ALTILI MASADAKİ; ARIZA-İ DURUMLAR…
Mübarekler “kriz küpüne” döndüler.. Bir dedikleri, diğer dedikleriyle örtüşmediği gibi sürekli bir “zıtlaşma, kutuplaşma” var.. Ruh halleri hep bunalım takılıyor.. Eee, fikirleri de, düşünceleri de, siyasetleri de peşinde gittikleri ideoloji de; “beş benzemez” misali olunca, “uzlaşı” ne mümkün?… Haliyle her anları arıza-i duruma müsait ve kriz üretici..
***
Bir de, her baş kendine buyruk “ben hesabı” kartıyla kendini öne sürünce, curcuna kaçınılmaz hale geliyor!.. Zaten, oturdukları masadaki vaziyette, üst aklın komutuna biat edicilii de körüklüyor.. Komutlara göre hareketler, refleksleri zayıflatıyor.. Ki ülke idaresine odaklı bir eforları da yok… Nitekim oluşan genel kanı; “iktidardaki zatı devirmek.. Gerisi ne olursa olsun..”
***
Son bir haftadır kulis odaklı ikmale gelen sorular silsilesinin vücut bulma hali ayrı bir muamma!.. Ne deniliyor?.. Altılı “masa dağılıyor mu?”.. Yeni bir ittifak bloku mu oluşuyor?!.. Cumhurbaşkanı adaylığındaki “kutuplaşma” hangi partiler arasında, “gerilim” dozajını yükselti?.. Kılıçdaroğlu mu, Babacan mı, Davutoğlu mu, İmamoğlu mu Yavaş mı?..” Kimin ismi üstün çıkacak, kimler kime çizik atacak?…
***
Gelirsek, 2 Ekim’deki, “ikinci tur” öncesi, parti liderlerinin “gizli ikili görüşmeleri” hangi hesaplara binaendir?!.. Kılıçdaroğlu “altılı masa isterse ben hazırım” çıkışına karşı Ali Babacan’ın kendisiyle yaptığı görüşmede “sen değil, altılı masanın adayı ben olayım?” şartını öne sürdü mü?.. Yanıt isteyen soru şuan bu!..
***
Kaldı ki, 11 Eylül’de gerçekleşen “Babacan-Kılıçdaroğlu” görüşmesinden bir hafta sonra, Babacan’ın Akşener’le “tipik koalisyonlu hükümetleri” dönemi gibi, “gizli görüşmede” bulunmasının sırrı; “aday desteğini” almak mı?!.. Ya da, CHP ve HDP’yi dışlayan “yeni bir ittifak blokunu” oluşturma nabzını yoklama mı?”…
***
Görüşme sonrasında kapıda gazeteceleri görmelerinde, “aa sizde mi burdasınız şaşkınlığının” izahı ne olabilir?… Bir de, Kılıçdaroğlu’nun “adaylığına sıcak bakmayan” Akşenerle Davutoğlu’nun görüşmesi olacak.. Görüşmeler çok niyet içerdiği gibi altılı masanın 2023’e odaklı akıbetinin rotasını çizecek.. Dikkat edilirse, hepsi kriz üretici görüşmeler?!
***
Beri yanda, 2 Ekim’deki zirveden önce, Kılıçdaroğlu’nun da; “altılı masanın beşlisine” gideceği konuşuluyor.. Bu trafik ve “gizli odaklı” görüşmelerde, odaklanan nokta somuta eren ve fiiliyatta uygulanacak olan, neticeli kararlar… Yani haticeyle ilgilenen yok..
***
Aslında. iki kritik mevzu yanıt istiyor?.. Bir Cumhurbaşkanı adayı kim olacak, iki milletvekili listeleri ve “seçim ittifakı” nasıl olacak?… Tabi, İyi Parti “milletvekili ittifakına” sıcak bakmıyor.. Ve İyi Parti logosuyla, seçime girmek istiyor.. Ki, Babacan da bunu kısmen dile getiriyor.. 41 İl’de Deva logosuyla, 40’ında ise ittifakla..
***
Ancak, Gelecek Partisi CHP’den çok İyi Parti listesine sıcak bakıyor.. Saadet ve DP’nin tutumu benzer… İşte tüm bu “gel-gitler” şunu gösteriyor ki, Altılı masa her yönüyle “psikolojik birer vaka.?” Tabi yan hadiseler de söz konusu.. Çıldırmaya mı, dağıtmaya mı az kaldı?!
***
Velhasıl, “altılıdaki rahatsızlık” nasıl bir sonuca götürür bilinmez, ama HDP-CHP eksenli gelişmeler “altılı masada” yeni arayışlara ivedilik kazandırıyor.. Bekleyip görelim; mübareklerin kriz küplerinde daha ne krizler ve gerilimler çıkacak?!
***
YENİ BİR İTTİFAK MI?..
Malum, iki ittifak var.. Millet ve Cumhur ittifakı.. Tabi, “Sol-Sosyalist” ittifakta var.. O da, HDP patentli.. Lakin, “Türkiye İttifak Partisi” diye bir ittifak, blokundan söz ediliyor.. Baktım hangi partiler var?!… Tanımadığım, bilmediğim, hatta eskilerin bile hatırlayamadığı partiler var..
***
Bu da nerden çıktı, dedirten bir durum.. İsterseniz sıralayayım partileri!.. Ki Erdinç’te aktarmıştı.. Canı sıkılan ittifak bloku oluşturuyor, canı sıkılan parti kuruyor, canı sıkılan “ben cumhurbaşkanı adayıyım” diye, nara atıyor..!
***
Kim bu partiler.. Vatan ve Hürriyet Partisi.. Ülkem Partisi.. Turan Partisi..
Yeni Yol Partisi.. İlginç bu bloka sıcak bakan Zafer Partisi’nin yansıra, Anavatan ve DSP’de varmış!?..
***
Denilen o ki, hesapları “Meclis” değil?!.. Reislik elde etmek miş?. Buna dair adayları da, Sinan Oğan imiş.. Stratejileri de, seçimin kilit partisi olan HDP’yı devre dışı bırakmakmış!.. Kendileri “kilit blok” olacak muş?..
Denir ya vay da vay!…
***
ÇAĞDIŞI GİYİM HA!…
Kayseri’de kerameti kendinden menkul bir Albay yetkili olduğu askeri fabrikadaki çalışanlar için; “kılık kıyafet” talimatı yayınlamış.. “Türban, çember sakal, topuklara kadar uzanan pardösüye, mantoya” yasak getirmiş…
***
Neyse, hadise gündem olunca o zat-ı na muhterem “görevden” alındı.. Hakkında idari işlem başlatıldı.. İnceleme sürüyor.. Neticesi ne olur bilmem, ama eskiden olmuş olsaydı “görevden alınma” mümkün olabilir miydi?!.. Ne mümkün?!
***
Bilakis, daha radikal, daha yasakçı olunurdu?!.. Değil türbanlı, pardösüsü diz altı, manto dahi giyiş olsaydı; kapı dışarı olurdu?!.. Tabi bir de, mevcut irade o gün olsaydı, “orduda kimse kalmazdı.?.. Ama gel gör ki kalıntılar mevcut.. Ve o kalıntılar hala, neyin çağdışı, neyin çağiçi, neyin çağdaşlık olduğuna “karar” verme güçü kendinde görüyor..
***
GÜNÜN SÖZÜ
İnsanca olanlar kaygılanmaz; bilenlerin aklı karışmaz; cesurlar korkmaz.