ASENA'NIN ARDINDAKİ SIR!…

Üç gündür, Diyarbakır'ın gündeminde konuşmayan yok!..

Herkes, bir şeyler söylüyor..

Ağızda sakız...

Ki sağlık camiasında da fena şekilde "sorgulanıyor ve tartışılıyor?"

Cevap aranan soru açık?…

Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Dr. Muhammet Asena "neden görevden alındı?"..

Soruya yanıt noktasında henüz "resmi" bir cevap alınmış, gelmiş değil!…

Herkes suskun…

Her ne kadar "mırıldanmalar" vaki ise de o da fısıltı ve trol odaklı!!..

Herkes kendisine göre bir libas giydiriyor..

Yontma tek taraflı…

Sosyal medya her zamanki gibi; "algı" üretmeye yönelik konuşan çok!!…

Ki kimine göre "başarılı" bir başhekim nasıl görevden alınıyor?..

Kimine göre başarısızdı "görevden alınması" Diyarbakır'a hayırlı oldu…

Kimisi de, bu hastane adam olmaz diyor?

İşte böylesi taraftar oluşturan düşünceler üretiliyor…

Ancak özü itibariyle sorgulanan nokta şudur…

"Asena'nın" görevden alınmasını gerektiren, "gerekçelerin içeriği..?"

Hiç kuşkusuz ki "bazı gerekçeler" muhakkak ki vardır!?…

Yoksa, "Bayram değil, seyran değil eniştem beni niye öptü?" kabilinde görevden alınma olsun ki?…

Sıradan bir idari tasarruf olarak görmek abesle iştigal olur?..

Malum, göreve geleli daha 8 ay olmadı?..

Görevden alınması da, göreve gelmesi gibi yoğun bir tartışma içerdiğini de, gözardı etmemek lazım!…

Öyle ya göreve geldiğinde "nasıl olur" diyenler çoktu?..

***

Tabi, görevden alınmaya dayalı "gerekçeler" içeriği yönünde bazı duyumlar almıyor değilim?…

Makam ve mevki kendisine has kadrolaşma..

Ve "siyasi" anlaşmazlık…

"Teşkilat" ile uyumsuzluk..

Örgütlü yapılara fransız takılmak..

Beri yandan da, "yüksek mahiyetli akçeli işlerin paylaşımının yüksek oluşunda “devlet malı deniz” hesabı!...

Anlaşmazlığı da, uyuşmazlığı da ekleyebiliriz!!!.

Kısacası hastanenin koridorlarında yoğunla, bu eksende çok şey dillendirildiğine ilişkin, duyumlar geliyor?!…

Yani işin göründüğü gibi "bir masumiyet" içermiyor?"…

Güçlü "sinyaller" var…

Vitrin güzel gösteriliyormuş, ama mutfak hayli dağınık ve hesaplı!!

Neyse; "Karamanın koyunu, sonra çıkar oyunu" diyerek şimdilik bu kadar..

Çünkü, mevzu derinlik arz edici!…

Onun için de zaman tefsir eder hakikatleri!..

Öyle ya yıllık bütçesi yüzlerce kurumun bütçesine tekabül eden bir kurum!..

Çark, "rantsız" dönmez!…

***

Bu arada, önceki gün Asena'nın görevden alınmasıyla alakalı, kentte "siyasi" tartışmalar da kendine has "vücut" buldu diyebilirim!

Bu minvalde, gelen haberler var…

Kulislere yansıyan bilgilere göre, 'gülüyorsun, gülmüyorsun' gibisinden seçilmiş ve görevlendirilmiş siyasiler arasında söz düellosu yaşanmış!..

Öyle böyle değil bu tartışma!…

Hatta dozajın artmasıyla, tartışma karşılıklı "tehdide" varmış…

"Siz görürsünüz?!"

"Sizi yok ederim"…

Ve daha uçuşan farklı tehditli sözcükler…

Çağır adamların gelsin…

Ki denilene göre, siyasi abi bile giderek dozajı yükselen mevzuyla alakalı devreye girmiş "bu iş büyümesin" diye…

Kendince "sulh" sağlansın..

Ancak netice, sonuçsuz kalmış?..

Taraflar bileniyor, karşılıklı!..

***

Görünen o ki; Asena'nın "görevden el çektirilmesine" ilişkin meselenin "hamuru" kulvar değiştirdi…

Artık çok yönlü bir şekilde "su" alacak gibime geliyor?..

Bakar mısınız yaşananlara?

İdari, adli, siyasi kulvarda, "gel gitler" keskinleşiyor…

Ancak şunu net ifade edebilirim ki..

Yıllar yılıdır…

Ki hizmete sokulduğu gün itibariyle…

Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi, "Sağlık Kurumu" noktasında, hep sorun olmuştur..

Ve hep gelen; "çıkar düşkünlüğü" patentini alarak gitmiştir..

Olumsuzlukların "cirit" attığı, "rant" odaklı yönetimsel hesaplaşmanın yaşandığı bir mekân haline geldi..

