BARIŞ HAMLESİNE BİR GÖLGE DAHA
Yine 'kaybedilen' ana kuzuları.
Ve yine 'mayın'!
Önceki gece Çukurca'da patlayan 'mayın' kor ateşi gibi düştü.
7 asker şehit oldu. 8 asker de yaralı.
'Ateş düştüğü yeri yakar' misali.
Bingöl'de, Siirt'te, İstanbul'da.
'Şehitlerin' baba ocağına 'kor' ateşini düşürdü.
Hem de 'yürekleri' dağlarcasına.
Analar, babalar, bacılar 'acılar' içerisinde.
Kelimelerin 'ifade' edemediği bir acı.
Aslında bu 'acılar' ne ilk ne de sondur.
Çünkü 'Türkiye' kendi gerçekleriyle 'yüzleşmediği' sürece bu acılar 'hep' yaşanacak.
Ve bizlere 'yaşatılacak'!
Evet.
Şehitlere Allah'tan rahmet, yaralılara da acil şifalar.
Ailelerine de 'sabr-ı celil' diliyorum.
***
Ancak anlayamadığım bir nokta var.
O da; 'bu saldırıdaki' gaye ve amaç nedir?
Niye derseniz?
Şöyle ki.
Her ne kadar 'benzer' ifadeler sıralanacak olursak da.
Gerçek ortada.
Yaklaşık 1,5 aydan buyana; 'Kürt Sorununun' çözümü noktasında 'önemli' gelişmeler kaydediliyor.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül "Tarihi bir fırsat". "Kürt sorununun çözümünde önemli gelişmeler olacak."
Ve son olarak Kırgızistan'dan seslendi;
"Çözüm hemen şimdi" deyip, zaman kaybedilmemesi gerektiğini ifade etti.
Sık sık da 'bu alanda' uyarıda bulunuyor.
'Elinizi çabuk' tutun diye.
***
Asker'e baktığınızda 'farklı' bir yaklaşım gösteriyor.
Ama 'siyasi' iradeye de mesaj veriyor;
'Siyasilerin' yapması gerekenler var? diye.
Diğer yandan Hükümet'in 'açılım' adımları.
TRT Şeş'ten, isimlendirmelere kadar.
İnsan Hakları alanındaki 'reformlar'.
CHP'ye gelince. Gerçeklerin farkına varıp, duruma eğilim göstermesi.
İki günden bu yana Deniz Baykal Güneydoğu illerinde.
Önemli ve anlamlı mesajlar veriyor.
Hatta Genel Af konusunda 'dağdan insinler, af konuşulabilinir'!..
MHP Lideri Devlet Bahçeli'nin sürpriz bir şekilde 'Yurtdışına' çıkışı.
Irak Devlet Başkanı Celal Talabani'nin Baykal'a 'misafir' ol davetinde bulunması.
Ahmet Türk'ün 'herkesin' elini taşın altına koyması gerektiğine dikkat çekip; 'bir şeyler yapılmalı?'.
Kandil'den gelen 'mesajlar'.
Hatta Murat Karayılan'ın, 'Kürt sorunu' çözümü noktasında 'İskoç Modelini' önermesine DTP'nin 'hayır' demesi.
'Türkiye'nin bölünmesini istemiyoruz'!.
***
Sonuç itibariyle; Günlerdir 'herkesin' gönlünde 'olumlu' bir hava esiyor.
Ülkenin kanayan yarası 'Kürt Sorununun' çözülmesi gerektiğine ilişkin.
Devletin 'tepesindeki' şahsiyetten tutun da, en önemli 'kurumlarına' kadar.
Herkes, ama herkes.
Her ne kadar 'çatlak' sesler var ise de; 'umumiyetle'.
'Bölgede' barış sağlansın, silahlar sussun. Kürt halkı 'kanayan' durumundan kurtulsun' deniliyor.
Şimdi tüm bunları 'alt alta' koyalım. Neden 'mayınlar' patlıyor diyelim.
