ANKETLERİN DİLİ…

Taze bir anket!… Areda Survey… Pek yıpranmış, henüz birilerinin "arka bahçe" patentini almış değil.. Mahalleye yeni yanı.. Ama sağlıklı sonuçlar vermekle "güvenilir" deniliyor.. Neyse, 2 bin kişiyle yapılan bir anket...

***

Araştırma hayli kapsamlı.. Ama ben tek bir soruya odaklanıp, sonucu sizinle paylaşmak istiyorum.. Soru şu; "Bu Pazar Cumhurbaşkanlığı seçimi olması durumunda, hangi adaya oy verirsin.."

***

Katılımcıların yüzde 48.5'i Erdoğan diyor..  En yakın isim ise, yüzde 21 ile Mansur Yavaş.. O'nu takip eden, yüzde 11,2 ile Selahattin Demirtaş.. Kemal Kılıçdaroğlu yüzde 8.4 olarak görülüyor…

***

Dikkat ederseniz, bu ve son iki aylık dönem içerisindeki anketlerin ekseriyetinde, Erdoğan'a "rakip gösterilen, hatta Kılıçdaroğlu'nun da önünde seyreden" Ekrem İmamoğlu'nun, reytingi hayli düşük.. Oy yüzdesi, 4.4… Çarpıcı bir sonuç... Nedeni ise, son dönemlerde İstanbul’a dair üst üste kırılan potlar, güven erozyonu oluşturdu..

***

Akşener'e olan tercih yüzdesi ise 2.6.. Sonradan parti kuran siyasetçiler arasında ise en yüksek oyu; yüzde 1,2 ile Muharrem İnce aldı. İnce'yi yüzde 1,1 ile Ali Babacan takip ederken, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu 0,1'de kaldı. Peki Abdullah Gül'ün trendi nasıl, derseniz? Sonuca göre birlerin de altında!…

***

Demek ki, muhalefetin son günlerde hayli revaçta olan o "Geliyor, gelmekte olan" sloganı mutasyona uğradı.. Artık, "Gelemiyor, gelememekte olan" deniliyor.. Neyse; seçime daha bir yıl var; "kim öle kim kala?"..

***

ASGARİ ÜCRETLİYE MÜJDE..

Bir süredir dillendiriliyor; "yılın ikinci yarısında, asgari ücretliye zam gerekli" diye!.. Malum, zam serisi, hayat pahalılığı, enflasyon; "verilen zammı" mum gibi, eritip, tüketti!…

***

İşte bu "ikinci zam olacak mı olmayacak mı" sorusu ve tartışmaları ile beklentiler, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yöneltildi.. Yurtdışı gezisi dönüşünde soruya verdiği yanıt şu…

***

"-Şu anda daha üçüncü aydayız. Yıl ortasına geldiğimiz zaman zaten Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanım da önüme mevcut durumu getirir. Zaten Vedat Bey sendikalarla bugüne kadar samimi görüş alışverişinde bulunmuştur. Yapılacak görüşmeler neticesinde de yıl ortasında böyle bir değerlendirme gerektiğinde biz kesinlikle vatandaşımızdan, hele hele işçimizden böyle bir şeyi esirgemeyiz. Veren el alan elden hayırlıdır."

***

Siz verilen yanıttan nasıl bir sonuç çıkardınız bilmem!. Bendeki oluşan genel kanı; yılın ikinci yarısında bugüne kadar hiç olmayan bir şey olacak?.. O da Asgari ücretliye "asgari geçim desteği" babında; bir zam yapılacak!.. Oran yüzde 10'un altında olmayacak gibi, görünüyor!?... Haydi hayırlısı...

***

İLÇELERE OTOBÜS SEFERLERİ…

Bir önceki yazımda!.. Ki daha önce de, dillendirmiştim.. Hazro ilçesi ahalisi, Belediye'den "Otobüs seferleri" istiyor diye.. Pandemi dönemi öncesi, seferler vardı.. Ama sonra, kaldırıldı.. Şimdi hayat normale döndü, bir çok ilçenin seferleri başladı, ama hala Hazro bekliyor…

***

Ulaşıma gelen zam!.. Minibüs ve taksi ücretindeki artışlar.. Ve özellikle, Diyarbakır merkezde ikamet edip, ancak ilçede kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan, işçi ile memurlar geliş-gidişlerde, hayli sıkıntı yaşadıklarını ifade ediyorlar… Coğrafik yönde ilçenin de "kör bir noktada" olması, araç trafiği açısından, yok denilecek düzeyde!…

***

İşte bu serzenişi dile getirirken, önceki gün Kulp ve Lice ilçesinde de benzer, tepkiler aldım!. İki yıldır, iki ilçeye Büyükşehir Belediyesi'nin "otobüs seferleri" askıya alınmış… Gelen-giden yok.. İlçe sakinleri kadar, kamudaki işçi ve memurlar da, hayli sıkıntılı!… İki ilçede misafirhane ve kalacak otel olmadığı da ayrı bir dert!

***

Neyse!.. Bizden istedikleri "sesimizi ilgili ve yetkili zevata duyurun, belki derdimize bir hal ve çare bulurlar" diye!.. Bizden de, kentin emirine buradan duyurulur!.. Lice, Kulp ve Hazro ahalisi, "ivedilikle İlçelerine otobüs seferleri başlatılmasını istiyorlar.."

***

KÖR KUYUDA OLSAK BİLE!

Günlerden bir gün, köylerden birinde bir çiftçinin eşeği kör kuyuya düşer.

Eşek saatlerce acı içinde kıvranır ve bağırır.

Sesini duyan sahibi gelip baktığında zavallı eşeği kuyunun dibinde görür.

Çaresiz çiftçi köylüleri yardıma çağırır.

Köylüler kör kuyudaki eşeği kurtarmak için ne yapacaklarını düşünürler ama sonuçta onu kurtarmanın imkânsız olduğuna ve bunun için çalışmaya değmeyeceğine karar verirler.

***

Tek çare, kuyuyu toprakla örtmektir.

Herkes ellerine aldığı küreklerle etraftan kuyunun içine toprak atar.

Zavallı hayvan, üzerine gelen toprakları, her seferinde silkerek dibe döker.

Bir süre sonra ise ayaklarının altına aldığı toprak sayesinde her an biraz daha yükselir ve sonunda yukarıya kadar çıkar. Köylüler kuyudan dışarı çıkan eşeğe çok şaşırır.

***

İşte hayat da bazen bizim üzerimize yüklenir ve üzerimiz toz toprakla örtülüyormuş gibi olur.

Bunlarla baş etmenin tek yolu, yakınıp sızlanmak değil, düşünüp silkinmek ve kurtulmak, aydınlığa adım atmaktır.

Kör kuyuda olsak bile…

***

NİMETLER İÇİNDE YÜZMEK!…

Şu noktayı aydınlatalım:

Biz dert deyince; çocuklarımızın hastalanmasını, işlerimizin iyi gitmemesini, oturduğumuz apartmanın yıkık dökük olmasını, ektiğimiz tarlanın bir selde helak olup gitmesini anlıyoruz.

Şüphesiz bunların hepsi birer derttir; doğru.

Lakin şunu unutmayalım ki, nimetler içinde yüzmek de büyük bir derttir..

Sizce…

***

 GÜNÜN SÖZÜ

Malın nikahı ‘Alınteri’dir.