçiye, kahvaltıcıya, tatlıcıya, ya da herhangi bir "rant" odaklı işletmeye "peşkeş" edilmeden, ilçenin, hatta kentin "ortak" kullanım alanı olması noktasında; "yeşil alana" çevrilmesi bekleniyor…
Şehir ahalisinin; ortak isteği!…
***
İKİ NOKTA BELİRSİZ
Siyaset kulisi.. Selvi'ye göre...
Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adaylığı konusunda iki nokta belirsiz.
BİR… İktidar seçim barajını yüzde 5’e indirir, ittifaklar için seçim barajını yükseltirse, İYİ Parti, hâlâ ittifakta ısrar eder mi?
İKİ.. Millet İttifakı ortak aday çıkaracak mı, yoksa ilk turda her parti kendi adayını çıkarıp, ikinci turda Erdoğan’ın karşısındaki isim üzerinde toplanılacak mı?
İki nokta ama seçimin kaderini belirleyecek kadar önemli noktalar. Bunların netleşmesi lazım.
KILIÇDAROĞLU’NUN KARARLILIĞI
Kemal Kılıçdaroğlu, siyasi hayatında ilk kez bu denli net bir tavır koydu.
“Cumhurbaşkanı adayıyım. Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ı cumhurbaşkanı adayı yapmak gibi bir planım yok.
Ben cumhurbaşkanı adayı olmazsam Millet İttifakı muhafazakâr kesimden de oy alabilecek bir ortak aday çıkarabilir.”
ÜÇÜNCÜ İSİM
Muhafazakâr kesimden de oy alabilecek ortak aday kim olacak, orasını bilmiyorum ama bu formülü hafife almayın. Kılıçdaroğlu İstanbul ve Ankara’yı bu profille kazandı. En az kendisinin cumhurbaşkanı adayı olması kadar ciddi bir model.
GÜNÜN SÖZÜ
İnsan zekâ karşısında eğilir; ama şefkat karşısında diz çöker…
***
Hayırlı Cumalar