Yani; tüm bu olumlu barış havası eserken, 'Lice'deki' mayınlı saldırı niye?
Ve önceki gece Çukurca'da yaşanan bir başka 'mayınlı' saldırı.
Ve şehit olan 7 ana kuzusu.
***
Garip ve anlaşılmaz bir durum.
Kafalar da ister istemez 'karışıyor'!
Her şey olumlu seyrederken; 'kim' havayı bozabilir?
İlk etapta 'saldırıdan' sorumlu tutulan PKK 'öne çıkmakta'!
PKK gerçekten 'barış' istiyor mu?
Bu görüntü 'sorgulanmıyor' değil.
Ama öbür yandan; 'derin' denilen oluşumlar da 'akla' gelmiyor da değil..
Uzantılar 'halen' iş başında.
Onların 'var olabilmesi', kanın akmasıyla mümkündür.
Beri yanda ise, 'uluslararası' aktörleri de gözardı etmemek gerekir.
Her ne yapılanma varsa da, burada 'göz önünde' olan PKK'dır.
***
Onun için de 'PKK' burda olup-biten noktasında önemli bir taraf.
'Gerçek' niyetini ortaya koymalı.
Ki dün Diyarbakır'daki 72 Sivil Toplum Örgütü temsilcisi de; 'ortak' açıklamada bulunarak;
'PKK'yı', olumlu seyreden havaya katkı sunmaya çağırdı. Tabi "gerçek niyetinin de' ne olduğunu sordu.
Şöyle:
"PKK'da bu döneme katkı sağlaması gereken taraflardandır.
Bu bağlamda daha önce 1 Haziran'a kadar olan ateşkes ve çatışmasızlık tarihini uzatmasının gerekliliğini önemsiyoruz.
Devletin kurumlarının, hükümetin ve muhalefet partilerinin de bir bütün olarak güven verici, kararlı adımlar atması artık bir zorunluluk halini almıştır."
Sivil iradenin istemi; 'Barış sağlansın'!
İlk kez böylesi 'geniş' bir sivil irade oluştuğunu da söyleyebilirim.
Önümüzdeki günlerde; 'Ankara'da temaslarda bulunacaklar.
Deklare ettikleri 'fikirlerini' ve beklentilerini ifade edebilmek için.
Yetkili ve etkili 'kurumlara'. Bu hamle bence salt 'Ankarayla' kalmamalı.
Sınır ötesine de 'taşmalı'!..
***
Ve önemli bir gerçek te şudur.
Dikkat edilmesi gereken önemli bir nokta.
'Yürekleri' dağlayan saldırı olayına rağmen.
'Sağduyu ve hoşgörü' elden bırakılmayıp; 'çözüm' konuşuluyor olmasıdır.
Bu da özellikle; 'barışa' yönelik girişimleri 'engellemek'!
Provokasyona dayalı faaliyetlerde bulunma gayreti içerisinde olanları 'zayıf' bırakmaktadır.
Güneydoğu yıllardır 'hep' flu bir havaya mahkum edildiği için; 'gerçeklerin' tespiti zordur.
Onun için 'işin' ucunu sımsıkı tutmamız gerekir.
Demokrasiyi 'daha' güçlendirmeli.
Atılacak adımlarda 'taraflar' noktasında 'samimiyet' ortaya konulmalı.
Ve ortak bir payda geliştirilmeliyiz.
O payda da; 'diyalog-tur' ve gerçeklerin idrakine varabilmektir.
En önemlisi de; 'geçmişle' yüzleşebilmektir.
Bir de; 'ateşi körükleyenlerin' varlığına inanabilmek ve onları deşifre edebilmektir.
Çünkü 'maskeler' düştükçe, gerçekler 'ortaya' çıkmaktadır.
Her 'barışa' yönelik hamle, barışı istemeyenlerin ördüğü duvardan bir taşın düşmesidir.
Hayırlı Cumalar.