Fena kokular yayıyor..

Sağlık "hizmetlerinden" daha çok, "akçeli ve çetrefilli" mevzularla anıldı.

Kurumsal olarak, "politize"  olmuşlukla gelenin gideni arattığı gerçeğiyle kendini "vahşileştiren" bir Sağlık Kurumu kimliğini almıştır…

Demem o ki…

Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesine "topyekûn" bir temizliği istiyor..

Derin bir neşter gereklidir…

Ki "sağlıksız" hali tam teşekküllü tedaviyle sağlıklı hale gelsin..

Gelen de "sağlıklı" olsun..

Yönetim de sağlıklı hizmetler üretsin…

İl Sağlık Müdürlüğü Dr. Cihan Tekin'in bu yöndeki "mücadelesine" herkes şahit..

Ama denir ya; "bir kere dikiş tutmaz" olmuş…

Kurumsal bir politize olmuşluk var, kurumun ruhuna yerleşmiş!!..

Ankara, Siyaset ve Diyarbakır!..

Üçgen, hep "eski tas eski hamamdan" yana tavır koymuştur..

Onun içindir ki "çark bildik" dönüyor..

Sonuç itibariyle neşter ve temizlik kapsamlı olmalı..

Eğer bu sağlanmaz ise!..

Eğer sağlıksız hali devam ederse..

Eğer ki, politize olmuş kimliğinden hastane arındırılmazsa çark bildik döner…

Gelen uzun ömürlü, o makamda oturamaz, görev de ifa edemez!…

Dile kolay, bir yılda "Üç Başhekim" değişiyor..

Demek ki, "Ballı zehir" var orada!!..

***

Şimdilik, Asena'nın görevden el çektirilmesine ilişkin bu kadar diyelim..

Haftasonu araya giriyor…

Hafta içerisinde, bakalım neler olup-bitecek!…

Ki aldığım bazı duyumların da teyidi gerekli..

İşin bir de "adli" seyrinden söz ediliyor..

Yani, çok şeyler var…

Zaten vakıanın vücut bulması ve bu noktaya gelmesi de takibatın deşifresidir…

 

 

***

BAY MERAL!…

İki gündür konuşuluyor!..

"Bay Meral" nasıl denilir diye?..

Malum, Cumhurbaşkanı Erdoğan, grup toplantısında konuştu…

Her zaman ki gibi, Kılıçdaroğlu'na "bay Kemal" diye seslendi..

Meral Akşener'e de seslenirken, "Bay Meral" dedi..

Yani bir dil sürçmesi…

Vay sen misin, bunu diyen?

Sosyal medya yıkılıyor..

Enva-i anlam yüklenmeye başlandı..

Erdoğan'ın "Bay Meral" seslenişine öylesine uçanlar oldu ki garabet bir durum!..

Hele ki Parti Yönetimi..

İşi; "Kadınlara" saldırı koduna bile soktu…

Bir de "özür" beyanı istendi!…

***

Aslında, "bir bardak suda fırtına" koparmanın gayesi; "İkizdere provokasyonu?"

Ve tabi ki Erdoğan'a "Netanyahu" benzetmesine "libas" yaparak, unutturmak!..

Ama nafile diyorum..

Çünkü herkes biliyor ki o ifade, "gülümseten" bir dil sürçmesi!..

Ki bu yazıyı kaleme alırken, ortalıkta gezinen bir caps var..

Gördünüz mü, görmediniz mi bilmiyorum?

4 yıl önce, Antalya ziyaretinde konuşmuş bayan Meral..

O da iftar sofrasında söylemiş..

Aynen şöyle demiş…

***

"Zaten torun bana dede diyor..

Oğlan bizim baştan aşağı babaanneliği koydu bir kenara, dede aşağı dede yukarı diyor…"

***

Vaziyet bu iken!..

"Kopartılan" fırtınaya siz hükmü verin…

Benim diyeceğim, "siyasette kadın olmak" zor olduğu gibi, "erkek jargonuna" eğilim vermek de kadın siyasetçi için zor olsa gerek!?

Neyse; Bay Meral'den, Dede Meral'e gidiyorsak, dönüp bakın Bayan Akşener ne diyor?..

***

KÖTÜ GÜNLER!…

Akla ziyan bir hal-i durum içerisindeyiz!..

Bakar mısınız zat-ı muhteremlere?

"Daha da kötü şeyler yaşayacağız" diye seviniyorlar..

Zil takıp, oynayacak hale geldiler!…

Sahi ya yarın onlar iş başına gelirse..

Ve kendilerince dedikleri "kötü durumu" devraldıklarında..

Sahi ya, "enkaz devralmış" olmazlar mı?.

Vaziyetleri, beterin beteri bir hal içermez mi?..

Son söz..

"Kötü düşünen, kötüdür..!"

***

GÜNÜN SÖZÜ

"İnsan, aslında ne olduğunu reddeden tek varlıktır."